‘Hocaların Hocası’na TYB’DEN anma

‘Hocaların Hocası’na TYB’DEN anma

TYB Türk edebiyatının bilge ismi ve “Hocaların hocası” olarak tanınan Prof. Dr. Orhan Okay’ı, vefatının birinci yıl dönümünde andı.

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan “Hocaların hocası” olarak tanınan Prof. Dr. Orhan Okay’ı, vefatının sene-i devriyesinde Başkent’te andı. TYB  Genel Merkez binasında yapılan etkinliğe,  TYB Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan, Sakarya Milletvekili Prof. Dr. Mustafa İsen, Prof. Dr. Turan Karataş, Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat,   Dr. Necmettin Turinay ve Yrd.Doç. Maksut Yiğitbaş konuşmacı olarak katıldı. Programda geçtiğimiz yıl vefat eden Prof. Dr. Orhan Okay’la ilgili çalışma arkadaşları ve öğrencileri bilgiler verdi.   

ÇOK NAZİK VE KİBAR BİR KİŞİYDİ 

TYB Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın yönettiği anma etkinliğinde ilk olarak Mehmet Doğan söz aldı. Doğan, Nurettin Topçu'nun kurduğu ve yönettiği Hareket Dergisi’nde yayınlanan bir şiiri dolayısıyla dergide yazı yazan ve ilgi duyan kişilerle zaman  zaman görüştüğünü söyleyerek Prof. Dr. Orhan Okay’la tanışmasını şöyle anlattı: “Hareket dergisinde yazı yazan  edebiyatçı, şair ve yazarların bir araya geldiği bir toplantıda Sayın Okay’ı daha yakından tanıma fırsatım oldu. Daha sonraki yıllarda ise Türkiye Yazarlar Birliği olarak Nurettin Topçu ile ilgili düzenlediğimiz  programlara davet ettik. Her davetimizde bizi kırmadı, çok nazik ve kibar bir kişiliğe sahipti.”

NECİP FAZIL KISAKÜREK’İ GÜNDEME GETİREN KİŞİ

Doğan, “Hocaların Hocası” ile ilgili ayrıcı şunları söyledi: “Orhan hoca gerçek bir şehirli, gerçek bir İstanbullu yani İstanbul beyefendisiydi. Her ne kadar Orhan hoca Yusuf Kaplan’ın daha önce Ahmet Hamdi Tampınar’ın talebesiyse de onun ilk hocalığı Nurettin Topçu liseden öğretmenidir. Bu etkinin bütün hayatı boyunca devam ettiğini biliyoruz. İşe bakın ki Orhan hoca üniversitede ilk defa Necip Fazıl’ın şiirin gündeme getiren onun politikasını ele alan dersler vermiş ve onu kitaplaştırmıştır. Orhan hocaya rahmet diliyorum, büyük hizmetler yaptı, büyük eserler bıraktı, kendisinden önceki hocalarla ilgili eserler de bıraktı” dedi.   

KÖPRÜ GÖREVİ GÖRDÜ

AK Parti Sakarya Milletvekili Prof. Dr. Mustafa İsen Orhan Okay ile uzun yıllar devam eden ilişkisini anlattı. İsen, “Orhan Bey benim lisanstan itibaren hocamdı. Aşağı yukarı 40 yıldan bu yana alakamız kesilmedi. Aile dostu olduk. Çok iyi bir bilim insanıydı ve muhteşem bir insandı. Biz onda, şehirli ve entelektüel kişilikle birlikte içselleştirilmiş bir dinsel hayat nasıl olur onu gördük. Bizim rol modelimiz oldu. Osmanlı'yla Cumhuriyet'in ilk dönemi arasında köprü vazifesi gören insanlardan biriydi” diye konuştu

OKUYAN, DÜŞÜNEN VE SEVEN HOCAYDI

Prof. Dr. Turan Karataş da “Edebiyat ve kültür dünyamızın önemli ismi olan hocamız bilimden, sanattan başka bir davası olmadı. Örnek bir hocaydı. Ilımlılık en çok O’na yakışırdı. Zarafet timsaliydi. Okuyan, düşünen ve seven hocaydı. Hocamızın yaşamının her aşaması bizler için modeldir ve yetişmemizde emeği büyüktür” şeklinde konuştu.

BAŞMBAŞKA BİRİYDİ

Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat ise “ Sayın hocamızın öğrencilerinden biriyim. Aslında, bütün hocalar kıymetlidir, muhteremdir. Ama bazı hocalar vardır ki, onların hayatımızdaki yerleri çok farklıdır. Onlar sadece hoca değil bambaşka hüviyetle karşımıza çıkarlar. İşte Orhan Okay hocalığın bütün yüksek vasıflarını üstünde layığınca taşıyan bir münevverdi. Orhan Okay'ın fakülteden öğrencisiydim o kelimenin tam manasıyla hocaydı. Bir kez olsun kızmazdı, hoşgörülü bir insandı” dedi.

DERVİŞHANE BİR YANI VARDI

Dr. Necmettin Turinay da Okay’ın nezaretinde hazırladığı tezini ve bu süreçte aralarında geçen diyalogları anlattı. Turinay şunları söyledi: Okay, Nurettin Topçu’nun bütün eserlerini okumuş, kavramış ve anlamış birisi. Edebiyatın yanı sıra, felsefe ve Türk Müziği ile de ilgilenirdi.  Dervişane bir yanı vardı. Orhan Okay Hoca çok çabuk öğrenen, hafızası çok güçlü ve çok zeki bir insandı. Bu kadar bilgi birikiminin yanında tevazu sahibiydi.”

OKAY’IN HAYATINDA İSTANBUL’UN ÖNEMİ 

Yrd. Doç. Maksut Yiğitbaş, Orhan Okay’ın İstanbul’a gelmeden önce konuları başkalarının ağzından söylediğini, İstanbul’a geldikten sonra ise kendi fikirlerini ortaya koymaya başladığını, 40-50 yıllık birikimiyle edebiyatçı kimliğini ortaya çıkardığını belirtti.

ORHAN OKAY KİMDİR?

İstanbul'da 1931'de dünyaya gelen Orhan Okay, 1955'te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirerek öğretmen oldu. Okay, 1963'te doktor unvanı alırken, 1975'te doçent, 1988'de profesör oldu. Okay, 1996'da emekli olup Fatih Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde redaktör olarak çalışmaya başladı.
Orhan Okay, kariyeri boyunca Türkiye Yazarlar Birliğinin "Yılın Kültür Adamı Ödülü" ve "Eleştiri Ödülü", Kombassan Vakfı Mevlana Büyük Ödülleri kapsamında "Edebiyat Ödülü" ve TMKV İnceleme Ödülü'nün sahibi oldu.
Okay'ın, "Sanat ve Hayat", "Beşir Fuad: İlk Türk Pozitivist ve Naturalisti", "Abdülhak Hamid'in Romantizmi", "Batı Medeniyeti Karşısında Ahmed Mithad Efendi", "Hüsn ü Aşk, Şeyh Galip", "Ahmet Haşim'in Şiirlerinin Sembolizm Açısından Yorumu", "Safahat, Mehmet Akif Ersoy", "Edebiyat ve Sanat Yazıları", "Mehmet Akif: Bir Karakter Heykelinin Anatomisi", "Ahmet Hamdi Tanpınar", "Bir Başka İstanbul" gibi çok sayıda eseri bulunuyor. Türk edebiyatının bilge ismi Okay, geçtiğimiz yıl hayatını kaybetmişti. 

Osman AKDOĞAN/HABERVAKTİM

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.