İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

İİT-FİLİSTİN-KUDÜS

İİT-FİLİSTİN-KUDÜS

İslam işbirliği Teşkilatı (İİT)  1969 yılında Fas’ın başkenti Rabat’ta, İslam ülkelerini çatısı altında toplamak için kuruldu. Toplam 57 üyesi bulunan İİT, uluslararası hukuk tüzel kişiliğine sahip uluslararası bir teşkilattır. 
    Avustralyalı bir Hristiyan’ın 1969 da Mescid-i Aksa’yı kundaklamayı denemesinden sonra İslam ülkeleri başkanları,  BM de daimi olarak temsil edilen İslam Konferansı Teşkilatını kurdular. Pakistan’daki ikinci toplantılarında İslam Kalkınma Bankası’nın kuruluş planı gündeme getirildi.  1975 de zirve toplantısında İslam Kalkınma Bankası kuruluş planı onaylandı. 
    Siyaset yapan,  en yüksek organı olan, üye devletlerin devlet başkanları ve hükümet yetkililerinin katıldığı ve her üç yılda bir yapılan İslam Zirvesin de alınan karaların işleyişini incelemek için üye ülkelerin dışişleri bakanları her yıl toplanır. Organizasyonun yönetici organı ise daimi sekretarya iki organın kararlarının uygulanması ile görevlendirilmiştir. Ve merkezi Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde yer alır. 
    Kısaca bahsettiğimiz İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bu güne kadar ciddi, etkili, uygulanabilir özelliği olan bir karar alamamıştır. İslam ülkelerinin dağınıklığı, değişik etkiler altında kalmaları, birlikten güç doğar  anlayışını bir türlü hayata geçirememişlerdir. Bu güne kadar oluk oluk Müslüman kanın akıtılmasına,  katliamlar yapılmasına,   emperyal  güçlerin yayılmacı politikalarına  engel olamamışlardır. Oysa dünya ticaretini yönlendiren, “Petrol” bu ülkelerin ellerinde bulunmaktadır. 
    Türkiye’nin çağrısı ile olağanüstü, “Kudüs” gündemi ile toplanan İİT, Trump’ın Kudüs’ü İsraili’in başkenti ilan etmesinin ardından, Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan etmiştir. Bu İİT’in bu güne kadar aldığı en cesur, en yürekli, en etkili kararı idi.  Bu kararın ardından, başta ABD olmak üzere,  emperyal güçlerin  ciddi ciddi korkmalarına neden olmuştur.  Korkunun nedeni Kudüs değil, Müslümanların birleşmeleri, uyanmaya başlamalarıdır. 
    İİT, Suudi Arabistan’ın ve Mısır’ın katılmadığı, “Zirve” bu iki, “PEYK” ülkenin yokluğunu hissetmemişlerdir bile.
    Bu Zirvenin en önemli sonuçlarından biride, “Efendiler” ve “Kölelerin” belirlenmesi olmuştur. İslam Dünyasını bir kaos içine sokmaya çalışan emperyal güçlerin bunu başaramama korkusu ileride daha ciddi tedbirlerin alınmasını gündeme getirmiştir. Büyük bir ihtimalle İsrail’in bu kararı uygulaması engellenecektir. Son gelişen olaylar aynı zamanda ABD ile AB arasında var olan çatlağı daha da derinleştirecektir. 
    İşte tam da burada İslam İşbirliği Teşkilatı’nın daha da cesur ardımlar atması beklenmektedir. Örneğin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bağımsızlığının tanınması yanı sıra, Filistin’in başkenti ilan edilen Kudüs ve KKTC’de elçiliklerin açılması gündeme gelmelidir. Bununla da kalmayıp,  İsrail’in 1967 sınırlarına çekilmesi sağlanmalıdır. Bunun içinde her türlü ambargo dahil, siyasi, ekonomik ve gerektiğinde askeri güç kullanılmalıdır.  Elbette bu beraberinde İslam İşbirliği Teşkilatı Askeri gücünün kurulmasını da beraberinde getirecektir. 
    Bu, Filistin Lideri Mahmud Abbas’ın dediği gibi  Trump’a dolayısı ile ABD ye; “Yüzyılın Tokat”ı olacaktır. 

    Bu gelişmeler karşısında, terörist Hristiyan ve Yahudi dünyası adımlarını atarken bir daha düşünmek zorunda kalacaklardır.  Mazlumun akan gözyaşı silinecek, Müslüman dünyası ezilen dünya olmaktan kurtulacaktır. 
    İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bu faaliyetleri yeterli olur mu? Asla!  İslam ülkelerinde  ABD  ve İsrail’e yönelik yapılan her türlü eylem elbette yapılmalı ancak en etkili eylem bizzat  Filistin’e giderek, Filistin Halkı ile birlikte eylem yapmaktır.  Her ülkenin bayrağı orada dalgalanmalıdır.  Yahudilerin yüreklerine salının korku, onları geldikleri yerlere sürmelerine neden olmalıdır. 
    Bütün dünya, Müslümanlarının uyandığını, ülkelerine, devletlerine, topraklarına, insanına sahip çıktığını görmelidir. 
Trup’ın kararı Müslümanların uyanışına neden olmalıdır
Elbette canlar verilecek,  şehitlerimiz olacak, kanlarımız  akacak. Hangi hürriyet meşalesi kansız yakılmıştır. Allah için verilen her savaş, şehit edilen her beden mübarektir. İslam Halkları yalnız olmadıklarını, kardeşlerinin yanlarında olduklarını görmelidirler.  İşte o zaman ne Hindu’su, ne Budist’ti, ne Hristiyan’ı, ne Yahudi’si,   Müslüman kanı dökmeye cesaret edemeyecektir.  İslam Alemi, ekonomik, siyasi ve askeri açıdan dünyanın en güçlü ordularını bünyesinde barındırmış olacaktır.
Türkiye fitili ateşlemiştir. Hiç kimse alınan kararı küçümseme,  hafife alma basiretsizliğini göstermemelidir.  Tam aksine Zirvede alınan karar tam desteklenmeli daha büyük işlerin yapılmasının önü açılmalıdır.  İslam Birliğinin sağlanması için,  her ülke,  her fert üzerine düşenin en mükemmelini yapmalıdır. 
Başta Ankara olmak üzere, özellikle İç Anadolu Birliği olarak üyesi olmakla iftihar ettiğimiz,  Ankara Sivil Toplum Platformu (ASTP) üzerine düşenin en iyisini yapmaktadır.  Platform bünyesindeki STK ların üyeleri fedakârlıkta sınır tanımamaktadırlar.  Pazar günü Ankara’da yapılan Miting geleceğe çok daha büyük umutlarla bakmamıza neden olmuştur.  Başta Platform temsilcileri olmak üzere emeği geçen STK lara, başkanlarını ve üyelerini  en derin kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum. 
BİR YAZARIMIZIN DEDİĞİ GİBİ, “ALNI SECDEYE GELEN MÜSLÜMANLARIN SESLERİ BİR BİRİNE BAĞLANARAK BÜTÜN SOKAKLARI, MEYDANLARI VE DÜNYAYI AYDINLATACAKTIR. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR