Eski Orman Genel Müdüründen İlginç Öneri 

Eski Orman Genel Müdüründen İlginç Öneri 

Gazetemize konuşan eski Orman Genel Müdürü Abdurrahman Sağkaya, orman yangınlarına mücadelenin OGM’den alınıp AFAD’a verilmesini önererek, “Orman teşkilatı yangın söndürmekten ormanlara bakım yapamıyor. Ormanların bakımı yapılsa kolay kolay yanmaz” dedi. 

Eski Orman Genel Müdürü Abdurrahman Sağkaya, ülkemizde devam orman yangınlarına, tartışılan konulara ve merak edilenlere ilişkin gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“BM RAKAMLARINA GÖRE TÜRKİYE BAŞARILI”

Orman Mühendisi Sağkaya, 1971 yılından beri Orman teşkilatının içerisinde çeşitli kademelerde görev aldığını, emekli olduktan sonra dahi çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Birleşmiş Milletlerin rakamlarına bakıldığında Orman yangılarıyla mücadele konusunda Türkiye'nin en başarılı ülkeler arasında olduğunu ifade etti.

“TÜRKİYE’NİN EKİPMANLARI YETERLİDİR”

Türkiye'de orman yangınlarına müdahale için kullanılan ekipmanların yeterli olduğunun altını çizen ve sabotaja dikkat çeken Sağkaya, "Türkiye’nin orman yangınlarına müdahalede her şeyi yeterlidir. Yetersizlik atfetmek yanlıştır. Burada bu yangınlar, büyük bir sabotajın eseridir. Manavgat’ta dört yerde aynı anda yangın çıkmaz, olmaz böyle bir şey. Ben 50 yıldır bu teşkilatın içerisindeyim, bu teşkilatta çok büyük yangınlar gördük, çok büyük yangınlarla mücadele verdik ama bu kadar yerleşim yerine sari (yayılan) yangın hiç görmedik. Yani bilinçli çıkarılmış yangınlar bunlar" diye konuştu.

ekran-alintisi.jpg6666.jpg

“YANGINLAR KESİNLİKLE SABOTAJ”

Bu mevsimde çıkan yangınların normal karşılandığını; ancak eş zamanlı çıkan yangınların sabotaj ihtimalini güçlendirdiğini kaydeden Sağkaya, "Rüzgarın hızı 70-80 km olduğunda havadaki nem miktarı  yüzde 20’nin altına düştüğünde, hava sıcaklığı 35 derecenin üzerine çıktığında biz yangın bekleriz. Ama dört yerde birden aynı anda yangın çıkıyorsa, rüzgarın hesap edilmiş yönü yerleşim yerlerine doğru gelen bir yangın ise burada bir sıkıntı var. Bu kesinlikle sabotajdır. Burada tereddüde mahal yoktur. Yangınların iklim koşullarıyla ilgili kısmı var ama sabotaj da bu işin başlangıcı olmuştur. Yoksa orman teşkilatı çok yeterlidir" ifadelerini kullandı.

HELİKOPTER Mİ UÇAK MI?

Sağkaya, orman yangınlarına müdahaleyle ilgili çıkan tartışmalara ilişkin ise şunları kaydetti: "İşin aslını bilmeyen kişiler yangına müdahalede uçak mı helikopter mi? bunu tartışıyor. 50 yılını bu işe vermiş biri olarak ben bundan rahatsız oluyorum. Orman Genel Müdürlüğü ilk 1985- 86 yılında havadan müdahale ekibi kurdu, o sene biz 6 tane helikopter aldık. Uçak  mı helikopter mi alalım? diye aylarca tartıştık. Bizim Türkiye şartlarına helikopterin uygun olduğunu gördük. Niye? Helikopter her yerden su alır, ormanların içinde 4 bine yakın suni havuz var. Oralardan da, göllerden su alır. Uçak olursa mutlaka denize gitmesi lazım. Diyelim ki Isparta'da yangın çıktı, Burdur'da yangın çıktı gidip gelmesi çok zaman alır. Helikopter 10 sorti yapana kadar uçak bir ya da iki sorti yapar. Toplam atılan suya baktığınızda helikopter uçağa nazaran 4-5 kat daha fazla su atar. Uçak çok yüksekten uçar kendini emniyete almak için ve sürekli suyu yüksekten atar”

ekran-alintisi.jpg7777.jpg

“UÇAK İSTENİLEN VERİMİ VERMEZ”

“Aşağıda çok büyük yangın enerji merkezi oluşmasından dolayı havada su buharlaşır çok az bir kısmı yangına etkili olur, ama helikopter daha alçaktan uçar bir de iple sarkıtılmış kova olduğu için daha kısa mesafeden yangına su atar. İkincisi yangında enerji üreten merkez, bizim için çok önemlidir. Bu merkeze uçak devamlı su atamaz, sürekli üstünden geçer, helikopteri ise havada durdururuz ve helikopter bütün suyu oraya boşaltabilir. Bizim istediğimizi yerine getirebilir helikopter ancak uçak bunu getiremez"

HELİKOPTERLE ANINDA MÜDAHALE

"Bir başka husus. Bizim orman yollarımız hektarda 5 metredir. Bu Fransa'da, Almanya'da 20 metredir. Bizim her yere orman yolu ile ulaşmamız mümkün değil. Birçok yerde orman yollarımız eksiktir. Bunun için helikopterin faydası şudur 10 kişiyi bindirirsiniz yangın olan yere indirirsiniz ve oradaki yangını hemen söndürürsünüz böylece yüzlerce, binlerce yangın söner."

UÇAK VADİLERLE UÇMAKTA SIKINTI ÇEKER

 "Türkiye’de yılda ortalama 2 bin yangın olur. Bunun 4-5 tanesi kaçırılır o gündem olur. Halbuki diğer 2 bin yangın söndürülmüştür. Bu bakımından helikopter bizim için bulunmaz nimettir. Helikopter çok yararlıdır, uçakla hiç mukayese edilemez. Biz bunu yıllarca teşkilatta tartıştık sonra helikoptere ağırlık verdik politika olarak. Bizi bunu uzmanlarıyla, bilim adamlarıyla tartıştık. Ondan sonra Orman Genel Müdürlüğü olarak bir politika çizdik. Tartışanlar siz neye dayanarak tartışıyorsunuz, Türkiye’nin şartlarını biliyor musunuz? Ormanların kırıklı olduğunu biliyor musunuz? Burası Hollanda, Almanya değil. Türkiye engebeli bir arazide. Uçak vadilerde uçmakta sıkıntı çeker”  

“ORMAN YANGINI HAVADAN DEĞİL KARADAN SÖNER”

"Hiçbir şekilde orman yangını havadan sönmez, orman yangını karadan söner. Hava kuvvetlerinin yaptığı karada yangın söndüren arkadaşların işini kolaylaştırmaktır. Uçak su attığı zaman orada anlık bir sönme meydana gelir. 2 dakikalık bir nefeslenme fırsatı verir karadan çalışanlara ama yangın iki dakika sonra aynen devam eder. Yani orası sönmez kolay kolay."

İMKANLAR ARTTI 

"Binin üzerinde arasöz var az değil bu miktar. 1996 yılında ben genel müdür iken 100 tane arasöz vardı. Helikopter sayısı da 40’a yakın, bizim zamanımızda 10 taneydi. Fevkalede iyi teknolojik aletler var. Bir de en güzeli helikopterlede yangın gözü denen enerji yayan yerleri ışınlarla tespit eden dürbünler var. Yangının üzerinde geniş bir pus tabakası olur, yangının merkezi, gözü enerji yayan merkezini göremezsiniz ki bunu göremediğiniz için su attığınız yer bunun uzağındaysa hiçbir işe yaramaz. Ama şimdi bunu gören dürbünler var helikopterlerde suyu yangının gözüne attıkları için daha etkili oluyor. Uçak bunu yapamaz. Yangının  merkezi 100 hektarlık bir yangın var ise bu yangında merkezden yayılan enerji bir atom bombasının yaydığı enerji kadardır. Yani hiç şakaya gelir bir şey değildir. Yangın gözü ateşi sürekli besleyen bir merkezdir." 

“YANGINLA MÜCADELE AFAD’A VERİLMELİ” 

Orman yangınlarına müdahalenin Orman Genel Müdürlüğünden alınıp AFAD’a verilmesi önerisinde bulunan Sağkaya, “Orman yangınları ‘afet’ olduğu için yangınlarla mücadele Orman Genel Müdürlüğünden alınıp AFAD’a verilmeli, Orman Genel Müdürlüğünün yangın ekibi de AFAD’a bağlanır. Bunun dünyada örnekleri var. Fransa’da İçişleri Bakanlığına bağlıdır orman söndürme teşkilatı.” 

ekran-alintisi.jp444.jpg

“ORMAN TEŞKİLATI ORMANCILIK YAPAMIYOR”

Yılda 10 bin hektara kadar çıkan orman yangınlarının normal sayıldığı bilgisini veren Sağkaya, “Türkiye’de 13 bölge müdürlüğü yangına hassas bölge. Buralarda her sene yangınlar çıkar. Biz 10 bin hektara kadar çıkan yangınları normal sayarız, ama bunun üzerindekiler anormaldir. Bu seneki olanlara ilk defa rastlıyorum. Kızılçam doğal olarak yangın ağaçtır, kızılçam ormanlarında bir hektarda 400 -500 metreküp odun olması lazım. Şimdi siz bakımı yapmadıysanız 500 metreküpten fazla odun hammaddesi varsa orası çok çabuk yanar. Orman teşkilatı yangın söndürmekten bakım yapamıyor ki. 6 ay yangın söndürüyor 6 ay da yangına hazırlık yapıyor. Ormancılık yapamıyor orman teşkilatı. Orman teşkilatını serbest bıraksalar bu alanların bakımını yapsa kolay kolay yanmaz bu alanlar” değerlendirmesini yaptı.  

 FİDAN KAMPANYALARINA TEPKİ!

Sağkaya, fidan toplama kampanyalarını eleştirerek şunları kaydetti: “Fidan toplamaya ihtiyaç yok. Şimdi yapılması gereken bir an önce yanan ağaçları boşaltmak yol şebekesini yapmak. O kozalaklar yanmadı,  o tohumlar yanmaz. İlk baharda her yerden fidanlar çıkar. Yani hiç gerek yok fidan dikmeye. 
TEMA para topluyor. Bunlar yanlış şeyler.”

“DİKİM İŞLERİNE DOĞA KARAR VERİR”

Sağkaya, “yanan ormanlarda çam yerine zeytin ağacı dikilsin” çağrılarına karşı ise “Ormancılıkta bu dikim işlerine doğa karar verir. Burada doğal olarak yetişen ağaç ne ise sen onu ekmek dikmek zorundasınız. Başka bir şey dikerseniz doğa sizi cezalandırır. İstanbul’un normal ağacı meşedir. Biz İstanbul’un etrafında meşeleri kökleyip çam diktik 1990’lı yıllarda  ve bu çamlar 10 yaşına geldi kurumaya başladı. Köklediğimiz meşeler çıkmaya başlamış. Yani diyor ki buranın ağacı benim.1989 yılında Almanya’ya gittim orada bir fırtına oluyor bütün çam ağaçları devriliyor. 60 milyon metreküp çam ağacı devriliyor. Niye? Birinci Dünya harbinde orada yapraklı ağaçlar varmış Almanlar ‘iğne yapraklı ağaçlar iyi para ediyor’ diye yapraklı ağaçları kesip yerine iğne yapraklı ağaç dikmişler. O ağaçlar 70,80 yaşına gelmiş bir fırtına geliyor hepsini yerle bir ediyor. Alman ormancılar ağlıyordu ‘doğa bizi cezalandırdı’ diye. Bu işe doğa karar verir. Doğa neyi dikte ediyorsa onu yapacaksanız yoksa ya böcek afatı olur ya mantar afatı olur ya hastalık olur ya rüzgar olur ya da devrilme olur doğa sizi cezalandırır” sözlerini kaydetti. 

ODTÜ ORMANLARININ  KORUNMASI LAZIM

Sağkaya, Ankara’daki ODTÜ ormanlarının iyi korunması çağrısında bulunarak, “ODTÜ ormanlarını çok iyi korumak lazım. ODTÜ’nün bu ormanları korumaya gücü yetmez, Orman Genel Müdürlüğü ile iş birliği yapması lazım” önerisinde bulundu. 
 
Osman Akdoğan/İlksayfa


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.