Eskişehir'de salgında hayatını kaybeden sağlıkçılar için anıt

Eskişehir'de salgında hayatını kaybeden sağlıkçılar için anıt

ESKİŞEHİR'de koronavirüsten hayatını kaybeden ilk sağlık çalışanı Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu'nun da aralarında olduğu 427 kişinin isminin yer aldığı ve 'Varlığımız Sağlığımız' adını taşıyan anıt yapıldı.

Tepebaşı Belediyesi, koronavirüs salgınında hayatını kaybeden sağlık çalışanları için Hoşnudiye Mahallesi İsmet İnönü-1 Caddesi'ndeki parka 'Varlığımız Sağlığımız' adını taşıyan baca şeklinde bir anıt hazırladı. 57 kadar seramik sanatçısının 450 eserin birleşimi ile tasarladığı tuğlalara da koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden, aralarında ilk sağlık çalışanı Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu'nun da olduğu 427 kişinin ismi yazıldı.

Yaklaşık 1 yılda tamamlanan anıtın açılış programına Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın yanı sıra CHP Eskişehir milletvekili Jale Nur Süllü, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu’nun eşi Didem Akal Taşcıoğlu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu Sanat Danışmanı Prof. Bilgehan Uzuner ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının yakınları ile çalışanlar katıldı.

'İNSANLAR UĞRUNA YAŞAMLARINDAN OLDULAR'

Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu'nun eşi Didem Akal Taşcıoğlu, salgın nedeniyle çok zor günlerden geçildiğini söyledi. Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının insanlar uğruna yaşamlarından olduklarını belirten Didem Akal Taşcıoğlu, "Çok zor günlerden geçiyoruz. Pandemi şimdiye kadar kitaplardan okuduğumuz bir oluşumdu. Fakat sadece tanımını, tarifini bilirdik. Kim bilebilirdi ki; bunu bir gün yaşamak zorunda kalacağız. Maalesef çok acı bir şekilde kendini tüm dünyada hissettirdi. Canlarımız gitti, canımızdan öteleri gitti. Geri annelerini, babalarını, evlatlarını, aşklarını, sevdiklerini ve sevgilerini bırakıp gittiler. Çok acı. Anıtı görünce çok heyecanlandım. Ben de bir hekimim ama bu kimliğim ile değil; yüreğimle, kalbimle konuşmak istiyorum. Kalp, sevgi, yürek her şeyden önemli biliyorsunuz. Bu insanlar öyleydiler; sevgi ile icra ettikleri meslekleriyle, sevdikleri ve insanlar uğruna yaşamlarından oldular" diye konuştu.

'TÜRKİYE SALGINLARLA YAŞAYAN BİR ÜLKE'

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise Türkiye'nin salgınlarla yaşayan bir ülke olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Bildiğiniz gibi sağlık alanında bir şeyler söylediğinizde 'felaket tellalı' diye nitelerler. Ama şunu kabul etmek lazım ki; salgın tam bir felakettir. Felaketlerin en büyüğüdür. Son 1 yıl içerisinde birçok felaket yaşadık. Birçok vatandaşımızı kaybettik. Seller, depremler, yangınlar, inşallah yaşamayız ama sık sık savaşlar yaşamış bir coğrafyadayız. Ama bunları hepsini bir araya getirdiğimizde ortak özelliği şudur; bu tip felaketlerde en çok sağlık hizmetine ihtiyaç duyarsınız. Sağlık hizmetleriniz yürüyorsa, mücadele etmeyi sürdürürsünüz. Salgın hariç genellikle sağlık hizmeti veren binaların toplumun ortalamasından daha yüksek olduğu düşünülür. Sağlık çalışanlarının toplum ortalamasının daha üzerinde binalarda yaşadığı var sayılır ve sağlık hizmetleri yürür diye düşünülür. Ama salgınlarda bunun tam tersi olur; en çok etkilenen sağlık çalışanlarıdır, en çok kayıplar sağlık çalışanları arasında verilir. Sağlık hizmeti alamazsınız, aynen burada yaşadığımız gibi. Türkiye, salgınlarla yaşayan bir ülke. Ne yazık ki, bunlardan ders almamış bir ülke. Bu çapta salgını 1918'lerden bu yana yaşamadık ama çok sık salgınlar yaşadık. Domuz ve kuş griplerini hatırlasınız. Ama bu çapta bir salgın yaşadığımız zaman, şunu kabul etmemiz lazım. Sağlık çalışanları, normal insanlar değildir. Normal insanlar, sağlık çalışanı olamaz. Sağlık çalışanlarının ne olduğunu halk sağlığı için koşturduğu zaman görüyorsunuz."

'BU BACADAN SEVGİ ÇIKACAK'

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da Eskişehir'nin simgelerinden birinin de bacalar olduğunu ifade ederek  "Anıt, gerçekten bizim beklediğimizin üzerinde bir anlam taşıyor. 57 sanatçıya ulaştık ve yapılacak işi anlattık. Sanatçılardan duygularını seramiğin üzerine veya pişmiş toprağın üzerine yansıtmalarını istedik. Baca; bizim Eskişehir için çok önemli. Bacayı bir alaca karanlıkta tüterken görürseniz, çok etkilenirsiniz, bir yaşam var dersiniz. Bu bacadan da öyle bir sevgi çıkacak. Öyle güzellikler çıkacak" dedi.

EŞİNİN İSMİNİ ANITA EKLEDİ

Konuşmaların ardından Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Didem Akal Taşcıoğlu ile birlikte Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu'nun isminin yazıldığı tuğlayı, anıtta ayrılan bölüme yerleştirdi. Daha sonra açılışa katılanlarda anıta karanfiller bıraktı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.