Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

İdlib

İdlib

İdlib ve çevresi şimdi olduğu gibi daha önce de zulme uğramış insanların evlerini şehirlerini terk eden milyonlarca insandan oluşmaktadır. Bazıları bir bazıları iki hatta beşinci göçü alanlar var. Göçlere mecbur kalmış mazlumların, yuvasızların sığındığı yerden tekrar göçe mecbur kalanların yeri İdlib.
Emperyalistlerin yüzlerce yıldır kan ve gözyaşına sebep olan bitmez tükenmez sömürü çarkının dişlileri arasında çığlıkların gökyüzüne çıktığı yer İdlib’tir.

Kandan beslenen kendi zenginliklerini kullanamayan zalimler tarafından yuvalarını başlarına yıkan zulmün bardağının taştığı yer İdlib.
Üç beş yaşında ya babasını ya anasını ya ablasını ya ağabeyini kaybettiği yavruların sığınacak yer arayanların yeridir İdlib.

Kavurucu soğukta çıplak ayakla çamurda bir kuru ekmek arayan göz pınarları kurumuş günü ve geleceğini düşünemeyen , sıcak bir yer. Anam diye sarılacağı ana arayan, yetimin, öksüzün yalın ayak yollara düşmüş soğuktan ayakları donmak üzere olan çocuğun sığınacak yer arayan İdlibli yavrunun göçüdür.

Kimyasal silahlarla, misket bombalarıyla katledilen mazlumların halinden zafer diye nara atan zalimlerin sonunun yaklaştığı yerdir İdlib.

Mazlumların yaşamaya değil ölmemeye direnenlerin, Osmanlıyı aradığı, tekrar yolunu beklediği insanların olduğu yerdir İdlib.

Yuvası, şehri bombalar altında harabeye dönmüş enkazların altında kalan cesetlerini bile çıkarmaya fırsat bulmayan, yavrusu kucağında can veren, ülkemize sığınan, mazluma, çaresize, aç açığa el uzattığı yerde bunların ülkemizde ne işi var diyenlere cevap verenlerin, boynu bükük mazlumlara birilerinin insan diye bağrına basmayanlara insanlık dersi verildiği zamandır. İdlib’den gelenlere sahip çıkmak, zulmün ve insanlığın ders verdiği imtihandan geçtiği İdliblilerin Suriyelilerin sığınmasının tarihe düşülen şerhidir.
İnsan haklarının medeni dünya denilen yerde olmadığı, ölen çok çamurların içinde bir lokma ekmek için kendilerinden olmadığında kapılarını kapattığı, yüreklerinin taşlaştığı, düşene bir de ayaklarına çelme takarak yerlere düşüren zalimlerin zulmünün aralarında alkışlandığı vahşetin adıdır. İflas eden Avrupa’nın gerçek yüzü Suriye’dedir.

Her şeye rağmen ekmeğini bölen, can olmak için yollarda düşen yuvasını, çadırını kuran, insan yerine koyan, sen ölme sen insansın Allah’ın en mükemmel yaratılanısın diye tırlarla dolu malını mülkünü paylaşan, mazlumları öldürenlere siper olan, duvar olan, zulme dur demek için seyreden dünyanın gözü önünde yeter  yeter ağlama diye gelen Anadoludur.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR