Elçibey kimdir? Cumhurbaşkanlığından niçin ayrıldı?

Elçibey kimdir? Cumhurbaşkanlığından niçin ayrıldı?

Elçibey kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem; nerede yaşadı, ülkesinin bağımsızlığında hangi rolü üstlendi, Cumhurbaşkanlığı görevinden niçin ayrıldı?

Yaşadığı dönemde Türkiye ve Azerbaycan’ın birleşmesi gerektiğine dair açıklamalar yapan Azerilerin bağımsızlık harekatının öncülerinden Ebulfez Elçibey’in hayatını sizler için derledik.

Elçibey kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem; nerede yaşadı, ülkesinin bağımsızlığında hangi rolü üstlendi, Cumhurbaşkanlığı'ndan niçin ayrıldı?

İşte cevabı: 

Azerbaycan cumhurbaşkanlarından Ebulfez Elçibey, 1938 yılında Nahçıvan'ın Keleki kasabasında doğdu. Asıl adı, Ebulfez Kadir Güloğlu Aliyev olan Elçibey, Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 

BAĞIMSIZLIKTA AKTİF ROL ALDI

Elçibey, 1970'li yıllarda, eski SSCB topraklarına dahil olan Azerbaycan'ın bağımsızlığı için mücadele etmeye başladı. 1976 yılında Sovyetler'e karşı propaganda yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve 1978 yılında şartlı tahliye edildi. 1988-1989 yıllarında Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesi yolunda öncülük ederek, halkından büyük destek gördü. Elçibey, aktif siyasi hayatına 1989 yılında, Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin (AHCP) başına geçerek başladı. 

KÖYÜNE ÇEKİLDİ

Azerbaycan, SSCB'nin 1990'da dağılmasının ardından 18 Ekim 1991 yılında bağımsızlığını resmen ilan etti. Ayaz Muttalibov'un kısa süren cumhurbaşkanlığının ardından, Ebulfez Elçibey 7 Haziran 1992'de bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı oldu. Daha önce "Milli Kahramanlık Ödülü"nü verdiği Suret Hüseyinov'un Haziran 1993'de ayaklanmasından sonra “Kardeş kanı dökülmesin” gerekçesiyle cumhurbaşkanlığı görevini bırakarak doğum yeri olan Keleki'ye döndü. 

ALİYEV’E MUHALEFET

Elçibey, 31 Ekim 1997'de Keleki'den tekrar Bakü'ye döndü ve AHCP'nin başında aktif siyasi hayata tekrar döndü. Elçibey, 1998 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine, "demokratik ve adil olmadığı" gerekçesiyle boykot ederek katılmadı. Zaman zaman Haydar Aliyev iktidarına karşı verdiği sert demeçlerle kamuoyunun dikkatlerini üzerine çekti. Hayatı boyunca, Türk dünyasının birleşmesi ve kardeşliği için mücadele eden Elçibey, bu yönde "Bütün Azerbaycan Yolunda" isimli bir kitap çıkardı. Tedavi gördüğü Ankara GATA'da 2000 yılında 62 yaşında vefat etti. İki çocuk babasıydı.

İşte Elçibey’in adım bağımsızlık için verdiği mücadele…

YÜKSELEN BAYRAK İNMEZ 

Bakü'deki 130 kişinin şehit olduğu, 700 kişinin yaralandığı Rus saldırısında ünlü Azatlık Meydanı'nı dolduran milyonlar kendilerini tankların önüne atmıştı. Bu tarihi olaydan sonra Bakü’de dengeler değişti. Vezirov görevinden alındı ve yerine “Moskova'nın Adamı” Ayaz Muttalibov getirildi. Hükümet, Halk Cephesi'nin yetkililerini tutuklamıştı. Baharla birlikte ortam yumuşadığında Elçibey yine meydanlara indi ve bu kez Mayıs 1990'da uzun yıllar çalıştığı El Yazmaları Merkezi'nin önünde, halka, 'Azerbaycan bayrağında orak çekici kullanmayın' çağrısı yaptı. Elçibey, bunun yerine 1918'de Resulzade'nin sözlerini tekrarladı: "Yükselen bayrak bir daha inmez." 

elcibey-aze-002.jpegELÇİBEY’E KGB’Lİ AJANLARIN SALDIRISI

Rusya'da Boris Yeltsin'in devlet başkanı olduğu 1991'de Halk Cephesi'nde de ilk çatlaklar belirmişti. Moskova'da hapis yattığı sıralarda Rus yanlısı olduğu söylenen İtibar Memedov ve Rahim Gaziyev, Elçibey karşısında bir grup oluşturdu. Memedov, 'Milli İstiklal Partisi'ni kurdu. Elçibey ise dikkatini bir yandan Rus askerlerinden kurtulmaya diğer yandan da işgal altındaki Karabağ'da verilecek savaşa odaklamıştı. 23 Ağustos'ta Bakü'de düzenlenen mitingde komünist partisinin lağvedilmesini isteyen konuşmasını yaptığında, sivil giyimli KGB ajanları tarafından saldırıya uğradı. 

ELÇİBEY LİDERLİĞİNDE BAĞIMSIZLIK

Azerbaycan artık geri dönülmez bir noktaya gelmişti. Komünist Partisi’nin, 14 Eylül'deki kongresinde lağvedilmesi tartışıldı. Elçibey'in çağrısına uyan 100 binin üzerinde Azeri, meclisi kuşatınca beklenen oldu. Bağımsızlık ilan edildi. Elçibey ise 100 binden fazla Azeri'ye, "Hukuki yönden bağımsızlığımızı kazandık. Bundan sonraki mücadelemiz gerçek bağımsızlıktır." dedi. 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan, 29 Aralık'ta halkın yüzde 98'inin oyuyla bağımsızlığa evet dedi. 

ERMENİLERİN HOCALI KATLİAMI

Bu sırada gerçekleşen ve tarihe 'Hocalı katliamı' olarak geçen olay ise Muttalibov'un sonunu getirdi. Rus destekli Ermeni güçlerinin 10 bin nüfuslu Hocalı kentine yaptığı saldırıdan sadece 1000 kişi kaçabildi. Katliamın ardından adres yine meclisti. Üç gün süren bekleyişin ardından Muttalibov istifa etti, yerine Yakup Memedov geçti. Ama artık cumhurbaşkanlığı seçimi kaçınılmazdı. Elçibey'in bu görevde gözü yoktu. Önce adaylığa yanaşmadı, ısrarlar üzerine 'evet' dedi. Seçileceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Bundan en çok rahatsız olan ise Moskova’ydı. Şuşa ve Laçin bölgesi Ermenilerin eline geçti. 14 Mayıs'ta mecliste toplanan ve Halk Cephesi milletvekillerini dışlayan bir heyet Hocalı olayından Muttalibov'un sorumlu tutulamayacağı kararını alıp, onu devlet başkanı ilan etti. 

ELÇİBEY’DEN MİLLİ ORDU HAMLESİ 

Elçibey yine meydanlara çıktı. 200 bine yakın Azeri, meclise yürüdü. Muttalibov ve arkadaşları bir Rus askeri uçağıyla Moskova'ya kaçtı. Ve 7 Haziran 1992'de Elçibey oyların yüzde 59.4'ünü alarak devlet başkanı seçildi. Elçibey ilk iş olarak milli ordu oluşturmak için kolları sıvadı. Ancak Karabağ'da savaşan Azeri birlikleri 'nedense bir birlik' sergileyemiyordu. Azeri güçlerine verilen karşı atak emri, bizzat Savunma Bakanı Gaziyev'in 'geri çekil' emriyle sabote ediliyordu. Ermeniler Kelbecer ve Ağdam'a da girdi. Elçibey'in Türkiye'nin yardımıyla kurduğu milli ordu başarılı olamamıştı. Eylül 1992'de cephe ziyaretlerinden birinde Elçibey'e karşı bu kez suikast düzenlendi. Ama sonuç alınamadı. 

RUS DESTEKLİ İSYAN

1993'e girildiğinde Elçibey yönetimi petrol anlaşmalarını belli bir noktaya getirmişti. Ülke ekonomik ve siyasi bağımsızlığa adım adım yaklaşıyordu. Ama bu kez devreye girecek olan Suret Hüseyinov, Elçibey'in kaderini değiştirdi. Azeri lider, Gence'deki birliklerin komutanı olan Hüseyinov'a Karabağ'daki başarıları için kahramanlık unvanı vermişti. Ama onun hesabı başkaydı. Rusya'nın ve desteğini aldığı söylenen Hüseyinov'un bir başka ilişkisi de o sıralarda Nahcivan'da bulunan KGB tedrisatından geçmiş Haydar Aliyev'leydi. Aliyev, Bakü'de yavaş yavaş etkinliğini artırmıştı. Söylentilere bakılırsa, Hüseyinov ile Aliyev arasında bağlantıyı Gaziyev sağlıyordu. Bu kez darbe 'geliyorum' diyordu. Elçibey, 3 Haziran'da Gence ve Bakü'deki olağanüstü hal ilanını uzatıp Gence'ye birlik gönderdi. Ama isyan bastırılamadı.

İÇ SAVAŞ ENDİŞESİYLE KOLTUĞUNU BIRAKTI

Kaybettiğini anlayan Elçibey, kan dökülmesini istemiyordu. Aliyev'i kriz yatışana dek başa geçmesi için Bakü'ye çağırmak zorunda kaldı. Uyuşturucu ve silah kaçakçılığıyla uğraştığı söylenen Hüseyinov onu ürkütüyordu. Aliyev ise Azerbaycan için 'sıkıntı' anlamına gelse de hiç olmazsa Azeri devleti korunabilirdi. O sıralarda yakınlarına şöyle demişti: Bu ülke için yapılacak bir hizmet daha var. İktidardan el çektirilsek dahi Ermenilerle savaş durumunda olan, bin bir emekle kurduğumuz bu devleti iç savaşa sürüklemeyeceğiz. 

AZERBAYCAN’DA ALİYEV DÖNEMİ

Hüseyinov'un sahneye koyduğu Moskova destekli darbe planının birinci aşaması tamamlanmıştı. Aliyev, Bakü'ye geldi. Elçibey, Hüseyinov aracılığıyla kendisine suikast hazırlandığını öğrenince, 17 Haziran'da Keleki'ye gitti. 24 Haziran'da Aliyev yeni devlet başkanı seçilirken, Hüseyinov da başbakanlığa atandı. 1997'de Bakü'ye dönen Elçibey, bir yıl sonraki devlet başkanlığı seçimini 'demokratik ve adil' olmadığı için boykot etti. 

"TÜRKİYE İLE BİRLEŞMELİYİZ"

Ebulfez Elçibey vefatından birkaç ay evvel yaptığı tarihi açıklamada, ülkesindeki ve bölgedeki gelişmeleri değerlendirdikten sonra, 'Bunları birinin açıkça söylemesi gerek.' diyerek; açık açık Türkiye ve Azerbaycan'ın sınırları kaldırarak konfederasyona gitmeleri gerektiğini söyledi. 

Elçibey bağımsızlık harekatı ve Türkiye ile Azerbaycan’ın birleşmesi gerektiğine dair öneresini şöyle anlatıyor:

"RUSLARI KOVDUM"

Rus askerini Azerbaycan'dan çıkardığım gün arkadaşlarıma dedim ki, benim artık iktidarda kalacağıma inanmayın. Rus KGB'si bizi yıktı. Rus ve İran istihbaratı ortak çalıştı; 100 milyon dolarlık bütçeleri vardı. Azerbaycan'dan Rus askerini kovmaya muvaffak oldum. Evet, kovdum onları, 'çık git' dedim. Tam 75 bin Rus askeri vardı. Kafkasya'da Bakü, Rus askerî üslerinin merkeziydi. Gence'de hava komando tugayı vardı ki, bir günde Azerbaycan'ı işgal edebilirdi. Kolay olmadı. Hadi şimdi çıkartın Rus askerini bir yerden de görelim. Çıkmıyorlar. Ne Gürcistan'dan ne Tacikistan'dan. Bunun sistemi var. Rus ordusu karışık milletlerden oluşmuştu. Ordunun yüzde 60'ı Rus'tu, Bunların içinde birbiri ile geçinemeyen Ukraynalılar da vardı. Nahcivan'da sınırı koruyan Rus askerinin asıl görevi Türkiye'de casusluk yapmaktı. Operasyonlar yapıyor, Anadolu'da türlü türlü işler görüyorlardı. Rus askerini göndermekle Türkiye'yi de kurtardık. 

"KARDEŞ KANI DÖKÜLMESİN DİYE ÇEKİLDİM"

İsyancı Albay Suret Hüseynov Bakü'ye yürüdüğünde kardeş kanı dökülmesini istemediğim için Keleki'ye gittim. Hüseynov, Karabağ'da savaşıyordu, başarılar kazanmıştı, askeri çevrelerin telkiniyle ona kahramanlık unvanı verdim. Keleki'den iki gün önce Ankara'da ağırlandığım yalandır; bir ay sonra Türkiye'den maslahat almaya gittiğim de doğru değil. Bir halk, mücadelesini kendi yapmalıdır. Türkiye'nin başını niye buraya sokalım ki? Türkiye, diplomatik açıdan bizi desteklesin sağol deriz. Yeterli destek oldu, olmadı tartışması abestir; yeterli ifadesinin sınırı yoktur. 

"SINIRLARI KALDIRMALIYIZ, TÜRKİYE BENİM VATANIM"

Bir kere Türkiye ile Azerbaycan arasında vize olmasını kabul edemiyorum. Vize kalkmalı. İki tarafta da çıkartılan bürokratik engeller nedeniyle ilişkilerimiz istediğimiz noktada değil. Türkiye ile Azerbaycan konfederasyona gitmeli, birleşmeli. Sınırları kaldırmalıyız. İki ülkenin vatandaşları serbestçe çalışabilmeli. Bakü-Ceyhan hattının yapılmasını Rusya hazmedemiyor. Azerbaycan'ın petrolü var, dışarı satamıyor. Biz kardeş Türkiye ile petrolümüzü paylaşmak isteriz. Türkiye ve Azerbaycan arasında askeri işbirliği Rusya ile Ermenistan arasında olan seviyeye çıkartılmalı. Saldırmazlık anlaşması, Rusya'nın Azerbaycan'a müdahale imkanlarını ortadan kaldırır. Azeri ordusu en modern silahlarla donatılmalı. İki ülkenin halkı birdir, aynı duygu ve düşüncelere sahiptir. Türkiye'yi vatanım kabul ediyorum. Ben Atatürk'ün askeriyim. 

"TOPRAK ANCAK KANLA ALINIR"

Kanla verilen toprak ancak kanla alınabilir. AGİT, yıllardır diplomatik oyunlarla bizi oyalıyor. Kadim toprağımız Karabağ'ın masada satılmasına göz yummayız. Bunun için 239 teşkilatı birleştirerek Milli Mukavamet Hareketi'ni kurduk. Bunun amacı halkımızı psikolojik olarak muhtemel bir savaşa hazırlamaktır, siyasi bir maksadı yoktur. Kafkasya'da ikinci Ermeni devleti kurulmaya çalışılıyor. Ermenistan zaten Rusya'nın oyuncağı, maşası. Dünyada bir milletin yan yana iki devlet kurduğu görülmemiştir. Bu oyun tutmayacak. Ermenilere, Karabağ'da ancak kültürel özerklik verilebilir. 

 

Gazeteilksayfa.com


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.