Murat SERİM

Murat SERİM

Hayat Bazen Avucunuzdaki Kelebek Gibidir

Hayat Bazen Avucunuzdaki Kelebek Gibidir

Hayatımızda ne de çok alışkanlıklarımız var. Düşünün bir sabah kalktığınızdan yatana kadar aynı kalıplarla yaptığınız davranışlar nasıl bir sırayı izliyor? Birbiri ardına sıralanmış yapılması gereken bir sürü işler. Belli bir kalıba sokulmuş bir sürü davranışlar. Hayatımızın büyük bir kısmını bu alışkanlıklarımız oluşturmaktadır. Bir anlamda alışkanlıklarla yaşarız. Ne kadar da bizi sarıp sarmalamıştır değil mi? Giydiğiniz kıyafetlerden tutun da beslenme biçiminiz, düşünme şekliniz, olaylara bakış açınız, alışverişleriniz vs. hepsi de sizin zamanında tercih ettiğiniz alışkanlıklarınızdır. Birçok işi yapmak için her seferinde yeniden mi düşüneceğim? diyebilirsiniz. Elbette ki hayır. Hepimiz birçok konuda hiç düşünmeden, zihnimizde oluşmuş kalıpları kullanarak  karar alır ve harekete geçeriz. Kendimizi güvende hissetmek ve rahatlamak kısa yoldan yapmak sonuca ulaşmak için alışageldiğimiz şeyleri tercih ederiz. Hayatımızın büyük bir kısmını bu alışkanlıklarımız oluşturur. 

Peki ya gelecek hayalleriniz, hedefleriniz, düşüncelerinizdeki değişimler, tecrübelerle kazandığınız bir yığın işe yaramaz işler ve içinizdeki siz. Bir hikaye anlatılır: Zamanın birinde çok akıllı iki kardeş yaşarmış. Etrafındaki ve okuldaki bilgiler kendilerine yetmediğinden, annesi onları, bulundukları beldenin bilge adamına götürmüş.

Kardeşler, bilge adama pek çok sorular sormuşlar ve her defasında kendilerinin tatmin olduğu cevaplar almışlar. Bundan çok memnun olan kardeşler, bir müddet için bilgenin yanında kalıp daha çok şeyler öğrenmek için annelerinden izin istemişler ve bilge adamın yanında kalmışlar.

Bilge adama sorduklarına ve aldıkları cevaplara çok sevinen ve mutlu olan çocuklar bir süre sonra bu işten sıkılmaya başlamışlar. Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım diye düşünmüşler.

Kardeşlerden biri, “Buldum” demiş. “İki elimin arasına bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım. Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü? Ölü derse kelebeği bırakacağım, canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım. Her ne derse cevabını bilemeyecek!”

Kelebeği ellerinde tutan kardeşlerden biri, kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış ve sormuş...
“Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü?”
Bilge, uzun uzun çocuğun gözlerinin içine bakıp cevaplamış:
“Senin elinde evladım, senin elinde...

O halde hayatta nasıl yaşayacağın senin elinde.  
Hayallerine ulaşmak en azından çabalamak gayret etmek veya pes etmek senin elinde.
Vazgeçmek veya sorunlarına çözüm bulmak için uğraşmak senin elinde.
İhtiyarlık gelmeden, gençliğin kıymetini bilmek senin elinde,
Hastalık gelmeden, sıhhatin değerini bilmek senin elinde,
Fakirlik gelmeden eldekiler kaybolmadan, zenginliğin kıymetini bilmek senin elinde,
Ölüm gelmeden önce hayatın değerini, güzelliğini bilip şükretmek senin elinde,
Meşgul olmadan boş zamanın(1) kıymetini bilmek senin elinde.
Dik durmak veya eğilmek senin elinde.
Tam bitti olmaz derken kararlı bir şekilde ısrar etmek senin elinde.
Yapmaya bir türlü cesaret edemediğiniz güzellikleri yapmak veya korkmak senin elinde.
Güzel insanlar keşfetmek paylaşabileceğiniz ortak noktaları bulmak senin elinde.
Karşınızdaki insanlara kulak vermek veya kulak tıkamak senin elinde.
Hayata hep pozitif tarafından bakmak veya olumsuz düşünceler dağıtmak senin elinde.
Hayata hep sevgi penceresinden bakmak, sevdiklerinize sevdiğinizi söylemek senin elinde. 
İnanın hayat sizin tercihlerinize bağlı.
Hayatı nasıl yaşayacağın senin elinde.
1.Buhârî, Rikâk, 3; Tirmizî, Zühd, 25; El-Beyhakî, İmân, 9575.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR