Halk Ekmek Genel Müdürü: Şiirin de ustası

Halk Ekmek Genel Müdürü: Şiirin de ustası

Genel Müdürü olduğu Halk Ekmek’teki başarılı çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren Ali İlkbahar, yazarlıkta da iddialı. Farklı türlerde 5 eseri bulunan İlkbahar, piyasaya çıkacak yeni şiir kitabının heyecanını yaşıyor.

Genel Müdürü olduğu Halk Ekmek’teki başarılı çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren Ali İlkbahar, yazarlıkta da iddialı. Farklı türlerde 5 eseri bulunan İlkbahar, piyasaya çıkacak yeni şiir kitabının heyecanını yaşıyor.

Endüstriyel Fırıncılar Birliği Başkanlığı görevini de yürüten Ankara Halk Ekmek ve Un Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar, başarılı meslek hayatından kalan boş zamanlarında şiir ve anılarını yazıyor.

Türkiye'de "ekmek" denince ilk akla gelen isimlerin başında olan İlkbahar, yazdığı şiirlerini ve anılarını kitap haline getirerek gelecek nesle bir hatıra bırakmak istiyor. Prof. Dr. Hamit Köksal ile mesleğiyle ilgili 'Geçmişten Geleceğe Tam Buğday Ekmeği' ve 'Ekmek' isimli iki bilimsel kitap çıkaran Ali İlkbahar'ın anı ve şiir dallarında toplam  5  kitabı bulunuyor. İlkbahar, son şiir kitabının ise önümüzdeki günlerde yayınlanacağını belirtiyor. Lise yıllarından bu yana şiir yazdığını aktaran İlkbahar, 3 şiirine kendi seslendirmesi ile video klip çekmiş durumda. FETÖ tarafından yapılan 15 Temmuz darbe girişimi gecesi annesini kaybetmesine rağmen annesinin cenazesini morga koyarak darbecilere direnmek için sokağa çıkan Ali İlkbahar, şiirlerinde 15 Temmuz şehitlerini de unutmuyor.

ÇANKIRI'DAN ANKARA'YA GÖÇ...

Renkli kişiliği, azmi ve başarısı ile tanınan Ali İlkbahar, özel hayatıyla ilgili şunları söyledi: "Ben 1951 yılında Çankırı’nın şimdiki ismi Budak pınar olan köyünde doğdum.  Dedemin genç yaşta vefatı,  babamın ikinci evliliği, arazilerin parçalanması gibi sebeplerden dolayı şehre göç etmek zorunda kaldık. 
Bu sebeple ailecek  Ankara'ya geldik. Babam Ankara’da bir hemşerimizi bulmuş.  Hemşerimiz, Cebecide beş tane apartmana bakıyordu. Bir apartmanın bakımını da babama verdi. Bir gün apartmanın sahibi babama ne söylemişse, babamı ağlatmış. Apartmanın ikinci katında kalan birisi, babamın ağladığını görüyor ve babamın yanına inerek, 'seni alıp bir yere götüreceğim' demiş. Babam 'nereye gideceğiz?' diye meraklanmış ama bir şey de soramamış. Ertesi gün  babamı arabası ile Sümerbank’a götürmüş. Meğer adam, Sümerbank’ın M-müdürüymüş. Babamın yanına  bir adam vermiş, mağaza ’da basma satılan kısma çıkmışlar. Babam da bu kısım da göreve başlamış"

SABAHIN KARANLIĞINDA SİMİT SATMAYA GİDERDİM

"Bende Yeni doğan İlkokulunda okula başladım. Orta ve liseyi, Yıldırım Beyazıt lisesin’de okudum. Benim ailem dindar ve inanç değerlerine bağlıydı.  Babam çok değerli biriydi. Babamın kazandığı para bize yetmiyordu.  Bunun için bende çalışmak  zorundaydım.   Okul hayatı dönemlerinde,  cumartesi, pazar günleri, her gün de sabahları erkenden kalkar,  simitçi fırınına gider, sabahın karanlığında fırından simit alıp satmaya çalışırdım. Sabahları  fırından çıkmak istemezdik. Fırın hem sıcaktı, güvenli olsun diye  cami cemaatin  dağılmasını ve dolmuşların  sefere çıkmasını beklerdik. Yaz tatillerinde çıraklık yaptım. Pazarlarda ve çeşitli yerlerde çalıştım. Bu şekilde  ortaokul bitti"  

RÜYALARINI BİLE YAZAN VAR

"Şiir yazma tutkum lise yıllarımda başladı. Lisede kültür edebiyat başkanıydım. Edebiyata ayrı bir merakım vardı. Yabancı insanların rüyalarını bile yazdıklarını gördüm. Hatta tanıştığım birisine niye yazıyorsunuz dedim? O da  '50 sene sonra dünyayı biz yöneteceğiz çünkü biz yazıyoruz' dedi. O gün ne olursa olsun yazmamız gerektiğini anladım. O günden bu güne yazmaya başladım. Yazarak bugüne şahitlik yaptığımı düşünüyorum. Toplumun tüm kesimini ilgilendiren konulara değiniyorum. Hem güne şahitlik ediyor hem de insanları kendini hatırlatmaya çalışıyorum" 

HALK EKMEK'İN BAŞINA GEÇTİ VE...

Ankara Halk Ekmek Fabrikası'nın başına gelmeniz nasıl oldu?
"Melih Bey, Büyükşehir Belediye Başkanı seçilince, bana belediyenin hangi biriminde çalışmak istediğimi sordu. Ben de 'başkanım siz nerde derseniz, ben orda çalışırım' dedim. Bana 'ekmeğin başına geç' dedi. Halk Ekmek'i devralmak için fabrikaya gittim. Önce bizi içeri almamak için direttiler. Sonra içeri girdik. Eski Genel Müdüre tebligatı yapıp, onları gönderip göreve başladık. Sahaya indiğimizde yolların kazılmış, ekmek üretim makineleri eskimiş arızalanmış,  arızalı ekmek arabalarının yollara bırakılmış olduğunu gördük.  O zamanlar günde, 140.000 ekmek üretiliyormuş. Ekmeğe 20 ayrı katkı maddesi katılıyor, ekmeğin lezzeti yok yenmiyordu. Hayatta en zor şeylerden birisi, sevmediğin bir şeyi yemektir. Ben bile üretilen ekmeği yiyemiyordum. Fabrikanın piyasaya borçları birikmiş, un fabrikaları borç ödenmeden un vermeyiz diyorlardı. Hemen Konya’ya giderek, tanıdığım un fabrikasından un bağlantısı yaptım. Başkan’a giderek durumu arz ettim.

EKMEĞE KATILAN KATKI MADDELERİNİ KALDIRDI

"Başkanın talimatı ile şirkette sermaye artırımı yaptık. Borçları ödedik. Yeniden işe başladık. Bu arada bir gazetede 'Hacettepe Üniversitesi'nden Profesör Dr. Hamit Köksel Avrupa’da Ekmekçilik Ödülü almış' diye bir haber gördüm. Hemen Hamit beyi buldum. Ona 'Hocam biz Halk Ekmek'te ekmek üretiyoruz ama ekmeğin tadı, tuzu yok. Bize yardım edin, kaliteli ekmek üretelim. İsterseniz bizim kadroya geçin, ister danışmanımız olun' dedim.
Hamit hoca 'Ben sizden para pul istemiyorum. Size yardım ederim bir şartla. Öğrencilerim sizin fabrikada staj yapacak' dedi. Bende teklifi hemen kabul ettim. O geçmiş günlerde bana ekmeğe ne kattığımızı sordu. Ben de '20 Adet katkı maddesi katıyoruz' dedim. Hamit hoca katkı maddelerini kaldırmamızı, unun da kendi istediği evsafta üretilmesini istedi. Bunları hemen yerine getirdik" 

HALK EKMEK ÇOK SEVİLDİ

"Ekmeği bu şekilde üretmeye başladık. Ekmek pişerken etrafa o kadar güzel koku yayılıyordu ki, fabrikanın dışından bile koku alınıyor, millet siz ne pişiriyorsunuz diye soruyordu. Ekmeğimiz çok sevildi. Ürettiğimiz ekmeği yetiştiremez olduk. Fiyatımız da ucuzdu. Halk, ekmek almak için kuyruğa girmeye başladı. Büfelerin önün de kuyruk oluyor, kadınlar kuyrukta beklerken elişi örüp, sohbet yapıyorlardı." 

TAM BUĞDAY EKMEĞİNİN FAYDALARI

"Bizim ekmeğimizin rengi, buğdayın rengine yakındı. Fırıncılar, Halk Ekmek beyaz ekmek çıkaramıyor diye propaganda yapmışlar. Dedikleri beyaz ekmek, buğdayın en yararlı kısmının atılarak, ortasında bulunan nişastalı, şeker yoğunluklu kısmı ile yapılıyor. Bundan 40- 50 yıl önce Anadolu’da bulunan su değirmenlerinde, buğdayın tamamından un yapılıyordu. Buğdayın en yararlı yeri kepek kısmı ve onun altında bulunan demir, çinko, folik asit, B1, B12 vitaminleriyle bazı minerallerin bulunduğu kısımdır. Beyaz ekmek üretilirken, her 100 kilogram buğdaydan elde edilen 35 kilogramlık kepek yem sanayinde kullanılmaktadır. Yüz kilogram buğdaydan sadece 65 kilogram 'beyaz' ekmek unu elde edilirken, tam buğday ekmeğinde ise 100 kilogram buğdayın 98 kilogramı un oluyor. Burada buğdaydan yüzde 33'lük kazanım oluyor. Yılda 16 milyon ton ekmeklik buğday tüketiliyor. Tam buğday ekmeği yersek, yılda 5 milyon ton buğday tasarrufu sağlarız. Fırınlarda tam buğday ekmeği üretimini sağlamak için 10 yıl süren mücadele verdik"

VATANDAŞ UYANDI

"İnsanlarımıza tam buğday ekmeğini tanıtmaya çalıştık.  Vatandaşlar uyandı. Kendileri tam buğday ekmeğini aramaya başladılar. Un fabrikaları, buğdayın öğütüldüğü merdaneleri soğutarak, buğdayın en sağlıklı kısmının yanmadan, un elde edilmesini sağladılar. Bu ekmek insanlarımızın sağlığına da faydalı."

TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜKLERİ ARASINDA

Bugün kendi kârı ile yeni bir fabrika kurabilen, Türkiye'nin 2. büyük 500 şirketi arasında 11. sıraya girmiş dev bir şirket hâline gelen Ankara Halk Ekmek, Başkent halkının 1/3'ünün ekmek gereksinimini karşılıyor.
 

Osman AKDOĞAN/HABERVAKTİM
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.