Geyikli Baba kimdir? Kavaklı’daki asırlık çınarı kim dikti?

Geyikli Baba kimdir? Kavaklı’daki asırlık çınarı kim dikti?

Bursa'da Üftade Hazretlerine giden Kavaklı Caddesi’ndeki asırlık çınar ağacını Geyikli Baba mı dikti? Geyikli Baba kimdir, neden bu isimle anıldı, nereli, hangi dönem yaşadı, türbesi nerede? Orhan Gazi’nin hediye teklifini neden kabul etmedi?

Kuruluş yıllarında akıncılarla birlikte seferlere katılan, gönül eri, ünlü mutasavvıf Geyikli Baba’nın hayatını sizler için derledik… 

Bursa'da Üftade Hazretlerine giden Kavaklı Caddesi’ndeki asırlık çınar ağacını Geyikli Baba mı dikti? Geyikli Baba kimdir, neden bu isimle anıldı, nereli, hangi dönem yaşadı, türbesi nerede, tasavvufta hangi yolu izledi, Orhan Gazi’nin İnegöl ve çevresini hediye etme teklifini neden kabul etmedi? 

İşte cevabı:    

Geyikli Baba, Osmanlı Devletinin kuruluş devrinde yaşayan önemli evliyalardan birisidir. Uludağ eteklerinde geyiklerle haşır neşir olup, istediği yere geyiğe binerek gittiği için, Geyikli Baba diye meşhur olmuştur. Osmanlı Padişahı Orhan Gazi'nin duacısı Geyikli Baba, Anadolu'nun uç bölgesinde Osmanlı mücahitleri ile beraber İslamiyet'i yayarak gaziler arasına giren evliyadır. Bursa'nın fethi sırasında pek çok kerameti görülen Geyikli Baba, yaşadığı dergahında İslam'ı yanına gelenlere öğremiştir.

EBÜ'L-VEFA’NIN İZİNDE

Orhan Gazi devri Osmanlı evliyası Geyikli Baba'nın 1275-1350 yılları arasında yaşadığı kaydedilmektedir. Bağdatlı Şeyh Ebü'l-Vefa hazretlerinin yolunda ilerleyen Geyikli Baba, aynı fikirdeki Baba İlyas Horasani'den dersler aldı. Zahiri, batıni ilimlerde ve tasavvuf yolunda kemale erdi. Rum ülkesine gelerek Anadolu'nun uç bölgesinde Osmanlı mücahitleri ile beraber İslamiyet'i yayarak gaziler arasına katıldı. 

BURSA’NIN FETHİNE KATILDI

Bursa'nın fethi sırasında bir geyiğe binerek elinde altmış okkalık bir kılıç olduğu halde en ön saflarda çarpıştı. Kalenin fethinde birçok kerameti görüldü. Bu yüzden ona Geyikli Baba ismi verildi. Fetihten sonra Keşiş (Ulu) Dağına yerleşti. Kendi halinde yaşadığı dergahında gelenlere İslam dinini öğretirdi. Orhan Gazi, Bursa'nın fethine yardıma gelen evliyanın gönlünü almak hem de halini görmek için onları Bursa'ya davet etti. Ve Orhan Gazi, eğer Geyikli "Baba gelmezse, ben varıp elini öpeyim" dedi. 

ORHAN GAZİ'YE DUACI OLDU

Geyikli Babayı bulduktan sonra Orhan Gazi'nin sözlerini ileterek Bursa'ya davet ettiler. Geyikli Baba, bu davete rıza göstermeyerek; "Sakın Orhan da gelmesin. Dervişler gönül ehli olurlar, gözetirler. Öyle bir vakitte varırlar ki, vardıkları zamanda ettikleri duanın kabul olmasını arzu ederler" buyurdu. "Bari Orhan Gaziye dua et" dediklerinde; "Biz onu hatırımızdan çıkarmıyoruz. Her zaman devletine dua ile meşgulüz. Onun İslamiyet’e hizmeti sebebiyle, sevgi ve muhabbeti kalbimizde taht kurmuştur" diye haber gönderdi. 

SARAYIN AVLUSUNA DİKİLEN AĞAÇ

Bir zaman sonra Geyikli Baba dergahından bir ağaç dalı keserek Osman Gazi'nin bulunduğu saraya girdi. Sarayın avlusuna getirdiği dalı dikmeye başladı. Orhan Gazi'ye durumu haber verdiler. Orhan Gazi durumu izledikten sonra kişinin Geyikli Baba olduğunu bildi. Geyikli Baba, ağacı dikince doğruldu ve Orhan Gaziye; "Bu hatıramız burada kaldığı müddetçe, dervişlerin duası senin ve neslinin üzerindedir. Senin neslin ve devletin bu ağaç gibi kök salacak, dalları çok uzaklara ulaşacak, evlatların din-i İslam’a çok hizmet edecekler" deyip; "Kökü sabit, dalları ise göktedir" mealindeki, İbrahim suresi 24. ayet-i kerimesini okudu. Az sonra da geldiği gibi gitti. Diktiği ağaç ulu bir çınar oldu. O ağacın bugün Bursa'da hazret-i Üftade'ye giden Kavaklı Caddedeki çınar ağacı olduğu söylenmektedir.

cinar-3.jpg

MÜCAHİTLERLE CENGE ÇIKAN GÖNÜL ERİ

Yazar İrfan Özfatura Geyikli Baba’yı şöyle anlatıyor:

Geyikli Baba, Tasavvuf yolunda mesafe almak için bir velinin dizi dibine çökmek lâzım geldiğini anlar. Arar sorar, Bağdâtlı Şeyh Ebü’l-Vefâ hazretlerinin talebelerinden Baba İlyas Horasaninin kapısını çalar.

Bu büyük âlimin terbiyesinde zahirî, bâtıni ilimler ikmal edip, kemâl derecesine ulaşır. Manevi işaretler üzerine Anadolu’ya gelir ki o yıllarda yöre halkı tekfurların elinde kıvranmaktadır. 

Geyikli Baba derviş gazilerle en uç bölgelere koşar, mücahitlerle omuz omuza cenge çıkar. O günlerde Bursa kuşatma altındadır, Rumlar devasa bir geyik üzerinde altmış okkalık kılıçla savaşan nur yüzlü cengaveri görünce manen yıkılır, “teslimi” konuşmaya başlarlar. Geyikli Baba ordugâhta hoşça sohbetler yapar, mücahitlere Sahabe-i kiramın büyüklüğünü, Ehli beyt’in asaletini anlatmaya bakar. Askerler bu babacan tavrından dolayı onu “Baba” diye anarlar. 

HANEFİ FIKIH ÂLİMİ 

Geyikli Baba, Bursa’nın fethinden sonra Keşiş (Ulu) Dağı eteklerinde bir dergâh kurar ve kendi hâlinde yaşar. Adını soranlara “Allah’ın kulu” der, geçer sanki unutulmaya bakar. Şehre inmez, çarşıya çıkmaz, ama ilim sevdasıyla yananlara hadis, kelâm, tefsir okutmaktan kaçınmaz. Talebelerine Ehl-i sünnet vel cemaat akaidini anlatır, Hanefi mezhebi üzerine fıkıh dersleri yapar. Her mutasavvıf gibi o da hocalarına gönülden bağlıdır. Bağdat’ta medfûn Tâc-ül ârifin Ebü’l-Vefâ (Seyyid Muhammed) hazretlerinden duyduklarını eksiksiz noksansız aktarmaya bakar. 

AKIN AKIN SOHBETE

Geyikli Baba’nın sohbetleri öylesine tatlıdır ki bir zaman sonra insanlar fevc fevc dergâhına koşarlar. Orhan Gazi dahi elini öpüp duasını almayı çok arzular. Nitekim o günlerde yaptırdığı bir imaretin açılışını vesile ederek mübareği Bursa’ya çağırır. İhtimal genç Sultan Geyikli Baba’ya çok hürmet edecek, onu baş köşeye oturtup hizmetine koşacaktır. Gelgelelim dervişler devlet ricalinin arasında bulunmaktan hoşlanmaz, böylesi merasimlerden uzak dururlar. 

geyikli-baba-1.jpg

GÖZ EHLİDİR, GÖZETİR

Orhan Gazi muradına nail olamayınca, hazretin talebelerinden ve baba dostu Durkut Alp’e gidip içini açar. “Geyikli Baba’nın duasını nasıl alsak?” diye akıl sorar. İhtiyar Gazi “Bunlar Allah adamıdırlar” der, “dağda bayırda dolanır, kurtla, kuşla konuşurlar. Kendilerinden söylemez, hocalarından duyduklarını anlatırlar. Muhabbetle dolar, muhabbet taşarlar, Asr-ı saadet yıllarını anlatırken gözyaşlarını tutamazlar... 

-Davet ettik gelmedi, acaba biz mi yanına varsak?

-Öyle çat kapı olmaz. Soralım, kabul ederlerse ne âlâ.

Durkut Alp büyük veliye, sultanın ziyaret arzusunu açar. Geyikli Baba “Biz Orhan’ımızı hatırımızdan çıkarmıyoruz ki” der, “O cihada koştukça kalbimizde taht kuruyor. Lâkin her şeyin bir zamanı var.” 

Orhan Gazi herkese açılan kapının kendisine açılmadığını görünce tacından tahtından soğur, bir hüzne düşer ki nasıl anlatıla! Durkut Alp “üzülme sultanım” der, “veliler göz ehli olur, gözetirler. Vakti dolunca kendileri gelirler!”

ÇINAR DURDUKÇA...

Aradan bir zaman geçer. Bir gün Geyikli Baba, dergâhın bahçesinden bir ağacı kökler, omuzuna vurup Bursa Hisarına varırlar. Sorgusuz sualsiz sarayın bahçesine girer, bir çukur kazmaya başlar. Muhafızlar derhal Orhan Gazi’ye çıkar “Bir derviş gelmiş, saray avlusuna ağaç diker” diye haber ulaştırırlar. 

cinar-iki.jpg

İBRAHİM SURESİNDEN BİR AYET

Sultan vaktin geldiğini anlar, koşar Geyikli Baba’nın elini öper. Büyük veli, Orhan Gazi’ye; “Bu hatıramız burada kaldığı müddetçe, dervişlerin duası senin ve neslinin üzerinde olsun. Devletin bu ağaç gibi kök salsın, dalları çok uzaklara ulaşsın, evlatların din-i İlama hizmette bulunsunlar” der ve davudî bir sesle “Kökü sabit, dalları ise göktedir” mealindeki, İbrahim suresinin 24. ayet-i kerimesini okumaya başlar. Öyle bir hal yaşanır ki dinleyenlerin göğüsleri derya gibi genişler, yüreklerine nehirler akar. 

PADİŞAH’IN HEDİYESİNİ GERİ ÇEVİRİYOR

Bir zaman sonra Orhan Gazi, Geyikli Baba’ya iade-i ziyarette bulunur ve “İnegöl ve çevresini” bağışlamaya kalkar. Büyük veli güler geçer “Mülk cenab-ı Hakk’ındır, onu ehline verir, biz ehli değiliz. Mal, para emirlere gerek” der. Padişah ısrar edince, gönlü olsun diye dergâhının çevresinden az bir araziyi “odunluk olarak” kabul eder. 

GEYİKLİ BABA’NIN KÖYÜ

Geyikli Baba ömrü boyunca Keşiş Dağındaki dergâhında ibadet ve zikirle meşgul olur ve talebe yetiştirmeye uğraşır. Orhan Gazi onu vefatından sonra da ziyaret eder, kabri üzerine bir türbe, yanına bir cami yaptırır. Dergâh eskisi gibi dervişlerle dolar taşar. Sevenleri bu nurlu mekandan ayrılmaz, çevresinde yerleşmeye başlarlar. Zamanla şirin bir köy olur ve bu köyü “Baba Sultan” ismiyle anar, ona layık komşu olmaya çalışırlar. Geyikli Baba Külliyesi dönem dönem onarılır, şimdiki halini alır…

 

Gazeteilksayfa.com


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.