Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Medeniyet ve Kültür

Medeniyet ve Kültür

Medeniyet ve kültür mefhumları üzerine birçok tanım, birçok çalışma, inceleme, araştırma yapılmıştır lakin henüz ekseriyetle kabul edilebilecek bir tanım mevcut değildir. Bu mefhumları ele aldığımızda bazı karışıklara maruz kalabilmekteyiz. Ne mânâ ifade ettiği, kapsamının ne olduğu, birbiriyle irtibatı, aynı veya farklı şey mi olduğu günümüzde dahi karıştırılmaktadır. 
Biz bu yazımızda değindiğimiz mefhumlarla ilgili görüş ve fikirlerimizi sizinle paylaşacağız. 

Medeniyet mefhumu mevzu bahis olduğu zaman pek çok sosyolog beşeriyetin ortak malı olarak yorumlar. 
Fakat medeniyetin sınırlarını bu kadar geniş çizmemiz mümkün değildir.
Bazen bir medeniyetin bazı yönlerini bütün beşeriyete mâl edebilmemiz mümkündür ama umumiyetle medeniyetler milli hususiyetler taşımaktadır.

Medeniyet bazen kıta isimleriyle (Asya Medeniyeti, Avrupa Medeniyet) bazen bölge ismiyle( Akdeniz Medeniyeti, Anadolu Medeniyeti) bazen yön ismiyle (Doğu, Batı Medeniyeti) bazen de millet isimleriyle( Türk, Hint, Mısır Medeniyeti) anılmaktadır. Bu durum kültür için de geçerlidir. Dolayısıyla bizim için tanım yapmak güçleşmektedir. 

Ülkemizde medeniyet mefhumu üzerinde tarif açısından Ziya Gökalp'in çeşitli çalışmaları vardır. 
Gökalp medeniyetin maddi içtimai değerleri, kültürün ("hars" tabirini kullanır, Arapça'da ekin, çiftçilik vs manasına gelmektedir) ise manevi değerleri ifade ettiğini belirtir. Oysaki Gökalp'in ifadesiyle manevi kabul ettiğimiz kültürü teşkil eden din, dil, töre vs. unsurlar yine ona göre maddi değerlerden teşkil olan medeniyetten ayrı tutulamaz. 
Maddi ve mânevî değerler irtibat içerisindedir, tabiatı yoğurarak ve değiştirerek tezahür eden maddi değerler de kültüre dahildir. 
Maddi ve manevi unsurlar birbirini tamamlar. Biz burada keskin bir ayrımı kabul etmiyoruz. 

Yine Gökalp, harsın milli, medeniyetin beynelmilel olduğunu (medeniyeti beynelmilel olarak yorumlamış olsa da diğer taraftan Türk Medeniyet Tarihi ismiyle bir eser ortaya koymuştur); kültür değerlerinin mübadele edilemeyeceğini ama milletler arasında medeniyet değerleri açısından mübadelenin mümkün olduğu söyler. (Biz buna mukabil medeniyet mübadelesinin kolay olmadığı kanısındayız.) 

Bir Alman ilim adamının tanımında kültür, takınılmış bir tavır iken; medeniyet, bilme ve yapabilmeyi ifade etmektedir. 
Biz buna mukabil olarak ise bilme ve yapabilmenin de bir tavır gerektirdiğini savunuyor ve soruyoruz ne yani medeniyet kültür içerisindeki bir tavırdan mı ibarettir? 

Bildiğiniz üzere Marksist anlayış bir çok şey gibi kültürü de maddî üretim ilişkilerinin bir gölge değeri olarak görmektedir. Üst kısımda kültürün maddi tarafının da olabileceğine(yani halı, kilim, mimari vs maddi olmasına rağmen kültür değeri taşımaktadır) kısaca değinmiştik burada da baktığımızda maddi üretim ilişkilerini de kültür içerisinde değerlendirmek mümkün değil midir? 

Evet daha birçok kimseler, anlayışlar kültür ve medeniyet mefhumları üzerine farklı tanımlar, farklı bakış açıları ve mütalaalar ortaya koymaktadır. 

Nihayetinde tarihi bir tecrübe olarak kültür maddi ve manevi unsurları birlikte barındırmakta ve milletleri birbirinden ayırmaktır. 
Biz ortak beşeri ihtiyaçların her milletin değerlerine göre farklı biçimler aldığını savunuyoruz "kültürü dış tabiatın bizzat insan eliyle işlenmesi, kendine uygun içtimai, iktisadi, bedii, hukuki, ahlâkî vb çevre geliştirmesi; medeniyeti ise kültür malzemesinin hassas ölçüler ve teknikler yardımıyla inceltilmesi, yüceltilmesi, muasırlaştırılması ve orijinal bir terkibe ulaştırılması" olarak tanımlıyoruz. 

Her milletin birbirinden ayrı medeniyeti ve kültürü vardır ve bunlar birbiriyle irtibat içerisindedir. 
Milletler elbette birbirlerinin tecrübelerin istifade etmelidir. 
Dikkat edilmesi gereken husus istifade ederken mukallit hâle düşülmemesidir.
Genç nesile düşen vazife yabancı kültürlerin yayın ve propagandalarına karşılık milli kitaplığa sarılması, yabancı rüzgarların tesirinde kalmamasıdır. 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR