Tarık Sezai Karatepe

Tarık Sezai Karatepe

Son Kullanma Tarihi Geçince…

Son Kullanma Tarihi Geçince…

Ukbe bin Nafi’nin Endülüs seferine,  köy köy kasaba kasaba şehir şehir destek verdi, Çad.

Kılıç ile kalemin eşsiz ahengi, barbarlara karşı bir iman dersine dönüştü.

Tolunoğulları, Afrika’da sadece bir devlet kurmadı. Kalkınmanın merkezi yaptı, Afrika’yı…

On binlerce yıllık eşsiz kültür havzası Çad, kendine geldi, özüne döndü.

Kanemlilerin Bornulara teslim ettiği Hicret bayrağı hiç inmedi, gönderden. 

Çad gölü, aş/iş demekti. Kıbrıs kadar göl, adaletli idareciler ve mert sözlü alimlerce barış adına işletildi, asırlarca.

Cetvelle çizilen sinsi sınırlar yoktu. Selam, sınır ötesi bir parolaydı.

Çöl, vaha, orman ve göl… Çad’ın yer altı/yerüstü zenginliğine kaynaklık ediyordu.

Uçsuz bucaksız Çad, emin bir belde idi. 

Osman Fodyo’nun halklara nefes aldıran uzun soluklu cihadı, Nijerya’dan Çad’a, uyanışa ve dirilişe vesile oldu. 

Ümmetin seçtiği bir Afrika Halifesi’ydi, Osman.

Bantu/Animist kabilelere Tevhid’i götürdü. İza ca’daki fetih, dalga dalga yayıldı, Afrika’ya.

Osmanlı’nın kan kaybetmesiyle, kurtlar sofrasında bakir bir lokma haline geldi, Çad.

Frenk lejyonlar, Kuzey Güney çatışması çıkardılar, bıçak sırtı sınırlar çizdiler.

Yeni moda devlet biçimi, bağımsızlık verip ‘bağımlı cunta’ bırakmaktı.

Yarım asırdır Paris hesabına çalışan dikta, en pahalı petrolü halka layık gördü. 

Günlük 250bin varil petrolde Paris’in payı % 99, Çadlının payı % 1 !

Çadlı sadece süt ve ayran içse bir anda gelişecek, tarım ve hayvancılık. Ekilmeyen 1 gram toprak kalmayacak. 

Bir de nar suyu ‘Angaara’

Oysa, Coca Cola uyuşturuyor, zehirliyor, Çadlıyı. Kazandığı üç kuruş, asit sularında heba oluyor.

Misyonerler cirit atarken, Müslümanlar yaftalanıyor. 

100 günde 1 milyon Ruandalıyı katleden Fransa, gördüğü her canlıyı ‘google earth’ programıyla katlediyor, Çad’da.

Siyonist subaylar, Şaron’dan beri burada. Şaron, Çad’da, Köy köy katliam yaptı. 

Hissene Habre, 8 yıl, yeryüzünün en büyük işkencehanesine çevirdi, Çad’ı.

Mosad/Cıa/Dgse iz sürdü, halkları birbirine düşürerek, yüzyıllar sürecek kin ve nefretin tohumlarını attı.

Hiçbir cinayet, fail-i meçhul değildi, katiller biliniyordu. Habre, Guantanamo ve Ebu Gureyb’e çevirdi, Çad’ı.

Habre için sonun başlangıcıydı. Vaşington/Paris/Telaviv, sümüklü mendil gibi attı, Habre’yi.

Hak arayan mazlumların duası kabul olmuş, sürgünde yargılanmıştı. 

Şimdi tek kişilik kodesinde, bir film şeridi geçiyor gözünden…

Sağlıksız koğuşlarda doğar doğmaz ölen bebekler, domuz bağı ile katledilen köylüler, iffetine el uzatılan bakireler, kaçırılan yüzbinler, Habre’nin gülah galerisi…

Büyük fotoğrafı gören Osman Fodyo, tam 2 asır önce göçtü, bu alemden. 

Çad, direniş ruhunu taşıyacak yeni erler bekliyor. Ölü Deniz, sıtma kolera tifüs veba değil, bereket akıtacağı günlerini özlüyor.

Yeryüzünün Kişişel Gelişim Önderi, başarının anahtarını veriyordu oysa:

“İki günü eşit olan zarardadır!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR