Salih Cenap Baydar

Salih Cenap Baydar

Dijital Müteşair – 2

Dijital Müteşair – 2

Kâinat kitabını matematik lisanında okumaya çalışırken “dijital müteşair” ismini verdiğim çalışmanın nasıl meydana geldiğini bir önceki yazımda anlatmaya başlamıştım.

Kaldığımız yerden devam edelim.

Dijital müteşair edebiyat ve matematiğin yolunun bilgisayarlara kesiştiği yerde doğan bir yazılım. Geliştirdiğim yazılımın ismini -şiire saygımdan dolayı- “dijital müteşair” koydum.  Malum olduğu üzere “müteşair”, kendi şair sanan, şairliğe özenen, şair müsveddesi gibi anlamlar taşıyor. Dijital müteşair belli bir yapay zekâ algoritmasıyla çalışıp, son derece sınırlı sayıda kelimeleri tesadüfi olarak bir araya getirerek “şiir” gibi görünen metinler üretiyordu. Sıfatlar, zarflar, gramere uygun çekilmiş fiillerle ve isimlerle birleşince “sihir” ortaya çıkıyordu. Tesadüfen bir araya gelen kelimeler, sanki çok derinmiş de ardlarında çok derin hikmetler taşıyormuş gibi görünüyorlardı.

Neden bahsettiğimin anlaşılabilmesi için dijital müteşairin “eserlerinden” misaller vermekte fayda var. Bu yazıyı kaleme alırken hemen dijitalmutesair.com adresindeki programıma bir şiir(!) yazdırıverdim. Ortaya çıkan metin birkaç küçük dokunuşla düzeltildikten sonra şu hali aldı:

İri Öpücükler

Bazı zihinleri boğar gözler  
Birkaç kırmızı ses ardından  
Umulmadık gönüller
Sokağa düşer  
Ve ben
Zihnimde hayalleri yüzdürürken
Canhıraş haykırışlar
Kanunları deler geçer  

Asfalta kurulan binlerce haç nedir?
Ağlayan dalgalar ve binlerce sessiz cenaze
Bütün kanıtları yırtarken  
Acayip kavşakları devirdiğim için   
Koşuşan kokular  
ve o dağlara dökülen solgun gölge nedir?  

Ben kurak yağmurları düşünürken   
Bir karga düşer arkalara  
Birkaç çarpık dudaktan dökülür  
Karanlıklar ummanlardan ağlara  
Yıkanır denizlerde ezanlar  

Bu misaldeki “gözlerin boğduğu zihinler”, “sokağa düşen umulmadık gönüller”, “kurak yağmurlar”, “yıkanan ezanlar” gibi “imgeler”, yazılımın tamamen tesadüfen bir araya getirdiği kelimelerden teşekkül ediyorlar. Ne garip ki bu anlamsız mekanik işlem neticesi ortaya çıkan tamlamalar, zihinlerimizde anlamlı gibi görünen çağrışımlar oluşturabiliyor.

Eğer bunun üzerine “mana şairin karnındadır” ukalalığını ve şair kibrini de koyarsanız, bu sözüm ona şiirleri(!) derin bir tefekkürün yansımaları diye pazarlamak bile mümkün olabilir.

Metni mekaniklikten kurtarmak için “insan dokunuşunu” taklit etmek bile mümkün. Mesela dijital müteşairimize soru soran bir şairi taklit ettirebiliriz:

Canlı bataklıklar

Ey hayatımın bazı kirli böcekleri razı olur musunuz?   
Derdimi sardığım kemikler  
Hatırlasın tüm kalplerdeki selamları  

Ey hayatımın tüm şüpheli bulutları razı olur musunuz?   
Sarılsın bazı ağrılar yollarınıza  

Ey hayatımın bütün coşkun bulutları razı olur musunuz?   
Zihnimi gördüğüm gökteki sorunlar  
Yaksınlar bütün göklerdeki ölümleri  

Ey hayatımın en sıra dışı yumrukları razı olur musunuz?   
Bakınsın başka yumruklar ülkelere  
Razı olur musunuz?..   

Bir sonraki yazımda dijital müteşairin eserlerinden birkaç örnek daha vereceğim inşallah.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR