Davud-u Tai kimdir? İmam-ı Azam ile yolları nasıl kesişti?

Davud-u Tai kimdir? İmam-ı Azam ile yolları nasıl kesişti?

Davud-u Tai kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem; nerede yaşadı, kimlerden ders aldı, hangi nasihatlerde bulundu, neden inzivaya çekildi, İmam-ı Azam ile yolları nasıl kesişti, türbesi nerede?

İmam-ı Azam’ın yetiştirdiği önemli alimlerden Davud-u Tai hazretlerinin hayatını sizler için derledik.

Davud-u Tai kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem; nerede yaşadı, kimlerden ders aldı, hangi nasihatlerde bulundu, neden inzivaya çekildi, İmam-ı Azam ile yolları nasıl kesişti, türbesi nerede? 

İşte cevabı:

Davud-u Tai hazretleri aslen Horasanlı olup sekizinci yüzyılda yetişen evliyanın büyüklerindendir. 781 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir. Türbesi de Bağdat’tadır. 

İMAM-I AZAM’DAN DERS ALDI

Çocukluğundan itibaren ilim tahsil etmeye başlayan Davud-u Tai hazretleri zamanının alimlerinden başta İmam-ı Azam Ebu Hanife, İsmail bin Ebu Halid, Habib bin Ebu Amre olmak üzere birçok büyüklerden çeşitli ilimler tahsil etmiş hadis-i şerif rivayet etmiştir.

İÇTİHAT DERECESİNE YÜKSELDİ

Yaklaşık yirmi sene müddetle İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerinin derslerine devam eden Davud-u Tai hazretleri, fıkıh başta olmak üzere bütün akli ve nakli ilimleri tahsil edip yüksek bir alim oldu ve fıkıhta içtihat derecesine ulaştı.

İMAM-I AZAM’DAN TAVSİYELER

Her ne kadar ilim tahsiliyle meşgul olsa da kalbinde dünyaya karşı da bir sevgi ve muhabbeti olan Davud-u Tai hazretlerinin¸ ölen bir kimsenin arkasından ağıt olarak söylenen “Hangi güzel yüz ki toprak olmadı¸ hangi tatlı göz ki yere akmadı.” sözlerini duyduktan sonra dünyaya karşı sevgisi azaldı ve gençliğinde yaptığı bazı hareketlere pişman oldu. Sanki kalbine bir ateş düşmüş şaşkına dönmüştü. Kendisine bu hususta yardımcı olmasını istediği hocası Ebu Hanife hazretleri ona, ilme daha fazla yönelmesi ve daha az konuşmasını tavsiye etti.

İNZİVA HAYATI BAŞLADI

Hocasının gösterdiği yolda, dünyaya olan sevgi ve muhabbeti tamamen terk edip, evine çekildi. İnsanların arasına karışmadı. Böylece O, dinin emir ve yasaklarına uymada, haram ve şüphelilerden kaçmada örnek bir kişi oldu. Evinde hiç ara vermeden, biraz sonra ölecekmiş gibi ibadet eder boş şeylerle meşgul olmazdı. Lüzumsuz bir tek kelime konuşmaz, ibretsiz bir yere bakmazdı. Yemek yerken vakitten tasarruf olsun diye ekmeği suyun içine doğrar, çorba gibi yapıp öyle yerdi. “Çiğnemek, zamanı uzatıyor, bir lokmayı çiğnemek, benim şu kadar ayet-i kerimeyi, okumama engel oluyor” derdi.

davud-u-tai2.jpg

İLGİNÇ DUA

Yaşadığı hayat o derece riyazet ve takva üzerine idi ki, zaruri ihtiyaçları dışında evinden çıkmamış, ağzına lezzet veren bir nimet koymamış, güzel ve yeni elbiseler giymemişti. Kimseden bir şey kabul etmemiş, kazanç peşinde de koşmamıştı. Babasından kalan bir miktar mirası vardı ve Allah’a “Allah’ım! Bu miras malını bize kafi kılıp, başkasının malına muhtaç etme. Malımız sona erince, senin huzuruna yüz akıyla gelenlerden olayım.” diye ettiği dua¸ Allahu Teâlâ tarafından kabul edilmiş, hakikaten malı bittiğinde vefat etmişti.

SADECE NAMAZ İÇİN ÇIKARDI

Davud-u Tai hazretleri, evinden dışarıya sadece namaz vakitlerinde çıkar, camide namazını kılar kılmaz hemen kalkar, birinden kaçıyormuş gibi aceleyle tekrar evine dönerdi. “İnsanlar dünyaya çok bağlanıyor, onlarla görüşünce kalbime dünya sevgisi geliyor.” der insanlarla bir araya gelmekten kaçınırdı. Kendisine “Niçin insanların arasına karışmıyor onlarla konuşmuyorsun?” diye sorulunca, “Kiminle konuşayım? İnsanlar benimle dini bir konuda konuşmuyorlar¸ Allah’ın emir ve yasaklarını anlatmıyorlar. Yaptığım hata ve kusurlarımı yüzüme karşı söylemedikleri gibi hatalarımı faziletmiş gibi anlatıyorlar. Böyle insanların bana fayda yerine zararı oluyor, onların arasına niçin karışayım.” derdi.

‘DEĞİL ÇATLAĞI TAVANI DAHİ GÖRMÜYORUM’

Tasavvufta bir rivayete göre Habib-i Acemi bir rivayete göre de Habib-i Rai hazretlerinin sohbetlerine devam edip, feyz alan Davud-u Tai hazretleri bu yolda ilerleyip birçok yüksek derecelere ulaştı. Kalbi nurlarla dolup kalbinde marifetullah hasıl oldu. Kendisini ziyarete gelen Fudayl bin Iyad hazretleri¸ evinin tavanındaki çatlağı görüp “Bu evde daha oturma, zira tavanı çatlamış üstüne yıkılacak.” dediğinde Davud-u Tai hazretleri; “Ben çok zamandır bu evde oturduğum halde bırak çatlağı, tavanının bile farkında değilim.” diye cevap verdi. Cennet için Allah’a dua etmezdi. O’ndan bir şey istemeye utanırdı. Ve “İsterim ki, cehennemden kurtulayım. Bu kurtuluş, isterse bir kül olmam sonunda olsun.” derdi.

YETİM VE FAKİRE YARDIM EDERDİ

Dünyaya hiç önem vermez elinde bulunanları da yetim veya fakirlere, kendisi muhtaç hale gelinceye kadar dağıtırdı. Vefatından önce ziyaretine gelenler yastığının kerpiç, yiyeceğinin ise sadece bir çanak suya batırılmış kuru ekmek olduğunu görmüşlerdi.

RUHUNU SECDEDE TESLİM ETTİ

Vefat ettiği gece yine sabaha kadar ibadetle meşgul olmuş, dua ve zikirde bulunmuş, uzun uzun ağlamıştı. Namaz kılarken uzun rüku ve secdeler yapmıştı. Secdeden uzun müddet başını kaldırmadığını gören annesi merak edip yanına vardığında ruhunu, çoktan Rahmeti Rahman’a teslim etmiş olduğunu gördü.

NASİHATLERİ

Kendisinden zaman zaman nasihat isteyenlere şunları söylerdi:

“Her nefis dünyadan susuz olarak göçer. Ancak Allahu Teâlâ’yı zikreden kullar bundan müstesnadır. “Uzun emele dalan bir kul, üzerindeki kul borçlarını unutur ve tevbe etmeyi sonraya bırakır. Siz böyle yapmayınız.”
“Dünya hayatında oruçlu gibi ol. Ölüm geldiğinde de bayram sevinci içinde. Halktan yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaç. Dilini koru. Lüzumsuz şeylerden kaçın. Dünya ile çok az ilgilen. Ahirete götüreceğin şeyler nispetinde dünya ile ilgilen.”

 

Gazeteilksayfa.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.