Ahmet Aydınsoy

Ahmet Aydınsoy

Nüktedan Hikayeler 1 (IV. Murat ve Derici)

Nüktedan Hikayeler 1 (IV. Murat ve Derici)

Bir gün padişah tebdili kıyafet halkın arasına karışıp teftişe çıktı. Kötü durumdaki bir derici dükkanına girdi. “Selamünaleyküm” dedi. 

“Aleykümselam, Ya Cihan-ı Serdar..” diye karşılık verdi derici. 

“Yazı kışa hiç katmadın mı derici?” 

“Kattım ama hiçbir şey tutturamadım sultanım.”

“Peki, geceleri hiç çalışmadın mı?” 

“Çalıştım ama el aldı.” 

“Peki, sana bir kaz göndersem yolar mısın?”

“Yolarım. Hem de hiç bağırtmadan.”
Bu diyalogdan sonra padişah oradan ayrılır. Sadrazam, padişaha konuşmadan bir şey anlamadığını söyler. Padişah gidip dericiden öğrenmezse boynunu vuracağını söyler. Sadrazam eli mahkum dericinin yanında alır soluğu.

“Çabuk bana padişahla ne konuştuğunuzu anlat.” Anlatırım ama bir kese altın vereceksin.” (sadrazam mecbur kabul eder.) 

“Söyle bakalım gelenin padişah olduğunu nasıl anladın?”

“Değiştirmeyi unutmuş olsa gerek ki içinden giydiği pek kıymetli bir deridir ve o deriyi padişahtan başla kimse giyemez. ”

” Yazı kışı katmadın mı ne demek?”

“Bir kese daha verirsen...” Sadrazam ikinci keseyi de verir.

“Yaz-kış çalışmadın mı ki sen ve dükkanın bu halde? diye sordu. Ben de çalıştım ama hiçbir şey tutturamadım dedim.”

” Gecelerde hiç çalışmadın mı ne demek?”

“Bir kese altın daha isteyip alır derici. “Geceleri çalışıp çocuk yapmadın mı, özellikle oğlun yok mu, sana yardım edebilecek? diye sordu. Ben de kızlarım var onları da el aldı, yani evlendiler dedim.

“Peki, padişah sana bir kaz yollasam yolar mısın dedi o ne demek?” 
Bu soru üzerine derici elindeki altın keselerini şıkırdatıp
“Eee onu da sen anla sadrazamım.” dedi.
***
Evvel zaman içinde... pireler berber, develer tellal iken... Adamın biri tası-tarağı, tüm eşyalarını toplayıp devesine yüklemiş, hamile eşini de deveye bindirip uzun bir çöl yolculuğuna çıkmış. Az-uz, dere-tepe düz derken, günler günleri kovalarken, güneşin altında huysuzlanan deve sırtındaki yükle, hamile kadınla kaçıp gözden kaybolmuş. Saatlerce perişan bir vaziyette devenin peşinden koşan adam, artık yorgunluktan , susuzluktan bitap düşmüş. Nihayet ıssız çölde karşılaştığı at sırtındaki yolcunun önüne telaşla atlayıp heyecanla, üzerinde bir kadın olan devesini görüp görmediğini sormuş. Adam sakin bir edayla soruya soruyla şöyle karşılık vermiş.

Devenin üzerindeki kadın hamile miydi? Adam heyecanla: 
Evet, demiş. 

Peki devenin heybesinde yağ ve bal var mıydı? Diye sorunca adam iyice heyecanlanmış.
Evet, evet heybenin bir gözünde bal, bir gözünde yağ vardı. Ne tarafa gittiler, ne zaman geçtiler? Diye iyice heyecanlanmış.

Yolcu yine sakin bir eda ile adamın fal taşı gibi açılan gözlerine bakarak,
“Görmedim” demiş...

Devamı haftaya...

Demeden önce yorumlarınızı ve tahminlerinizi almak isterim. Adam gerçekten deveyi görmemiş olabilir mi?

Eğer görmediyse o ayrıntıları nasıl bilebilir? Eğer yalan söylüyorsa, neden kısaca görmedim deyip geçmedi?

Devam edecek efendim. 

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR