Remzi Çayır: Yazıcıoğlu olayı suikast mı kaza mı, net olarak ortaya konsun

Remzi Çayır: Yazıcıoğlu olayı suikast mı kaza mı, net olarak ortaya konsun

Remzi Çayır, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği “helikopter kazası”yla ilgili süren davaların dağınıklığını eleştirirken, “Beyanlar insanın kafasını karıştırıyor” dedi ve olayın suikast mı kaza mı olduğunun net bir şekilde ortaya konmasını istedi.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun dava arkadaşlarından Remzi Çayır, tartışmalı "helikopter kazası" ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı. 

Büyük Birlik Partisi’nin kurucularından Remzi Çayır, BBP’nin kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun 2009'da hayatını kaybettiği “helikopter kazası”nın üzerindeki sis perdesinin halen aralanmadığını; davanın zamanaşımına uğrayacak kerteye yaklaştığını belirterek “Milletin beklentisi ortada… İşin aslını astarını öğrenmek istiyor kamuoyu. Nasıl oldu, neden oldu, kim yaptı? Kimler sebep oldu? Suikast mı, kaza mı? Hepsini ayrıntılı bilmek istiyor” dedi. 

Milli Gazete’de yayımlanan yazısında “Muhsin Yazıcıoğlu mahkemesinde” yaşananları değerlendiren Remzi Çayır, “Bugüne kadar istisnalar hariç, değişik illerde ve dosya başlığında açılan davalarda bulunmaya çalıştım… İşin içine girdikçe kafamdaki sorular çoğaldı… İddialar, sorular, cevaplar… Beyanlar insanın kafasını karıştırıyor…” dedi ve şu değerlendirmeyi yaptı: “Neticede, bugüne kadar gördüğüm, bildiğim, hâlâ kalın bir sis perdesinin dosya üzerinde olduğu gerçeğidir… Ama hiçbir şey sonsuza dek gizli kalmaz.” 

ikisi-bir.jpg

Remzi Çayır’ın yazısının tamamı şöyle:

“Bugüne kadar istisnalar hariç, değişik illerde ve dosya başlığında açılan davalarda bulunmaya çalıştım… İşin içine girdikçe kafamdaki sorular çoğaldı… İddialar, sorular, cevaplar… Beyanlar insanın kafasını karıştırıyor…

Garip olan nedir biliyor musunuz, ortada bir vaka var… Halk, suikast diyor, yetkililer, kaza… Halk, öldürüldü diyor, yetkililer, suskun kalıyorlar… Milletin vicdanı başka söylüyor, başka merciler başka şeyler terennüm ediyorlar…

Velhasıl, neredeyse, dava zamanaşımına uğrayacak kerteye geldi.

Perşembe, Cuma yapılan duruşmalarda, savunma avukatlarının, aman zamanaşımı geliyor, ne olur elinizi çabuk tutun diye hâkimlere söz sarf ettiklerini duydum.

Oniki sene olmuş… Ankara’da bir yargılama var. Üst düzey görevliler hakkında. Görevlerini kötüye kullandıkları için, dönemin ilgilileri hakkında açılan dava sürüyor. Yakında karar çıkabilir.

Göksün Adliyesi’nde yürütülen dava tuhaf… Helikopterden cihazları sökenler, hırsızlık, adi hırsızlıktan yargılanıyorlar… İnsan güler. Adamlar, resmen, delilleri karatmak maksadıyla, kimi cihazları iç etmişler, iddia makamı, adi hırsızlıktan dava açmış… İnsan düşünmeden edemiyor… Ne alaka diye? Neyse ki, dava, yeni açılan ana dava ile birleştirildi… Artık, Göksun’da dava görülmeyecek… Kahramanmaraş ana dava ile birleşme kararı verildi.

Kurtuldu, geliyor, dizleri kırık, göğsünde zedelenme, kırık var… Diye rapor yazan, dönemin Kahramanmaraş Emniyet İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı, halen FETÖ’den içeride… Garip olan bir şey daha var… Dosyalarda adı geçen kimi insanlar, şu an mahpustalar… Kimi ceza almış, FETÖ üyeliğinden

Yıllardır, sonuçlanmadı bu istihbaratçının yargılanması… Adam içeride. Kurtarmayı geciktirmiş. Zamanında yapılacak müdahaleyi kesintiye uğratmış… Kurtuldu, ulaşıldı, şöyle şöyle durumu diye sağa sola yazılar göndermiş… Kamuoyunu yanlış yönlendirmiş…

remzi-cayir-son-1.jpg

Önümüzdeki Cuma, bu davada karar çıkması bekleniyor.

Başka bir dava Mart’ta açılacak… Ana dava diye isimleniyor. Ancak, o dönemin üst düzey yetkililerinin yargılandığı yeni bir dava daha açıldı… Görevlerini kötü kullanmaktan mahkemeye çıktılar. Ben de dinledim onları.
Davalar neden bir türlü birleşmiyor, tuhaf…

Ayrı ayrı yerlerde yargılamalar, kafaları karıştırıyor, mideleri bulandırıyor… Vaka bir, yargılamanın da tek olması gerekmez mi?

Avukatların ısrarla söyledikleri bir iddia var… O saatte, o dakikada, helikopter düşürülemezden önce Hava Kuvvetleri’ne ait jetler neden alçak uçuş yaptılar? Helikopterin üzerinde ne işleri vardı?

Düğüm burada gizli. Çözmeye buradan başlamak gerekiyor. Savruk, dağınık… Orada burada görülen davalar hemen birleşmelidir.

Kamuoyu, ciddi, tutarlı, dayanakları olan bir sonuç bekliyor… Daha önce bir mahkemede, dosyada sanık olan bir şahıs… Halen mahpusta yatıyor… Doğrudan... Bu bir suikasttır dedi… Tuhafıma gitti. Yargılandığı davada, olup bitenle ilgili, bu suikasttır dedi. Adam, kaza kırım uzmanı. Öyle dedi.

Ne var ki, arkası gelmiyor… Milletin beklentisi ortada… İşin aslını astarını öğrenmek istiyor kamuoyu. Nasıl oldu, neden oldu, kim yaptı? Kimler sebep oldu? Suikast mı, kaza mı? Hepsini ayrıntılı bilmek istiyor. Gerçekten insanlar bu konularda pek hassaslar…

Aile... Canla başla mücadele veriyor… Büyük bir mücadele içindedirler. Kimi fedakâr insanları da bu mücadelenin içine katmalıyım.

Önümüzdeki Cuma, muhtemelen, kurtarıldı, geliyor diye rapor yazan istihbaratçı için karar verilecek… Sonra, diğer dosyaların birleşmesi gerekiyor. Tek şemsiye altında sürdürülmeli yargılama.

Neticede, bugüne kadar gördüğüm, bildiğim, hâlâ kalın bir sis perdesinin dosya üzerinde olduğu gerçeğidir… Ama hiçbir şey sonsuza dek gizli kalmaz.

Mücadele etmeden, mevziler kazanılmaz. Rahmetli Muhsin başkanı rahmetle anıyorum."

yazi-remzi.jpg

 

Gazeteilksayfa.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.