Ahmet Aydınsoy

Ahmet Aydınsoy

Sü* uyur düşman uyumaz

Sü* uyur düşman uyumaz

Bizi bize unutturdular. Nerden geldiğimizi, geçmişimizi, değerlerimizi unuttuk. Ama onlar unutmamışlar. İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, inanç ve ibadet özgürlüğü, hümanizm gibi kavramların sadece çığırtkanlığını yapan batı ve “HAÇLI ZİHNİYETİ” bir kez daha gerçek yüzünü, cinnet halinde ortaya koydu. Bu hali sadece göstermelik, sözüm ona tepkilerle kınayan iki yüzlü batı ve tüm dünya, bu vahşi katliamı “Hıristiyan Terörü” olarak görmedi. 

İnsanlık tarihi boyunca Hz. Adem (as) dan başlayarak peygamberlerin öncülüğünde, yeryüzünde “Allah’ın Halifesi” sıfatıyla, Allah  adına iş yapan varlık olan insan, adaletin kılıcını kıtadan kıtaya koşturup sallarken, hiç bir masuma el kaldırmamıştı. Hele hele ibadethane basıp, bir canlının kılına zarar vermesi, insanlık tarihi boyunca vâkî olmuş bir olay değildir. İlahi vahyin (İslam**) sancaktarları, her devirde ve tüm dünyada hemen her konuda haddi aşan, insanlıktan uzaklaşan toplumlara, milletlere, savaşın dahi ahlakı olduğunu gösteren bir medeniyetin mirasçıları oldu.

İnsanlık tarih boyunca, savaşa giden ordularının yönünü karınca yuvasına zarar vermemek için, yavrularını emziren köpeği rahatsız etmemek için değiştiren, düşmanın bağından kopardığı üzümlerin dallarına ücretini kat kat fazlasıyla koyan İslam ordularını görmezden gelirken; Üç beş densizin İslam adına işlediği cinayetleri, İslama mâl etmeye çalışan, bilmem kaç yüzü olduğunu saymaya fırsat bulamadığımız “batı”, İslam düşmanlığının bayraktarlığı ile “İslamî Terör" lafını dünyanın dilene dolarken, “Hıristiyan Teröründen”  nedense hiç bahsetmedi. 

Terör kimden gelirse gelsin, terördür ve asla savunulacak bir tarafı olamaz. Ne adına işlenirse işlensin kabul edilemez. İnsanlık adına tüm dünya, terörün her türlüsüne birlikte karşı koymalıdır. Biz müslüman  olarak nasıl ki “İslâmî Terör” söylemine karşıysak ve bundan rahatsız oluyorsak, aynı şekilde her hangi bir dine mensup bir teröristin veya terör grubunun  işlediği cinayetleri, gerçekleştirdiği menfur saldırıları, katliamı o dine mâl etmek gibi bir anlayışa da karşı olmalıyız. 

Bize düşen, insanlık tarihiyle başlayan ve kıyamete kadar devam edecek olan hak-batıl mücadelesinde, üzerimize düşen görevin hakkını vermek olmalıdır. Unutmayalım ki, bizi bu dünyaya halife olarak gönderen Allah’a muhatap olmanın gereği yeryüzünde adaleti tesis etmek, iyiliği hakim kılmak için adaletin kılıcını kuşanıp, mazlumun ahını zalimden almak, kimden gelirse gelsin zulme engel olmaktır.

Zalimden merhamet dilenmek, adalet beklemek acziyetin ifadesidir. Zalim zalimliğini, eşkıya eşkıyalığını, ibliste iblisliğini yapacak, bize düşen adalet kılıcını kuşanıp zalime haddini bildirmek olmalıdır. Bunun için sudan bahanelerle birbirimize düşüp gücümüzü dağıtmak, gözü kara zalimin, iflah olmaz keferenin işine yarayacaktır. 2 milyar İslam alemi bir yana, onca zenginliği ile milyonları bağrında barındıran Ortadoğunun kalbine, insanlığın incisi KUDÜS'E bir hançer gibi saplanan bir avuç Siyonist, terörist İsrail'e karşı, darmadağınık olmuş, birbirine düşerek rezil olmuş Arapların hali pürmelali içler acısı.

“Sü uyur, düşman uyumaz.” Bizim unuttuğumuz, ya da bize unutturulan geçmişimizi, tarihimizi düşmanlarımız unutmamış. Cinnetinin esiri olan cânî unutmamış. 

“6 asır üç kıtada at koşturan ecdadımız”, gittiği yere zulüm, kan ve göz yaşı götürmek için gitmedi. Halifesi olduğu Allah'ın adını, adaletin sancağını, İslamın nurunu götürdü. Ne zaman biz de unuttuğumuz bu hakikati hatırlayıp yola revan olursak, işte o zaman zalim, nerede olursa olsun, uzak-yakın farketmez,  girecek delik arayacaktır. Mazlumun yüzü gülecektir.

İstanbul'un fethi sırasında Bizans’ın Ortodokslarının söylediği söz, tarihe altın harflerle geçmiştir. Kurulduğu günden itibaren, fethettiği tüm coğrafyalarda, halkın inancını, ibadetini, ticaretini, insanca yaşamasını garanti altına alan Osmanlı Beyliğinin bu uygulamalarına yakından şahit olan Grandük Notoras, Sultan II. Mehmet Konstantiniyye'nin surlarına dayandığında, Bizans Ortodokslarının duygularını şöyle ifade ediyordu. "Şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığını görmeyi yeğlerim." Osmanlı Beyliğini 600 yıl üç kıtaya ve kıtalar ötesine güçlü bir adalet sistemiyle taşıyan, dost-düşman tüm dünyanın kabul ve itiraf ettiği bu anlayıştır.

Tarih bize övünmek ya da yerinmek için değil, ibret ve örnek almak için, sadece bir ders olmalıdır.


* Sü, Türkçe asker anlamındaki sözcük.
** Âli İmran: 19
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
SON YAZILAR