İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Hırsız vaar !!?

Hırsız vaar !!?

 

    Bu yazının kaleme alındığı saatlerde henüz Yüksek Seçim Kurulu (YSK) resmi sonuçları açıklamamıştı. Kesin olmayan sonuçlara göre bazı  “Büyük İller”  Millet İttifakı tarafından kazanılmış gözüküyor. Yani muhalefet bu illerde daha başarılı olmuş. 

    Öncelikle ısrarla altını çiziyorum. Bu seçimin galibi demokrasidir, halktır.  Halk seçimlerden evvel kafasında bir şablon oluşturdu ve bunu sandığa yansıttı. Açıkçası halk kendine göre  “Ders” vermek istedi. Burada adayın kim olacağının hiçbir önemi yoktu. Kim olursa olsun sonuç bence değişmeyecekti. 

    Başkan Erdoğan’ın defalarca uyarmasına rağmen, bizlerin bu sayfalardan defalarca zaman zaman da olsa sert bir dille eleştirdiğimiz, “Halkın arasına karışın, halktan kendinizi üstün görmeyin, halk ile aranıza mesafe koymayın, kendinizi dev aynasında görmeyin, halkı küçümsemeyin, halk bunun bedelini size ağır ödetir vs. “ dedik. Ama kimse ne aldırış etti, ne de dinledi. Öyle bir öz güven vardı ki, “Biz taşı koysak seçtiririz!”.  Evet siz, size göre belki en iyi adaylarınızı koydunuz! Şahsiyet veya kişilik tartışması asla yapılamaz. Bu kimsenin haddi değildir. Ama siz kendinizi ulaşılmaz, vazgeçilmez, gördünüz!  Burnunuz hep yukarlarda gezdi. Masum randevulara bile güya yoğunluğunuz nedeniyle cevap verme tenezzülünde bile bulunmadınız!  İktidarın nimetleri sizleri öyle bir şımarttı ki,  burnunuzun önünü göremediniz! Defalarca uyarılmanıza rağmen, “Güç Zehirlenmesi” yaşadınız. 

    Tekrar ediyorum bu seçimin tek galiba var, “Halk” yani, “Demokrasi”

    Vakit değişim vakti! 

    Madalyonun bir başka yüzü ise, “Tam bir acı tebessüm”.

    Ne zaman bir seçim olsa ve ne zaman birileri kaybetse, “Hırsız Vaaarrrrr !”, “Oylar çalındı” “Hakkımız Yendi”  “Hile Yaptılar” vs. diye sokak sokak bağırılırdı! 

    Şimdilerde bakıyorum kimse bunların hiçbirini telaffuz etmiyor!  Anlamadığım ise, iktidar aynı iktidar, yönetim aynı yönetim hırsız var ise nerede bu hırsızlar!? Dün hile hurda varsa bugün niye yok”? Soruları çoğaltabiliriz. 
    Aslında bunun tek bir karşılığı var, “Hazımsızlık”. Demokrasiyi hazmedememe.  Benlik egosu! Sadece ben haklıyım ben doğruyum, en iyisini, en doğrusunu ben bilirim kibri! Üstün sınıf egosu. Hakir görme kompleksi! 
    Sahi nerede bu hırsızlar, sahtekarlar, trafoya giren kediler!? Işıkları kasıtlı olarak kesenler!? Oysaki dün ile bu gün arasında yönetim ile ilgili tek bir değişiklik yok. 

    Yıllardır Sandık Başkanlığı yaparım. Sandık Kurullarında görev alırım.  Bu seçim de de Sandık Başkanıydım. Dün,  hırsızlıkta, sahtekârlıkta, hile hurda da yok demiştim. Bu günde aynısını söylüyorum.  Neden mi?

    Sandık kurullarında YSK nın belirlediği bir başkan ve bir memurun dışında mevcut siyasi partilerin temsilcileri bulunur. Bunlar da resmi görevlidir ve ücret alırlar. Oy verme işlemi gizli yapılır. Kim kimin ne verdiğini asla bilemez, bu mümkün değil! Ve oy sayım işleri herkesin gözünün önünde halka açık yapılır. İtirazlar anında değerlendirilir. Çıkan sonuçlar Sandık Kurulu tarafından imzalanır.  Islak imzalı sayım sonuçları herkesin göreceği yere asılır. İsteyen parti temsilcisine de verilir, onlarda anında genel merkezlerine gönderirler.  Ve siz ıslak imzalı sayım sonuçlarını YSK nın açıklayacağı sandık sonuçları ile karşılatışıma hakkına sahipsiniz. Yani bütün partilerin genel merkezlerinde,  aynı sayım sonuçları anında değerlendirilir.  Kısa ve özetle olay bu. 

    Netleştirelim. Dün de hırsızlık yok tu, bu günde, dünde sahtekârlık yoktu bu günde! Demokrasiyi hazmedeceksiniz! Halkın kararına saygı duyacaksınız! Başarısızlığın sorumluluğunu hiç kimsede aramayacaksınız! Şapkanızı önünüze koyup düşüneceksiniz!

    Elbette kim olursa olsun zaferini kutlayacak. Şahsen seçim den zaferle çıkan, ipi göğüsleyen hangi partiden olursa olsun herkesi en içten dileklerimle kutluyorum,  selamlıyor,  başarılar diliyorum.  Kaybetmenin de başarmanın da nedenleri üzerinde konuşursunuz ama öncelikle rakibinizi alkışlayacaksınız!  Başarılar dileyeceksiniz! Bunun adı barıştır, kardeşliktir, dostluktur.  Bunun adı Türkiye’yi birlikte kucaklamaktır. Bunu bir nöbet değişimi, bayrak değişimi olarak göreceksiniz.  Ve siz gerçekten bu ülkeye ve insanına inanıyorsanız, güveniyorsanız havlu atamazsınız.  Verilen sözlerin, yapılan vaatlerin takipçisi olur,  bunları halka anlatırsınız.  Halktan biri olarak, halkın adamı olarak! 
"Ben yenildim, küstüm oynamıyorum,  verin misketlerimi!” demek, çıkar, menfaat ve o yüksek egonun ifadesi olacağını sakın unutmayın. Gerekirse hesap vereceksiniz! Çıkıp halktan özür dileyeceksiniz! Evet yanlış yaptım, yanlış yaptık, hatalarımız var diyeceksiniz! Bunun adına insan olmak ve nefsi ayaklar altına almak diyorlar.  Bu özellik gösterilecek mi merak ediyorum? 

Evet, vakit değişim vakti. Siz bu yükü kaldıramıyorsanız bırakacaksınız. Çekip gideceksiniz. Halka yabancı iseniz, halkın adamı değilseniz, halktan kopuksanız, siz demokrasiden nasibini almamışsınız demektir.  Yönetme sanatı olan siyasetle işiniz olamaz. 

Ve herkese ortak bir tavsiye. Hangi siyasi partiyi temsil ederseniz edin, siyaseti kirlettiğiniz sürece, kirli bir dil kullandığınız sürece,  asla halktan itibar göremezsiniz.

Siyasetin kirli dilini terk etmek zorundasınız.  “Kirli Dil”,  eteğinde taşı olmayanların, söyleyecek lafı bulunmayanların,  cahil ve Türkiye’nin meselelerinden haberi olmayanların halktan kopuk, halka yabancılaşmış olanların dilidir. Tekrar ediyorum bu asla itibar edilmeyen bir dildir. Velev ki yerden göğe kadar haklı olun. UNUTULMAYA…
VAKİT DEĞİŞİM VAKTİ…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR