Musibet, bela neye bağlanmalı?  Sadece hak eden mi felakete uğrar?

Musibet, bela neye bağlanmalı? Sadece hak eden mi felakete uğrar?

İnsan neden musibete duçar kalır? Başa gelen musibet, bela ve felaket neye bağlanmalı? Sadece hak eden mi felakete maruz kalır? Kaza ve bela karşısında ne yapmalı? Kime müracaat etmeli? Kimden fayda beklemeli? İşte Geylani Hazretleri'nin meseleye bakışı:

Bilindiği üzere kaza ve kadere inanmak imanın 6 şartından bir tanesi… Yaradan’ın insanı yaratmasındaki yegane gayelerden birisi de yarattığı kulunu imtihan etmek. Kimisini üstün meziyetler vererek, zenginlikle, şöhretle, beceri, üstün zeka, akıl, sağlıklı bir bünye ve güzellikle, malla, mülkle, makam mansıpla imtihan ederken; kimisini de fakirlik, işsizlik, kaza, bela, hastalık, zayıflık ve bir takım bedeni kusurla imtihan eder.

Aslında hiç ölmeyecekmiş gibi tamah edilen şu fani dünya imtihan yerinden başka bir şey değildir.

Kimisi evladıyla, kimisi ana babasıyla, kimisi eşiyle, kimisi hısım akrabasıyla, kimisi komşusuyla, kimisi köylüsüyle, kimisi malı mülküyle, kimisi varlıkla, kimisi yoklukla, kimisi güzelliğiyle, kimisi çirkinliğiyle, kimisi hastalıkla, kimisi aklıyla, kimisi konumuyla imtihan olunur.

Peki insanlar neden musibete duçar kalır? Başa gelen musibet, bela ve felaket neye bağlanmalı? Sadece hak eden mi felakete maruz kalır? Kaza ve bela karşısında ne yapmalı? Kime müracaat etmeli? Kimden fayda beklemeli?

İşte cevabı:

MESELE HAK EDİP ETMEMEKTE DEĞİL

Bir kere başa gelen felaketleri kişi hak ediyor diye bir kaide yok. Bu dünyada cezayı hak eden herkes cezalandırılmayabiliyor. Bunun mefhumu muhalifine göre ise belayı hak etmeyenler de cezalandırılabiliyor. Yani cezayı, belayı hak edenler cezalandırılmayıp ahirete bırakıldığı gibi; hak etmeyenler ise sabır gösterdiği takdirde ahirette mükafatını almak üzere bu dünyada kaza ve belaya duçar kalabiliyor. Yüce yaratıcının kuluna takdir ettiği her muamelede bir hikmet olabiliyor. Önemli olan bunlardan ders çıkartabilmek.

PEKİ BÜYÜKLER BU MESELEYE NASIL BAKIYOR?   

Sadece yaşadığı 11. asra değil yüz yıllara ışık tutan önemli mutasavvıflardan, büyük mürşid Abdülkadir Geylani Hazretleri bu meseleyi şöyle açıklıyor:

“Her kim dışı süslü, içi öldürücü zehirle dolu olan işlere kapılırsa onun için söylenecek şey; belanın yaklaşmış olduğu ve az zamanda geleceği olur. Dünyada böyle olduğu gibi, öbür alemde de en güç azaba duçar olur. Her bela bir suçun cezasıdır ve her darlık işlenen bir suçun karşılığıdır. Buna; bir deneme, bir tenbih denebilir. Günahlara kefaret demek de yerinde olur, günahkar için bu hüküm verilir." 

KIYAMETTE HAK’KIN MİSAFİRİ OLACAKLAR

"Büyük insanlara gelince, onlara bela, yükselme sebebi olsa gerek.  Çünkü her belanın sonunda yüksek makam ve ulu dereceler vardır. Zaman aşımıyla bela gibi görünün şeyler aslında bir lütuf olduğu anlaşılır. Her hareket ve adımda yükselme kaydedilir. Çünkü büyüklerin darlığı perişanlık için olmaz, bilakis daha yüksek makamlara ermek için bir imtihan sayılır. İmanın hakikatına ve güzelliğine erip ermedikleri, darlık zamanında çeşitli sebeplere baş vurmamaları ile meydana çıkar. Böylece Allah onların sağlam iman sahibi olduklarını kullara anlatmak ister. İşte bir Hadis-i Şerif: ‘Sabırlı ihtiyaç sahipleri, kıyamet günü Hak’kın misafiridir. Dünya ve ahirette Hak’dan uzak olmazlar.’ "

BELA KALPLERİ TEMİZLER

"Dünyada kalpleri hoştur, ahirette ise rahatları artar. Belâ onların kalplerini temizler. Halkın ve sebeplerin tesiri olamayacağını bildikleri için, Allah’a çok bağlanırlar. Ona varmak için benlikleri ve şahsi hevesleri bir tuzak olduğu kanaatine sahip olduklarından yalnız Hak’ka bağlanırlar. İyi bilirler ki, her şey Hak’dan ve Hak’kındır."

BELA İKİ SEBEPTEN GELİR

"Son şunu diyelim: Bela onlar için nimet demektir… Belanın gelişi iki sebebe bağlanır. Birincisi, yukarıda da belirtildiği gibi sabırsızlığın ve kötü yolların tutumu neticesinde olur. İkincisine gelince, yine anlatıldığı gibi günahlardan temizlenmek için olur. Her iki halde iyi sabreden için netice hayırlıdır. Bela ne kadar çoğalırsa çoğalsın sabretmek, taatı  ve ibadeti bırakmamak yerinde olur..."

SABIR DEVAM EDERSE KÖTÜLÜKLER İYİLİĞE ÇEVRİLİR

"Hal, sabırla devam ederse görülecektir ki; insan iyilikler ve hoşluklar içindedir. Yani sabır devam ettikçe ilâhi fiiller zuhura gelir ve her kötülük iyiliğe çevrilir. İşte... Günler ve aylar devam ettikçe her halde sabretmek daha hayırlı olur. Durumun inkişafı için daha yararlı olur. Dünyanın sıkıntısı, derdi, çoğaldıkça, Allah’a karşı bir perde çıkar. O’na yaklaşmak kolay olmaz. Bunların inkişafı yani Allah’a yaklaşma yolu dertlerin azalmasıyla başlar…”
 

Şifa için hangi ayetler okunabilir haberi için TIKLAYIN 

musibet.jpg

 

Gazeteilksayfa.com


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.