Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

Eğitim Raporuna Dair…

Eğitim Raporuna Dair…

Geçtiğimiz hafta yayınlanan Milli Eğitim raporunda geleceğimiz için çok üzücü bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Milli Eğitim Bakanlığınca PISA ve TIMSS gibi öğrencilerin akademik becerileriyle ilişkili öğrenci, öğretmen ve okul özelliklerinin belirlenmesi amacıyla Türkiye genelinde binlerce 4. ve 8. sınıf öğrencisine yönelik yapılan Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE) eğitim araştırmasının veri analizleri tamamlandı ve kamuoyuyla paylaşıldı. Bu rapora göre öğrenciler “istikrarlı bir başarısızlık eğrisiyle” eğitim hayatlarına devam ediyor. 

Raporu kısaca özetleyecek olursak “8. sınıf düzeyindeki öğrencilerin en yetersiz olduğu alan matematik…

Öğrencilerin yüzde 85.8'i orta ve alt, yüzde 53'ü ise temel ve temel altı düzeyde matematik bilgisine sahip. Yüzde 16,4'ü dört işlem sorularını çözemiyor, basit hesaplamalar yapamıyor.

Türkçe'de ise öğrencilerin yüzde 66,1'i orta düzey ve altında; bu öğrenciler, deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor. Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor. 

Fen bilimlerinde öğrencilerin yüzde 86'sı, sosyal bilimlerde yüzde 65, 3'ü orta ve alt düzeyde. Yüzde 39, 8'i vücuttaki organların görevini bilmiyor, her 4 öğrenciden biri harita okuyamıyor, iki farklı olay arasında bağ kuramıyor.”

İlkokul 4. sınıfların raporunda da benzer sonuçlar yer alıyor. Türkçe'de öğrencilerin yüzde 27,9'u, matematikte yüzde 39,9'u, fen bilimlerinde yüzde 37,5’i ve sosyal bilgilerde yüzde 29,7'si temel ve temel altı seviyede.

Milli Eğitim’de ortaya çıkan bu sonuç gelecekle alakalı kaygılarımızın bir kat daha artmasına sebep oldu. Aslında malumun ilanı olarak gördüğüm bu tabloda “ilericilik” gayesiyle fen bilimlerinin medeniyet olgularımızın önüne taşındığı bir dönemde hem medeniyet kodlarımızı kaybettiğimiz hem de bilimden giderek uzaklaştığımız görülmüş oldu. Kastım bilimi ikinci plana atmaktan öte öncelikle öğretilenlerin “niye” öğretildiğini gençlerimize anlatabilmektir. 

Başta kendi vatanımıza ve milletimize nihayetinde de tüm insanlığa fayda sağlayabilmek için öğretilenler köşe dönmeci bir zihin işgaliyle öğrendiklerimi en çabuk nasıl paraya çevirebilirim yarışına dönüyor. Yani bilimin amacının köşe dönmek değil, insanlığa fayda sağlamak olduğu gençlerimize anlatılmalıdır. Bizim medeniyetimizin belki de en önemli kavramlarından biri “diğergamlık”tır. Başkasının derdiyle dertlenebilen, sadece kendisi için değil belli başlı ülküler için çalışmaya teşvik edilen bir nesil ancak başarılı olabilir. Osmanlı’nın en parlak döneminde, Kanuni devrinde, ortaya çıkan bilimde, sanatta, estetik anlayışta eşsiz örnekler sunan Sinan’dan Baki’ye, Barbaros’tan Sokullu’ya medeniyet mimarlarımız kendileri için değil tüm insanlık için çalışmışlardır. Eserleriyle servet sahibi değil şahsiyet sahibi olmuşlardır. Hâsılı kelam gençlerimiz amacı sadece kendini kurtarmak olan bir eğitim anlayışından kurtarılmalı ve milli ülküler etrafında kenetlenmelidir. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR