Selçuk  YILDIRIM

Selçuk YILDIRIM

Demokrasi

Demokrasi

Bu kavramın kökeniM.Ö. 4. Yüzyıla kadar dayanır, basit tarifiyle bir devlet içinde yaşayan bireylerin devlet politikalarında eşit haklara sahip olduğu bir çeşit yönetim biçimidir.
***
Evet birçok ülkenin imrenerek baktığı ABD şimdilerde demokrasi kavramını baya bir tartışır oldu. Hani bütün dünyaya dağıttığı hani Kuzey Afrika ülkelerine, Irak’a getirdiğivarya hah işte o demokrasi. 
Konuya girmeden önce şunu da belirteyim amacım ne kimseyi savunmak ne de kimseyi aşağılamak ayrıca Trump taraftarı da değilim. Hatta şimdiden imzaladığı kararnameleri doğru bulmuyorum.
Geçen hafta başkanlık yemini eden Trump’a karşı ABD’nin farklı eyaletlerinde Trump’ı istemiyoruz kampanyaları yürütülüyor. Bu kampanyalar bana ülkemizdeki ‘Gezi’ olaylarını da hatırlatıyor.Bu eylemlere bütün dünyanın yakından tanıdığı ünlüler bile taraf oldu ve karşı çıkıyorlar, bazıları Beyaz Sarayı havayı uçurmayı  bile düşünüyor, Madonna’dan bahsediyorum sanıyorum savcılık hakkında dava açmaya hazırlanıyor.Seçilmiş başkana karşı şimdiye kadar görülmemiş bu tepki hayret verici doğrusu.Sistem yani Amerikan beyaz hegemonyasındaki ülke kendi ürettiği başkanı kendi içlerinden çıkan adamı istemiyor.  Pekibu kadar tepki niye?Şimdi bana niye olacakMüslümanlara, sığınmacılara karşı, Meksika sınırına duvar örecek, ırkçı, kaba, her şeyden ötesi politikadan anlamaz, tüccar bir adam dediğinizi duyar gibi oluyorum o zaman ben de size şu cevabı veririm;Amerika Birleşik Devletleri daha kuruluşundan itibaren böyleydi ve böyle bir ülkenin başkanından da farlı bir tavır beklemek yanlış olur.
ABD’de olan olaylara şöyle farklı bir açıdan bakacak olursak, ya bu olanlar tam da Amerika’nın esas kurucularının tam da istediği gibi gidiyorsa… Bilindiği gibi dünya ekonomisi pek de iç açıcı bir tablo göstermiyor, Amerikan Merkez Bankası da başkanlık seçimlerinden hemen önce doları kısma politikası gibi bir şeylerden bahsetti, bu açıklama tüm dünyayı olduğu gibi bizim gibi gelişmekte olan ülkeler ve onların paraları üzerinde olumsuz etkilere yol açtı. Bu durumun yeni başkanın gelişiyle biraz yumuşayacağı beklentisi oluştu ekonomilerde, ancak başkan daha ayağının tozuyla Müslüman ülkelere vize yasağı ve Meksika duvarı kararnamelerini imzalamasıyla piyasalardaki gerginlik yerini korumaya devam etti ve birilerinin tam da istediği bu olabilir.
Bu kadar tepki niye biliyor musunuz dünya şuan bir kargaşanın içinde de ondan. Biraz önce bahsettiğim ekonomik, dinsel, ırksal, toplumsal kargaşa. İnsanlar içlerinde birikenenerjilerini atacakları aktiviteler arıyor. Kelimelerin sonunda “izm” olan bütün akımlar insanlara huzuru, hoşgörüyü, sakinliği değil huzursuzluğu, kargaşa içinde olmayı her şeye taraf olmayı, mutlaka bir şeyin kesin savunucusu olmayı diğerlerinden farklı olmayı, birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmayı, birlikte yaşama kavramından sıyrılıp bireysel olmayı istetiyor.Aslında birbirimizden pek fazla bir farkımız yok ancak farklılıklar sürekli sistemi yönetenler tarafından kaşınıyor. Neticede tek başına kalan birey ‘yalnız kalanı kurt kapar’ atasözünde de olduğu gibi tam da “izmcilerin” isteği kolay yutulabilir, bencil, paranoyak, bir çeşit robota dönüşüyor bu robot her günsistem tarafından binlerce hatta milyonlarcakez uyarılıyorsonunda bir yerde bu dürtüyü dışa vuruyor. Tüm Batı toplumlarını özellikle de Amerikan toplumununinanılmaz bir paranoyanın içinde olduğunu görürsünüz hem bireysel anlamda hem de ülke çapında silahlanma en üst seviyelerde. Sanki bu silahlar onları toprağın altına girmekten kurtaracakmışçasınaüretip durmak onlara sahip olmak. Sebepler ne olursa olsun insanoğlunun nihai gideceği yer toprağın altı bunu kimse değiştiremez. Ama bu kavram o kadar unutturuluyor ki ‘şimdilerde bizler de baya baya onlara benzedik’insanı dünyayametayainanılmaz derecede bağlanıyor, kendinden başkasını düşünmez, her şey yalnızca ‘o’nda olsun aynı şeyden 3 hatta 5 tane olsun ama hepsi onun olsun kimseyle hiçbir şeyini paylaşmasın. Halbukimeta sadece insan ihtiyaçlarını giderme araçlarından biridir.
Durum böyle olunca kimsenin kimseyle paylaşacak yarım ekmeği olmaz, kimseyle paylaşacak fikri, kimseye tahammül edecek hali olmaz karşısındakilerin dedikleri doğru mu yanlış mı bakmaz. Demokrasinin ana ekseni olan eşitlikten, tahammülden uzaklaşır. Ve alın size çatışma.
Sonuç olarak tepkiler ne denli şiddetli olursa olsun Trump dediğim dedik çaldığım düdük der hesabı etrafında olanları umursamadanseçimlerde vaat ettiği kararları birer birer imzalıyor. Bakalım dünya yeni Amerikan başkanından neler görecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR