Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

İnsan ilişkileri ve tabiat

İnsan ilişkileri ve tabiat

Bugün insan, tabiat ve ekonomi üzerine fikirlerini beyan ettiğim yazı serime devam edeceğim. Bu yazımda insan ilişkileri ve insanın tabiatla olan bağından bahsedeceğim. 
        Var olan tüm canlılar aşağı yukarı aynı ihtiyaç ve fizyolojiye sahiptir. Bu ihtiyaç ve fizyoloji canlının yapısına, türüne, cinsine ve familyalarına göre değişiklik gösterir. Fakat tüm bu farklılıklara ve tüm canlıların, farklı eğilimlerine rağmen ortak özellikler bulunmaktadır. Bu husus günümüz de tezahür etmiş ve araştırıldıkça ortaya çıkmaya devam edecektir. Kısaca bu özellikler, farklı element ve bileşikleri doğadan direk veya dolaylı elde edip sindirmeleri, kendilerini ve soylarını doygun ve güçlü olarak devam ettirme şeklinde belirtilebilir.
        Fakat insanın doğayla ilişkisi tek yönlü değil daha kozmopolittir. Yani insanın doğayla ilişkisi sadece element almak ve vermek değildir, insan doğaya hem zihnen hem de hissen yaklaşır. İnsanoğlu doğada ki canlılara yalnız midesi ile değil kafası ve kalbi ile de bakar. Ayrıca insanoğlunun yaşamı boyunca kafasının ve kalbinin rolü asla küçümsenemez. Özellikle kültür ve medeniyet sadece mide üzerine değil zihin ve his üzerine inşa edilmiştir.  Hatta eğer insanoğlunu doğayla ilişkisi sadece element alışverişi üzerine dahi kurulsaydı ekonomi kavramı asla var olmazdı. Sosyal, kültürel ve politik yaşamımız kendi fikir, heyecan ve inançlarımızdan ayrı tutulamaz. Aksi takdir de insanın doğa ve yine insan ile olan ilişkisi sadece barınma, üretim ve tüketim üzerine kurulsa idi ekonomiyi sosyal bir faaliyet olarak ele almazdık.
         Sosyal ve kültürel değerler, insanlar arasında hissi ve zihni etkileşimler sonucunda ortaya çıktığına göre, insan duygu ve düşüncesinin, akıl ve şuurunun rolü, ekonomik hayatın vazgeçilmez ve ihmal edilmez bir yönü olmaktadır. İster toplumsal ister bireysel olsun, insan hem doğa hem de diğer insanlar ile ilişkilerinden başıboş değildir. O hem kendi şuurunun hem de sosyal ve kültürel değerlerin kontrolü altındadır. 
         Ekonomik açıdan bunları değerlendirecek olursak; insan, üretim, tüketim, iş bölümü, dağıtım ve değişim gibi ekonomik faaliyetlerde asla başıboş değildir. O bu faaliyetlerde, din, ahlak, hukuk, estetik vs. gibi mukaddes değerlerin kontrol ve analizleri üzerine gerçekleşir. Bunun tam tersine dinin, ahlakın, hukukun ve estetiğin denetlemediği her ekonomik faaliyet, insanı birey ve toplumsal olarak ezer, alçaltır ve sömürür. Malumdur ki kapitalist ve komünist sistemler böyle bir denetlemeye yanaşmadıkları için insanlığı, kan ve gözyaşına boğmaktadır.  İslam ekonomi sistemi, insanlık için öğrenilmeli ve yaşanmalıdır. 
Selametle…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR