Eşref Kuşcubaşı kimdir, neden sürgün edildi, hangi devleti ilan etti?

Eşref Kuşcubaşı kimdir, neden sürgün edildi, hangi devleti ilan etti?

Eşref Kuşcubaşı kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, neden sürgün edildi, Jön Türklerle yolu nasıl kesişti, hangi devleti ilan etti? 2014'te ölen Akit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez Eşref Kuşcubaşı'nın akrabası mı?

Yakın tarihin tartışmalı isimlerinden Eşref Kuşcubaşı’nın hayatını sizler için derledik.

Eşref Kuşcubaşı kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, neden sürgün edildi, Jön Türklerle yolu nasıl kesişti, hangi devleti ilan etti? 2014'te ölen Akit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez Eşref Kuşcubaşı'nın akrabası mı?

İşte cevabı:

Asıl adı Eşref Sencer Kuşcubaşı’dır. 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Kafkasya'dan göç eden Sencer adlı bir Vubih ailesinden. Sultan Abdülaziz'in kuşcubaşısı Mustafa Nuri Bey'in oğludur. Harp Okulu'nun son sınıfındayken Yeni Osmanlılarla ilişkisi olmakla suçlanarak Hicaz'a sürüldü. Buradan kaçarak Hindistan'a ve Avrupa'ya geçti. Sürgündeki Jön Türklerle işbirliği yaptı. Rumeli'de gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütlenmesinde çalıştı. Meşrutiyet'in ilanından sonra, İmparatorluğun yönetimine hakim olan bu partinin kadrosu içinde yer aldı. Balkan Savaşı'nın ikinci devresinde Bulgarları yenerek, Edirne'yi kurtaran kuvvetlerin başında idi.

BATI TRAKYA İSLAM CUMHURİYETİNİ KURDU

Gönüllü kuvvetleriyle Batı Trakya'yı da ele geçirdi. Burada bağımsız Batı Trakya İslam Cumhuriyeti'ni kurdu (1913). Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası'nın kurucularındandır. Bu örgütün başkanı olarak Birinci Dünya Savaşı yıllarında Kafkasya sınırlarında, Türkistan'da, Arabistan ve Kuzey Afrika ülkelerinde çeşitli eylemleri yönetti.

İNGİLİZLERE ESİR DÜŞTÜ

Yemen'deki Osmanlı kuvvetlerine para ve mühimmat götüren bir kafilenin başındayken yaralanarak İngilizlere esir düştü ve Malta adasına sürüldü. Mondros Mütarekesi'nden sonra İstanbul'a döndü. Milli Mücadeleye ilk katılanlardan biriydi. İstanbul'daki ilk direniş örgütlerinde, Kocaeli'nde ve Ege'de Kuvayı Milliye'nin örgütlenmesinde rol oynadı. Kuvayı Seyyare'nin, TBMM güçleri tarafından tasviyesi sırasında, o da Yunan işgal bölgesine geçmek zorunda kaldı (1921). Burada TBMM Hükümeti'ne karşı bazı eylemler içine girdiğinden, Lozan Anlaşması'ndan sonra 150'likler listesine dahil edildi. Türkiye'ye girmesi yasaklandı (1924). Uzun süre çeşitli ülkelerde yaşadıktan sonra, 1938 yılında çıkarılan af yasasından yararlanarak Türkiye'ye döndü. İzmir yakınlarındaki çiftliğinde bir süre yaşadıktan sonra orada 1964 yılında vefat etti.

Tarihçi Murat Bardakçı, Kuşçubaşı Eşref hakkında şu bilgileri paylaşıyor:

Kuşçubaşı Eşref, 20. yüzyılın ilk senelerinin, özellikle de İttihad Terakki, Birinci Dünya Savaşı ve Milî Mücadele döneminin efsanevî ama bir o kadar da tartışmalı isimlerindendir… Senelerce “İngiliz casus Lawrence’e bile kök söktüren istihbaratçı” diye tanıtılan ve binbir çeşit maceranın kahramanı olarak gösterilen Kuşçubaşı’nın bu şekilde bilinmesine Cemal Kutay’ın onun hakkında abartılı şekilde yazdıkları sebep oldu ve Eşref Bey’in hayatı bir efsaneler yumağına büründürüldü…

Gerçeklerin söylentilerden süzülüp ortaya çıkması, Ahmet Efe’nin 2010’da yayınladığı “Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref” isimli kitabı ile başladı. Efe, kitabında Kuşçubaşı hakkında söylenenlerin birçoğunun gerçekle alâkasının bulunmadığını, yani tamamen uydurulduklarını, meselâ Kuşçubaşı’nın asker olduğunun söylenmesine rağmen Harbiye’ye gitmediğini, “Teşkilât-ı Mahsusa’nın idare ettiği” iddiasının da gerçek olmadığını ve Teşkilât-ı Mahsusa’nın kayıtlarında isminin geçmediğini ortaya çıkartıyordu.

esref-kuscubasi-2-001.jpgBelgelere dayanan ve ciddî emek sarfı ile ortaya konan araştırmalara rağmen Kuşçubaşı hâlâ eskiden olduğu gibi efsanevî bir isim olarak gösteriliyor, hakkında hiçbir kaynağa dayanmayan kitaplar yazılıyor ve inanmak isteyenler böyle temelsiz yayınları okuyup hatâlı bilgilenmeye, palavraları gerçek zannetmeye devam ediyorlar.

150’LİKLER LİSTESİNDE

Kuşçubaşı Eşref, Lozan Andlaşması’nın imzalanmasının ardından 1924’te “150’likler listesine” alınmış, listedeki diğer kişilerle beraber Türk vatandaşlığından çıkartılmış ve memlekete girişi yasaklanmıştı…

Türkiye, diğer 150’liklerle beraber Kuşçubaşı’nı da sürgün senelerinde devamlı takip altında tuttu. İstihbarat yetkilileri hakkında düzenli raporlar hazırlayarak Ankara’ya gönderdiler, hattâ elde edilen yazışmalarının kopyeleri de aynı şekilde Ankara’ya yollandı.

150’liklerin bir kısmı 1938’de çıkartılan af kanunu ile Türkiye’ye dönebilmişlerdi ama takip altında tutulmaları sonraki senelerde de devam edecekti…

Kuşçubaşı Eşref’in faaliyetleri hakkında arşivlerimizde çok sayıda belge vardır ve bu belgeler hakkındaki takibatın Türkiye’ye 150’liklerin affından 12 sene sonra, 1950’deki dönüşüne kadar devam ettiğini, hattâ dönüşünden sonra da takip altında tutulduğunu göstermektedir.

Türkiye’ye döndükten sonra İzmir yakınlarındaki çiftliğine çekilen Eşref Bey lâkabı olan “Kuşçubaşı”nı soyadı olarak aldı ve 1964’te vefat etti…

Eşref Bey’in aynı şekilde 150’liklerden olan kardeşi Sami Bey de tam bir maceraperestti ve Birinci Dünya Harbi’nden sonra İttihad ve Terakki’nin lider kadrosu ile Almanya’ya sığınan Enver Paşa’yı Orta Asya’ya gitmeye ikna ederek orada ölümüne sebep olmuş kişi idi! Enver Paşa’nın ölümünden sonra Orta Asya’dan Yunanistan’a geçen Kuşçubaşı Sami 1927 Ağustos’unda çetesi ile beraber Kuşadası’nda gizlice sahile çıkmış ama jandarma ve halk ile giriştiği çatışmada öldürülmüş ve devletin resmî ajansları hadiseyi “Mustafa Kemal Paşa’ya suikast maksadı ile gelen Sami Bey ve çetesi öldürüldüler” şeklinde duyurmuştu.

Burada, Kuşçubaşı hakkında şimdi Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan çok sayıda belgeden birkaçını yayınlıyorum…

FEVZİ PAŞA’NIN ŞİFRELİ TELGRAFI

Lâtin harfleri ile olan belgelerde ne yazıldığını nakletmeme lüzum yok ama eski harflerle olan ve mahiyetleri bakımından önem taşıyan ilk iki belgeyi açıklamam gerekiyor…

İlk belge, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi yani Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın (Çakmak), Garp Cephesi’nden 21 Kasım 1922’de Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği şifre…

Sonraki senelerin meşhur “Maraşal”ı, şifreli telgrafında şöyle yazıyor:

“Başkumandan Paşa Hazretleri’ne,

1. İstanbul muhalifeyninden üç yüz küsur kişinin firaren Atina’ya vâsıl oldukları ve içlerinde pek çok hoca bulunan bu eşhâsın (şahısların) Yunan mehâfiliyle (çevreleri ile) ve İngilizlerle daimî temasta bulundukları ve pek çok faaliyet gösterdikleri,

2. Edhem ve Eşref ile rüfekasının (arkadaşlarının) ve muhtemelen Reşid ve Tevfik’in (Çerkes Edhem Bey’in kardeşleri) İsviçre’ye gittiği ve bunların Enver Paşa ile muhabere ve ve temas için gittikleri muhtemel olduğu istihbar edilmiştir (haber alınmıştır).

3. Dahiliye ve Hariciye Vekâletleri’ne ve Başkumandan 2825 numaralıdır.

Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi”.

Ankara Hükümeti’nin Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Paşa telgrafında Enver Paşa’dan da bahsediyordu ama Enver Paşa o tarihten dört buçuk ay önce Tacikistan’da şehid düşmüştü fakat Ankara haberi henüz doğrulatamamıştı ve Paşa’nın hâlen hayatta olduğu zannediliyordu...

İSMET PAŞA’YA UYARI TELGRAFI

İkinci belge, Fevzi Paşa’nın şifreli telgrafı üzerine Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın İsviçre’ye gittikleri söylenen muhaliflerin o sırada barış görüşmelerine katılmak üzere Lozan’da bulunan İsmet Paşa’ya karşı suikast yapmaları endişesiyle İsmet Paşa’yı uyarması hakkında…
Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa’nın telgrafını almasını hemen ertesi günü, 22 Kasım 1922’de İsmet Paşa’ya yolladığı telgrafın müsveddesine elyazısı ile “İsviçre’ye giden muhaliflerin tutuklatılarak sınırdışı edilmelerini isteme” talimatını yazarak şifreyi Lozan’a gönderiyordu:
“Lozan’da Türk Hey’et-i Murahhasası Reisi (Başdelegesi) İsmet Paşa Hazretleri’ne,
Edhem ve Eşref ile rüfekasının (arkadaşlarının), muhtemelen Reşid ve Tevfik’in İsviçre’ye gittikleri istihbar olunmuştur. Zât-ı devletlerine suikastte bulunmaları ihtimali olduğundan hükümete de müracaatla tevkif ve hudut haricine ihraç ettirilmelerinin teminini talep ederim. Mustafa Kemal”

ESERLERİ:

Hayber'de Türk Cengi 

Teşkilat-ı Mahsusa Arabistan, Sina ve Kuzey Afrika Müdürü Eşref Bey'in Hayber Anıları 

Eşref Kuşçubaşı Arba Yayınları / Tarih-Anı Dizisi 

HÜSEYİN ÜZMEZ'İN KUŞÇUBAŞI EŞREF İDDİASI

Ve Hüseyin Üzmez'in Kuşçubaşı Eşref iddiası...  1952 yılında gazeteci A. Emin Yalman'a suikast düzenlemesiyle ünlü Akit yazarı Hüseyin Üzmez, bu eyleminin Kuşçubaşı Eşref tarafından desteklendiğini ileri sürmüştü. 

İddiaya göre gazeteci yazar Hüseyin Üzmez, Teşkilat-ı Mahsusa'nın kurucularından Kuşçubaşı Eşref'in manevi oğluydu da.

Bir kitapta Üzmez'in kendi el yazısıyla yayınlanan mektubunda, Gazeteci yazar Ahmet Emin Yalman'a suikast düzenleyen Üzmez, eylemi alkışlayan Kuşçubaşı Eşref'in kendisine mektup yazarak manevi oğlu olmasını kabul etmesini istediğini, ayrıca her ay 200 TL. gönderdiğini ileri sürüyordu. 

hhh-004.jpg

Hüseyin Üzmez, ölmeden önce bir kıza tecavüz iddiasıyla gündeme gelmiş, tutuklanarak hapse konulmuştu. 

 

Gazeteilksayfa.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.