Selefilik nedir? Eşarilik ve Maturidilikten farkı ne?

Selefilik nedir? Eşarilik ve Maturidilikten farkı ne?

Selefilik nedir? Selefilik mezhebi ne zaman ortaya çıkmıştır, Eşarilik ve Maturidilikten ne farkı vardır, en önemli temsilcileri kimlerdir, en fazla hangi ülkelerde görülür, akla göre mi; nakle göre mi hareket ederler?

Selefilik inancını sizler için derledik.

Selefilik nedir? Selefilik mezhebi ne zaman ortaya çıkmıştır, Eşarilik ve Maturidilik arasında ne fark vardır,  en önemli temsilcileri kimlerdir, en fazla hangi ülkelerde görülür, akla göre mi; nakle göre mi hareket ederler?

İşte cevabı:

Sözlükte selef “önceki nesil”, selefiyye de “bu nesle mensup olanlar” anlamı taşır. İslami literatürde Selef ilk dönemlere mensup bilginler ve geçmiş İslam büyükleri anlamında, Selefiyye terimi ise iman esaslarıyla ilgili konularda ilk dönem bilginlerini izleyerek ayet ve hadislerdeki ifadelerin zahiri ile yetinip bunları aynen kabul eden, teşbih ve tecsime düşmeyen (Allah'ı yaratıklara benzetmeye ve cisim gibi düşünmeye yeltenmeyen), bunları başka bir anlama çekme (tevil) yoluna gitmeyen Ehl-i sünnet topluluğunu belirtmek için kullanılır. Allah'ın zatî, fiilî ve haberi sıfatlarının hepsini tevilsiz, nasılsa öyle kabul ettiği için Selefiyye'ye "Sıfâtiyye" de denilmiştir.

AKLA DEĞİL NAKLE GÖRE İTİKAT

"Ehl-i sünnet-i hâssa" ismi ile kastedilen zümre olan Selefiyye Hz. Peygamber ve sahabe-i kiramın inançta takip ettikleri yolu doğrudan doğruya izleyen gruptur. Tâbiun, mezhep imamları, büyük müçtehitler ve hadisçiler Selefiyye'dendirler. Eşarilik ve Matüridilik ortaya çıkıncaya kadar, Sünni Müslüman çevrede hakim olan inanç, Selef inancıdır. İmam Şafii, Mâlik, Ahmed b. Hanbel bir kısım görüşleri itibariyle Ebu Hanife, Evzaî, Sevrî gibi müctehid imamlar, Buhari, Müslim, Ebu Davud, Darimî, İbn Mende, İbn Kuteybe ve Beyhaki gibi hadisçiler, Taberî, Hatîb el-Bağdadi, Tahâvî, İbnü'l-Cevzî ve İbn Kudâme gibi bilginler Selef düşüncesinin önde gelen isimleri arasında sayılabilir. İlk dönem (mütekaddimûn) Selefiyye anlayışının en belirgin özelliği akaid sahasında akla rol vermemek, ayet ve hadisle yetinmek, manası apaçık olmayan, bu sebeple de başka manalara gelme ihtimali bulunan ayet ve hadisleri yorumlamadan, bunları bilmeyi Allah'a havale etmektir. 

NASILLIK VE NİCELİK TARTIŞILAMAZ, AKILLA KAVRANAMAZ DÜŞÜNCESİ

Selefiyye'nin müteşabihler konusundaki görüşüne şunlar örnek gösterilebilir: "Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir" (el-Feth 48/10) ayetini Selefiyye şöyle değerlendirir: "Yüce Allah ayette elinin(yed) varlığını bildirmektedir. Allah'ın elinin olduğuna inanırız, fakat bu elden kastedilen manayı Allah'a havale ederiz, bunu ancak Allah bilir, der, mahiyeti üzerinde düşünmeyiz. Başka bir manaya yorumlamadığımız gibi, onu yaratıkların eline de benzetmez, Allah'ın kendine has bir sıfatı olarak kabul ederiz. Bu konuda soru sormaktan da kaçınırız." İmam Mâlik'e, "Allah Teâlâ Kur'an'da rahman arşa istiva etti (Tâhâ 20/5) buyuruyor. Nasıl istiva etti?" diye sorulmuş o da şu cevabı vermiştir: "İstiva bilinen bir şeydir (ayetle sabittir). Nasıllığı akılla kavranamaz. Allah'ın arşa istiva ettiğine inanmak farzdır. Mahiyeti hakkında soru sormak da bidattır." Selefiyye, müteşabih ayet ve hadisleri aklın ışığında yorumlayan kelamcılarla filozofları da, keşf ve ilhamın ışığında yorumlayan sufileri de ağır biçimde eleştirmiş, onları bidatçı ve sapık olmakla suçlamıştır.

AKIL NASLARLA SINIRLANIYOR

Hicri VIII. asırdan önce yaşamış olan Selef bilginleri akıl karşısında kesin tavır takınıp, nakli tek hakim kabul ederken, sonraki Selef bilginleri akıl karşısındaki tutumlarını gözden geçirmişler, inanç konularında az da olsa akla yer vermişlerdir. Bu dönemin en önemli ismi sayılan İbn Teymiyye sağlam olduğu bilinen nakil ile aklıselimin asla çelişmeyeceğini, dolayısıyla tevile de gerek kalmayacağını ısrarla savunmuştur. Ona göre akılla nakil çelişirse ya nakil sahih değildir veya akıl sağlıklı bir muhakeme yapamamaktadır. Selef’in akılcılığı hiçbir zaman kelâm ve felsefedeki akılcılık gibi olmamış, nasların müsaadesi ile sınırlı bir çerçevede kalmıştır.

MÜSLÜMANLARIN YÜZDE 12’Sİ SELEFİ

Sonraki dönemin en meşhur Selef âlimleri (müteahhirîn-i Selefiyye) arasında İbn Teymiyye, İbn Kayyim el-Cevziyye, İbnü'l-Vezîr, Şevkânî ve Mahmûd Şükrî el-Âlûsî sayılabilir. Selefiyye günümüze kadar az çok taraftar bulmuştur. Genellikle fıkıhta Hanbelî olanlar akaidde Selefîdirler. Hadisle ilgilenen bilginler de çoğunlukla Selef inancını benimsemişlerdir. Günümüzde dünya Müslümanlarının yüzde 12'si Selefîdirler. En yoğun oldukları ülkeler Suudi Arabistan, Kuveyt ve Körfez ülkeleridir.

 

Gazeteilksayfa.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.