Ahmet Aydınsoy

Ahmet Aydınsoy

Eğitim bir süreçtir, elest bezminde başlayan

Eğitim bir süreçtir, elest bezminde başlayan

Eğitim ne zaman başlar? Sorusunun cevabını en doğru şekilde verebilmek için önce insanı tanımak gerekir. İnsanı insan eden, onu diğer varlıklardan ayıran en önemli süreç eğitim sürecidir.

İnsanın yaratılışından itibaren başlayan bu süreç, son nefesine kadar devam eder. “Beşikten...” değil, anne karnından hatta “Elest bezminden*” başlayan bir süreçtir. 

Ömür boyu “İnsan bildiğinin âlimi, bilmediğinin tâlibi” olmalıdır. Alim, ilmiyle amel eden, elde ettiği bilgiyi en güzel şekilde bizzat yaşayan, insanlığın hizmetine sunan, aldığı eğitimle yeni düşünceler, fikirler üreten kimsedir.  Talip ise, her fırsatta öğrenmeye açık ve istekli olan, sürekli yeni şeyler öğrenmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan kimsedir. Bildiğinin âlimi, bilmediğinin talibi olmayı hayat felsefesi edinen insanlar, tarih boyunca hep yeni şeyler üreten, çığır açan, tarihin akışını değiştirip ona yön veren örnek ve önder şahsiyetler olmuşlardır. 

Son nefesine kadar, eğitimin bitmeyen bir süreç olduğunun bilincinde olan ilim erbabının şu güzel sözü haklı olarak tarihe mâlolmuştur. “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Peygamberlik halkasının son zincirini tamamlayan ve “Ben öğretmen olarak gönderildim.**” diyen, Peygamber efendimiz de bu sürecin bir ömür devam etmesi gerektiğini, “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” diyerek ifade etmiştir. 

İnsan, hayatı boyunca her yaşta sürekli yeni şeyler öğrenen öğrenci ve bildiğini başkalarına öğreten bir öğretmendir. Bu süreç canlı bir şekilde insan hayatında var olduğu müddetçe, dünyanın en değerli işi olan eğitimden beklenen fayda gerçekleşmiş olacaktır.

Eğitimi sadece bir döneme (mesela okula) hasretmek/hapsetmek, hayatın her alanını, her dönemini  kuşatması gereken eğitimi baltalamak demektir.

Elest bezminde başlatılan, gerekli donanımla mükemmel bir şekilde, varlıkların en şereflisi olarak donatılıp yaratılan insanın eğitim serüveni, anne karnından itibaren son nefesine kadar devam eden bir süreçtir.

Saksıdaki çiçeğine değer verip onu adeta bir anne şefkatiyle, muhabbetiyle seven, güzel sözlerle yetiştiren bahçıvanın yetiştirdiği çiçekler, nasıl boy atıp serpilirse, canlı, gösterişli, rengarenk çiçekler açarsa, varlıkların en şereflisi olan insan da böyledir. Tıpkı o bahçıvan gibi, karnındaki yavrusunu, hamileliğinin ilk günlerinden itibaren helal rızıkla besleyen, onunla konuşmaya daha doğmadan başlayan, dünyaya getirdikten sonra, her ihtiyacını aşkla karşılayan, konuşmaya başladığı andan itibaren, yetişkin bir birey gibi onu ciddiye alan, etrafındakileri merak etmeye başlayıp soru sormaya başladığın da, her sorusuna anlamlı ve güzel cevaplar veren, bilmediği sorulara, bilmiyorum, birlikte araştırıp bulalım diye çocuğa araştırmayı, öğrenmeyi öğreten, ona hayata hazırlanması için güzel fırsatlar ve imkanlar sunan, kendini gerçekleştirmesi için sorumluluk veren bir ortamda büyüyen insanı düşünün. Artık o kendi ayakları üzerinde durmaya başladığı andan itibaren, son nefesine kadar devam edecek bir süreç olan hayat okulunda, büyük başarılar elde edecek güçlü bir birey olmaya adaydır. Ufku geniş, öz güveni yüksek, kendini gerçekleştirmiş, başarılı bir insan olması mukadderdir.

Aksi durumlarda ise, Allah'ın üstün bir varlık olarak yarattığı insanın, bilinçsiz, beceriksiz, sorumsuz ellerde heder olup gittiğine üzülerek şahitlik ediyoruz.

Kimi zaman ilgi ve şefkatten mahrum bir ortamda, sevgi ve merhametten yoksun bir cani, kimi zaman aşırı korumacı bir ortamda, kendi ayakları üzerinde durmayı beceremeyen, hiç bir sorumluluk verilmemiş, her zaman hazıra alışmış, sürekli pohpohlanmış, tüketim çılgınlığının esiri edilmiş, kişiliksiz kimliksiz, beceriksiz bireyler yetiştiren  bir ortamda eğitimden bahsetmek bir yana, kişilikleri, kimlikleri, hayalleri, yetenekleri öğütüp yok eden bir kıyım sürecine şahit oluyoruz. 

İnsan sürekli gelişmeye, tekâmüle, değişime açık, sonsuz bir umman olan bilgi deryasına özgürce dalıp, hızla yol alabilen bir varlıktır. Yeterki gerekli imkan ve fırsat verilsin.
___
*A'raf Sûresi 172. Ayet
** İbn-i Mace, sünnet 17

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR