Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

Gençlik

Gençlik

Bizim zamanımızda diye başlayan hikayelerden ders vermeye çalışıyoruz. Nereden nereye diye bir göğüs kabartan başarıları arka arkaya sıralıyoruz. Ulusal ve uluslararası alanlarda gelinen noktaları anlatıyoruz.

Bugünlere kendiliğinden gelinmediğini anlatıyoruz. Yapılanların büyük işler olduğunu söylüyoruz. Çok büyük mirasçı olduğumuzu söylüyoruz. Orta Asya’dan başlayan üç kıta yedi denize huzur getiren, yeni yeni buluşlar icatlar yapan, büyük medeniyetin mirasçılarıyız. Dün ile başlayan sohbette, tarihi araştırmayan, istedikleri tarihi tarih diye tanıtanların tarihleri ile yakın olayları yaşamayanlar, o sizin zamanınızda diyorlar.

İki üç yaşla başlayan telefon, bilgisayardan lanse edilen, yeni bir insan inşa eden sanal dünya, gerçek tarihi bırak, atalarını yok kabul eden bir dünyada yaşatıyorlar. Medeniyetimizin, değerlerimizin, inancımızın amelleri konuşulmuyor ya da alaylı bir ifadeyle artık bugün gerek yok demeye getiriyorlar.

Tek bloklu dünyada idaresi kolay, tek taraflı düşünen bir nesil lanse ediliyor. Ülke, halk, değerler yerine milli değil Taksim olayları gibi uluslararası organizasyonların, tertiplerin uygulayıcısı birer gönüllüsüne dönüşüyor.

Taksim olaylarında üç beş ağaç bahanesi ile başlayan olaylar nerelere uzandı. İçinde uluslararası kuruluşlar, ülkeler sanatçı adı altında anlamsız anlamsız davranışlar. Ağaçları koruma bahanesiyle başlayan masum çevre talepleri tamamen kenara kondu. Ortalık savaş alanına döndü. Arabalar, binalar yakılıyor. Polislere saldırılıyor. Polis araçları ateşe veriliyor. Ülke bir anda belirsizliğe döndü. 

Çevreci olmadığı, ağaçlarla alakası olmadığı ortaya çıktığında masum talepler için gelenler kenara çekildi. Yıllarca benim sanatçım, benim insanım diye kendisiyle gurur duyduğumuz insanlar milli servetin yok olmasında alkış tutan olarak görmemiz bizi üzmüştür.

Daha sonra değişik vilayetlerde akciğerlerimiz olan ormanlar yanmaya başladı.

Halk, milli servet, ortak malımız, benim ormanım diye yangının sönmesinde can oldular. Halk cayır cayır yanan ormanlarda yanarak can veren hayvanlara bir şey yapılamaması yüreğimizi sızlattı. Yok oldular. Milli servetlerimiz ormanlarımız yanarken üç beş ağaç için Türkiye’yi ayağa kaldıranlar ormanları söndürmek için gelenlerde yoktu. Ormanda bulunan hayvanlar kaçamayıp yanarken hayvan severler de yoktu. Sanal dünyaya kapılan gençlerimiz Taksim’de gerçekleri anlamıştır ama ders almamıştır. Ağaç için Taksim’e koşanlar yoktu. 

Türkiye’yi Türkiye yapan değerler vatan, bayrak, ezan vs her geçen gün gençlerde değerlerini yitiriyor. Deizm diye bir virüs gençlerimizi kemiriyor. Tanrı var amel yok demelerini anlayamıyoruz. Allah’ın elçisi vasıtasıyla gönderdiği Kur’an dan bihaber kendi yanlışlarını doğru diye kutsallar tartışmaya açılıyor.

Sözde özgürlük adı altında en kutsallarımızın alay edildiği toplumumuzu kemiren uyuşturucu, ahlaki değerler, sözde özgürlük adı altında kendi kendine halkına yabancı ayrıştıran, öteleyen bencil tahammülsüz nesil isteniyor.

Saygı, sevgi, aile yapısı sözde özgürlük talepleri ile yok oluyor. Güçlü toplumlar, devletler güçlü ailelerden oluşmaktadır. Aile, gençlik yok olurken gemiyi batırmak isteyenlere çanak tutuluyor. 

Yeniden medeniyeti, sanatı, geleceği inşa etmek istiyorsak onu yapacak gençlerle birlikte yürümeliyiz. Yeni dünya gençlerin eseri olup bizler alkışlayıp gurur duymalıyız.

Dünyanın yeniden yapılanmasında sanal dünyada, ahlak ve insani değerleri tutup ayağa kaldıran, kendine, insanlığa yön veren, gönüller fetheden bugünün ve geleceğin gençleri emperyalizme karşı verilen mücadelede dik durup önde yürümelidir. 

Kaybettiğini arayan, ortaya koyan, yok kabul edildiğindeki hesapları soran kararlı gençlik… Aydınlatan, ışık olan en önde yürüyen kararlı gençlik sen yürü, arkandan insanlar yürüsün…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR