Ferit Atmaca

Ferit Atmaca

Dolarla kazananlar kaybedenler

Dolarla kazananlar kaybedenler

Türk Liramız maalesef değer kaybetmeye devam ediyor; Dolar, Euro aldı başını gidiyor. Buna paralel olarak altında da ciddi yükseliş yaşanıyor. 

Son bir ayda, dolar 9 TL’lerden 11 TL’nin üzerine; Euro 10 TL’li rakamlardan 12 TL’nin üzerine yükselmiş durumda.

Gram altın da 530 TL civarındaydı geçen ay, şimdilerde 660 TL’yi görmüş bulunuyor. 

Tüm bunlar TL’nin değer kaybı demek. 

Ümit ediyorum bu gidiş biran önce durur, ardından tersine döner.

Aksi halde durum vahim.

Vahim çünkü dövizdeki her yükseliş pekçok ürüne zam olarak yansıyor. 

Nitekim işte akaryakıta gelen zamlar… Benzin 9 TL’yi aşmış durumda. 

Yine doğalgaza, kömüre gelen zamlar… Geçen doğalgazın olmadığı bir ilçede ikamet eden arkadaşımla konuşurken, “Yine iyisiniz, kışın kömürle ısınmanın maliyeti doğalgaza oranla çok daha hesaplıdır” dedim, bin ah işittim.

“O artık eskide kaldı” dedi ve şu bilgileri verdi: “Geçen yıl kömürün tonunu 1400 TL’den almıştım. Kış boyu yaklaşık 5 ton kömür yakıyorum. 5 ay desek, aylık 1400 TL idi, ısınma maliyetim. Aynı kömürün tonu şimdi 3000-3200 TL’lerde. Yüzde 100’ün üzerinde bir zamlanma söz konusu. Bu da aylık ısınma maliyetimizin yüzde 100 artmış olması demek…” 

İnanılır gibi değil. Kömür bir yılda yüzde 100 nasıl zamlanır? 

Yine şeker… Türkşeker, şeker fiyatlarına bir kalemde yüzde 25 oranında zam yaptı.

Yağ desen öyle; 5 litresi 100 TL’ye yaklaştı sanırım…

Markete gidiyorsunuz, iki poşet alışveriş yaptınız, en az 300-400 TL ödüyorsunuz. Marketlerden çıkan hemen her vatandaşın elinde alış veriş dökümü, dilinde “ben bu kadar para edecek ne aldım” şaşkınlığı… Bu görüntüye hepimiz rastlıyoruzdur. 

Dövizdeki yükseliş pek çoğumuzu olumsuz etkilerken, kimilerini de sevindiriyor tabi… Kim bunlar peki? 

Parası olan, dövizi, altını olan oturduğu yerden servetine servet katıyor, özellikle böyle dönemlerde.

Parası olan, öyle milyarları da değil bir iki milyon TL’si olan biri dahi, bugün ülkemizde hiç çalışmadan, hiç ter akıtmadan, oturduğu yerden, cep telefonu ile anlık onlarca, yüzlerce bin TL kazanabiliyor. 

1 milyon TL’siyle 10 TL iken dolar alsa, birgün sonra dolar olmuş 11 TL, bir tuşla bozduruyor, 1 milyonu oluyor 1 milyon 100 bin TL. 24 saatte 100 bin TL artıyor parası. Hele son günlerde dolardaki bu derece dalgalanmalar saatten saate bile yaşanabiliyor. Örneğimizdeki vatandaş saatte hatta dakikada kazanabiliyor bu kadar parayı, dolar alıp satarak.

Yine altın da öyle… 

13 çeyrek altın borcu olan bir tanıdık, dün şunları anlattı:

“12-13 Kasım’da çeyrek altın 930 TL civarındaydı. 13 çeyrek borcum var, 12 bin 90 TL tutuyordu. Bir hafta sonra yani 19 Kasım’da baktım çeyrek olmuş 1080 TL. Toplamda ediyor, 14 bin 40 TL. Yani borcum bir haftada 12 bin TL’den 14 bin TL’ye çıkmış bulunuyor.”

***

Profesyonel borsacıların dışında anlık altın, dolar, Euro alıp satarak parasına para katan çok insan var ülkemizde. Bir sektör, bir iş, ekmek kapısı olmuş bu onlar için.

Hükümet’in döviz bürolarında alım satım yaparken TC beyanı getirmesi bunu azaltmaya dönük bir adımdı sanırım… 

Ancak öyle ise bile, orda bir açık kapı bırakılmış durumda. Uygulamanın 100 dolar üzerine çekilmiş olması, TC bilgisi vermek istemeyen vatandaşlara parça parça işlem yapıp, bilgi vermekten yırtmalarına imkan tanımış durumda. Ve kuyumcular eliyle de bu alımların yapılabiliyor olması da getirilen uygulamanın sorgulanmasına neden oluyor.

Diğer taraftan yüklü parası olan, asıl döviz alım satımlarını yapanlar, bu işlemleri döviz bürolarından mı yapıyor ki, Hükümet böyle bir uygulamaya gitti?

Bu kişiler oturdukları yerden ve bankalar üzerinden yapıyor bu işlemleri genelde… Döviz bürolarına gidenler orta ve alt gelir grubundaki insanlar daha çok. Demek istediğim bu uygulama isabetli olmuş mudur, Hükümet bunu yeniden bir düşünmeli bence.

*** 

Değerli okurlar, döviz borcu olanlara bir hatırlatmada bulanarak, sonlandırmak istiyorum yazımı. 

Son dönemde dolardaki aşırı yükseliş, özellikle döviz borcu olan vatandaşları çok zor durumda bıraktı malum.

Bu noktada avukatlar der ki:

“Türk Lirası dışında yabancı parayla borçlanılan işlemlerde ‘Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’ devreye girebilir. Mahkemeye başvurularak dövizdeki aşırı yükseliş nedeniyle artan borcun indirilmesi talep edilebilir.”

Söz konusu yasanın döviz üzerinden yapılan sözleşme esnasında öngörülen borç ile sonradan oluşan borç arasında fahiş bir artış olması durumunda borç miktarının makul bir seviyeye indirilmesini sağladığı ifade ediliyor.  

Avukatlar "Yapılan işlem, karşı tarafın haksızca müzayaka haline düşmesine sebep oluyorsa mahkemeye başvurabilir. Nafaka borçlusu, kira borçlusu ve dövizle borçlananlar bununla ilgili mahkemeye başvuru yapabilir. Muhik sebep nedeniyle mevcut borcun indirilmesini isteyebilirler" görüşünü dile getiriyor.

Umarım işe yarıyordur. 

İlgililere duyurulur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR