Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Kesret ve Tevhid

Kesret ve Tevhid

İnsanoğlu beş duyu organına sahiptir ve bu organlar sayesinde dışarıyla etkileşim halindedir. 
Etraftan gelen veriler, duyumlar halinde insana ulaşır, idrak edilir ve şuura kadar yükselir. 
Bildiğimiz ve müşahede ettiğimiz üzere hayvanlarda bu durum şuura kadar varamaz, basit bir idrak seviyesinde kalır. 
İnsan zihni, eşyadan gelen verileri  şuuru ile besler. 
Biz insanlar olup biteni şuurumuz sayesinde kavrarız ve yorumlarız.

İmam Gazali Hazretleri "İnsan dış gözü ile bakar fakat iç gözü ile görür." der. 
Bizler her ne kadar göz ile bakıp gördüğümüzü zannetsek de asıl manada gören ruhtur. 
Bu sebepten ruh ile hissedilmediği müddetçe işitilen her duyum, etkileşim halindeki her veri yalın bir halde kalır yani madde özelliğiyle kabul edilmeye çalışılır, anlaşılamaz, neticede sırrın farkına varılamaz. 

Biz, bize gelen duyumları şuurumuz sayesinde değerlendiriyoruz. Duyularımız ile kesreti algılar, farkederiz. Bunun yanı sıra kesrete nizam veren tevhid vardır. 
"Duyumlar "kesreti" haber verdikleri halde, şuur "tevhid bayrağını" açar. Böylece idrakimizin bir yönü "kesret alemine" bağlanırken, idrakimizin diğer yönü "tevhid" çığlığını basar. Hemen beynimiz zonklamaya başlar: "Çok ve Bir" yahut "Bir ve Çok", bu neden böyle? Gerçek olan "Çokluk" mu "Birlik" mi?"(S. Ahmed Arvasi) 

Biz kesrette(çoklukta) tevhide(birliğe) bizi ulaştıracak şuura sahip olmalıyız. 
Şuura uğrayan duyumlar, eşya alemine yeniden yöneldiğinde bu sefer şuurun ışığında kesret içerisindeki vahdete ulaşmaya çalışır ve tevhidi bulur. 
Eğer eşya âlemini sadece madde parçacığından kabul edip, birçok hususu tesadüflere dayandırırsak ve tevhidden uzak düşünürsek kaos âlemi içerisinde olurduk. 
Bir nizam, yüce bir nizam içerisindeyiz. Mükemmel bir nizâm…  
Aslında var olan nizâm, kesretin bir vahdet bağı kudreti ile tevhide ulaştığını gösteriyor. 
***
Aklı sakim ve aklı selim… 

Sakim akıl; düşündüğünde, yaptığı işte yanılır. Aklı sakim dediğimiz ileriye erişemeyen, göremeyen akıl, tevhid nurundan da mahrumdur. Ve bu akıl bir hayli kaos içerisindedir. 
Yanı her işi kısa aklına uydurmak ister… 

Aklı sakim insan ıstırap içerisindedir…

Selim akıl ise tevhid nurundan nasiplenmiş, olan bitene mana verebilen, âleme doğru bakış getirebilendir. 
Aklı selim insan bu âleme niçin geldiğini manalandırmaya çalışan "fânî günlerin akışı nereye?" diye kendine sual soran, "nasıl yaşamalı ve nasıl ölmeliyim?" diye düşünendir. 

Bize düşünmeyi emreden dinimiz İslam, bizleri vahyin ışığında hakikata ulaşmaya çağırıyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR