Osman Akdoğan

Osman Akdoğan

Akım akım tehdit!

Akım akım tehdit!

Sosyal medya, artık kılcal damarlarımıza kadar işlemiş vaziyette! Giderek kendimiz için değil de sosyal medya için yaşamaya başladık.

Örneğin günümüzün büyük bir bölümünü sosyal medyada geçirip sevincimizi veya üzüntümüzü ilk sosyal medyada paylaşır hale geldik.

Yaptığımız ve yapacağımız işlerimizi, planlarımızı ilk sosyal medya üzerinden kamuoyuna duyurmaya başladık.

Normal arkadaşlığı sosyal medya arkadaşlığına tercih eder duruma geldik. Sosyal medya arkadaşlarımıza daha çok inanmaya başladık.

Sosyal medyanın önümüze getirdiği sözde yeniliklere hemen kucak açar hale geldik. Zararlarını bilsek de ilginçtir ki yine de sosyal medyayı en yakın dost görüyoruz.

Başta ben olmak üzere nedense bu sanal alemden kopamıyoruz, kopmak istemiyoruz!

Uzmanlar, sosyal medyanın zararlarına karşı sürekli uyarmasına rağmen hiç umursamıyoruz.

Bütün zararlı şeyler gibi bu da bizi cezbediyor!

Aslında bir tehlikenin içindeyiz, bunu biliyoruz; ama yine de bu sanal dünyadan vazgeçemiyoruz. 

***

Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) geçtiğimiz aylarda ‘Uluslararası Büyük Veri, Derin Öğrenme ve Siber Terörle Mücadele’ kongresi düzenlemişti. Kongrede konuşan Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Daire Başkanı Dr. Yılmaz Vural’ın sözleri sosyal medya ile bir tehdit altında olduğumuzu özetliyordu. Vural, “Kişisel verilerin korunması geleceğimiz açısından stratejik öneme haiz ve milli güvenliğimizi etkileyecek kritik bir konudur. Kişisel veriler konusunda vatandaş bilinçli olmalı” ifadelerini kullanarak insanları uyarmıştı. 

***

Günümüzde gelinen noktalarla ilgili önemli bilgiler veren Vural, “Cep telefonumuzdaki uygulamalara izin veriyoruz. Uygulamalar konumunuzu, adınızı soyadınızı kullanıyor. Mahremiyetle bu konuyu bağdaştırdığımızda siz görünüyorsunuz ama görmüyorsunuz. Şu an sizin telefonlarınız sürekli veri paylaşıyor ama ne paylaşıyor bilmiyorsunuz. Gün geçtikçe dijital dünyada sürekli iz bırakıyorsunuz. Bırakmış olduğunuz izler kaybolmuyor” şeklinde konuşmuştu. 

***

Dijital dünyaya bıraktığımız verilerin özellikle Amerika menşeili şirketlerce tutulduğunu kaydeden Vural, “Dünyada 3,7 milyar insanın kimliği ayırt ediliyor ve verisi tutuluyor. Facebook, WhatsApp ve İnstagram ile tutuluyor. Bugün internete girdiğinizde bu şirketlerde olmayan insan sayısı var mı? Bu şirketlere ilişmeme kullanmama şansı var mı? Yok” demiş ve şunları eklemişti: “Facebook 10 adet beğeninizde sizi iş arkadaşınız kadar yakından tanıyor. 70 adet beğeninizde yakın arkadaşınız kadar, 150 adette ise ebeveyniniz kadar, 300 adet beğeniniz varsa da sizi eşiniz kadar tanıyor. 300 beğeninin üzerine çıktığınız zaman artık siz özne olmaktan nesneye dönüyorsunuz. Bu noktada mahremiyet çok zor. Facebook sizi 52 bin öz niteliğinizle sınıflandırıyor.”

***

Sosyal medyanın zararları ve insanlık için bir tehdit unsuru oluşturduğu tartışılırken son olarak sosyal medyada hızla yayılan bir akım daha başladı. Bu akımın adı: "10 Years Challenge" Burada kullanıcılardan istenen tek şey, 10 yıl önceki ve sonraki fotoğrafını karşılaştırıp sosyal medyaya atmak. Sizce bu masum bir akım gibi mi? Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, benzeri popüler akımların veri güvenliğinde bazı olumsuzlukları beraberinde getirdiğini belirtiyor. Kırık, '10 Years Challenge'ın da aralarında bulunduğu akımların hepsini masumane bir şekilde görmek günümüz dünyasıyla pek örtüşmüyor. Kullanıcıların geçmiş yıllara dair  fotoğraflarını belirli bir etiket aracılığıyla paylaşması, sınıflandırmayı  kolaylaştırmakta ve bu durum sosyal ağlardaki yüz tanıma sistemine doğrudan katkı  sağlamaktadır” diyor. 

***

Kate O’Neill adlı bir yazar ise “10 yıl önceki ben: Muhtemelen bu akıma ben de katılırdım. Şimdiki ben: Tüm bu verilerin yaşlanma ve yaş tahmin etme konusunda yüz tanıma algoritmaları geliştirmek için kullanılabileceğini düşünüyorum” ifadesini kullanıyor. 

***

Şu anda sosyal medya hesabı olmayan çok az sayıda kişi var. Evet sosyal medya hoşumuza gidiyor; ancak tehlikenin de farkına varmak lazım. Burada insanları doğrudan değil, dolaylı bir tehdit bekliyor. Ben şahsen sosyal medya mecraları üzerinden topluluklara ve ülkelere göre insanların haritalarının çizildiğini ve edinilen bilgiler ışığında insanların kolay bir şekilde yönlendirildiği kanaatindeyim. Algıyı oluşturacak malzeme de algı operasyonu da artık sosyal medyada desek yanlış olmaz gibi. Sosyal medya alışkanlığımıza son vermesek de dikkat etmek şart. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR