İstanbul'da 'Trump'ın planı'na ortak tepki

İstanbul'da 'Trump'ın planı'na ortak tepki

Saadet Partisi'nin 'Büyük Kudüs Mitingi', toplumun her kesimden vatandaşı katılımı ile Yenikapı'da gerçekleştirildi

Saadet Partisi, ABD'nin 'Yüzyılın Anlaşması' adı altında açıkladığı 'barış planı'na tepki için İstanbul Yenikapı Meydanı'nda 'Büyük Kudüs Mitingi' düzenledi.

CHP, İYİ Parti, HÜDAPAR ve Gelecek Partisi'nin de destek vereceği miting için halk Yenikapı Meydanı'nda toplanmaya başladı.

60 sivil toplum kuruluşunun destek verdiği 'Büyük Kudüs Miting'e birçok kesimden kişi katıldı.

5 PARTİ LİDERİ MİTİNGE KATILDI

Mitinge Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Hüda-Par Genel Başkanı İshak Sağlam ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Berna Sukas ile çok sayıda sivil toplum örgütü Temsilcisi katıldı.

CHP, İYİ Parti, HÜDAPAR, Gelecek Partisi'nin de destek verdiği miting, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim konuşması ile başladı.

Sevim "Hakkı üstün tutan yeni bir dünya için Kudüs'ün bir mihenk taşı olduğunu biliyoruz. Dünya durdukça Kudüs, bağımsız Filistin'in başkenti olacaktır" dedi.

Mitinge Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Hüda-Par Genel Başkanı İshak Sağlam katıldı.

İMAMOĞLU DA YENİKAPI'DA

Sevim'in ardından söz alan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu "Bizler Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak; siyasi görüşlerimiz, politikadaki pozisyonlarımız ne olursa olsun, hep beraber, ilk günden beri her zaman mazlum Filistin halkının yanında olduk, yanında olacağız" dedi.

İmamoğlu "Siyasi görüşlerimiz, politikadaki pozisyonlarımız ne olursa olsun, hep beraber, ilk günden beri her zaman mazlum Filistin halkının yanında olduk, yanında olacağız" dedi.

İmamoğlu şöyle devam etti: "Sözümona İsrail ile Filistin arasında bir 'barış' planından bahsedildi. Fakat Filistin orada yoktu. Kendileri çalıp kendileri oynadılar. Kudüs’ün statüsü aynı zaman İslam dünyasının ortak mücadelesidir.

Güçlü olan her zaman haklı değildir. Ne Kudüs ne görülen bu statü bizim için kullanılabilir olmaz. 70 yılı aşkın süredir akan kanı durdurması beklenemez. Bu planın bölgeye ve dünyaya huzur getirmesi de beklenemez. İlk günden beri mazlum Filistin halkının yanında olduk, yanında olacağız. Bölgede kalıcı bir barış sağlanmasının da yanında olduk. Bu plana bu ülkede 'evet' diyecek hiçbir siyasi parti ve lider yoktur."

 CHP, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve HÜDA-PAR genel başkan düzeyinde 'Büyük Kudüs Miting'e katılıyor.

KARAMOLLAOĞLU: YÜZYILIN İHANETİ VE ZORBALIĞIDIR

Hamas yetkilisinin ardından konuşan SP lideri Temel Karamolloğlu "Sadece Kudüs ve Filistin için değil, şehitlerimiz, yeryüzünün bütün mazlumları için; İdlib, Doğu Türkistan, Arakan için buradayız. Bugün İstanbul’da ırkçı emperyalizme karşı küresel intifadanın meşalesini yakıyoruz" dedi.

Karamollaoğlu'nun kısaca açıklamaları şöyle:

"Hani 'Yüzyılın Anlaşması' diyorlar ya, biz 'Yüzyılın Paçavrası' diyoruz buna. Trump ve Netanyahu tarafından dayatılan şu plan Filistin'i siyonist İsrail'e peşkeş çekmektedir, uluslararası hukuku ayaklar altına almaktadır. Huzura ve barışa değil kaosa ve savaşa zemin hazırlamaktadır. Yüzyılın ihaneti, zorbalığı, paçavrasıdır. Bu paçavrayı Allah'ın izniyle tarihin çöplüğüne atacağız. Çünkü hak ettiği tek yer tarihin çöplüğüdür. Sırada ne var? Vadedilmiş topraklar var, Nil ile Fırat arası var, Diyarbakır var, Mardin var, Urfa var, Çukurova var, Türkiye var. Açık söylüyorum, eğer bugün Kudüs'e sahip çıkamazsak yarın İstanbul'u gündeme getirecekler. Eğer bugün Filistin'i koruyamazsak, Allah korusun yarın Türkiye'nin bütünlüğünü savunmayla karşı karşıya bırakacaklar bizi.

"100 YILLIK PLANLAR BİR BİR DEVREYE SOKUYOR"

Bugün sormamız gereken asıl soru şu: Irkçı emperyalizm adım adım hedefine yürürken, biz ne yapıyoruz? 100 yıllık planlar bir bir devreye sokulurken, biz ne yapıyoruz? Bağdat, Şam, Kudüs birer birer yağmalanırken, biz ne yapıyoruz? Bu zulüm dünyasını yıkıp yerine adil bir dünya kurmak için mi çalışıyoruz yoksa ırkçı emperyalizmin oyunlarına figüranlık yapıp birbirimizi mi boğazlıyoruz? Birleşeceğimize bölünüyor, birbirimizle mi uğraşıyoruz? Kardeşliğimizi pekiştireceğimize ırkçılık ve mezhepçilik tuzağına düşerek birbirimizi yok etmeye mi çalışıyoruz? Sadece hasım yaptıklarından şikayetle yetinmek acizlerin işidir. Kendi coğrafyasında kendi planlarını yapamayanlar, başkalarının yaptığı planların sadece figüranı olurlar. İslam dünyası olarak problemimiz ırkçı emperyalizmin güçlü olması değil, bizim içinde bulunduğumuz acziyettir. Bugün bizim problemimiz Filistin işgal edilirken eli kolu bağlı beklemektir, Kudüs'e el konurken ırkçılık ve mezhepçilikle uğraşmaktır, Mescid-i Aksa'da Müslümanların onuru çiğnenirken kavmiyetçilik yapmaktır, saraylarımızı, saltanatlarımızı korumak için bu işgale sessiz kalmaktır, günde 40 defa Allahu ekber deyip, sonra Trump'a teslim olmaktır.

İhtilaflarımızı, farklılıklarımızı kaşıyarak değil, ittifaklarımızı güçlendirerek, bu gidişi engelleyebiliriz. Bu yüzden zaman, süslü laflar söyleme zamanı değil icraat zamanıdır. Filistin'in kurtuluşunu gerçekten istiyorsak, süslü laflara değil, güçlü icraatlara ihtiyacımız var.

"BU ZORBALIĞA KARŞI TEK YÜREK OLMALIYIZ"

Kısa vadede D-8'ler başta olmak üzere içinde yer aldığımız bütün ulusal ve bölgesel kuruluşlar, harekete geçirilmelidir. Derhal İslam ülkeleri, İsrail ile olan her türlü diplomatik ilişkilerini kesmelidir. Ciddi ekonomik, diplomatik ve siyasi yaptırımlar devreye sokulmalıdır. Hukuka ve evrensel değerlere inanan bütün küresel kuruluşların, bu zorbalığa karşı tek yürek halinde hareket etmeleri sağlanmalıdır. Güney Amerika'dan Asya'ya kadar, Filistin'e Küresel Destek Platformu oluşturulmalıdır. İslam ülkelerinin, hava ve kara sahaları, İsrail ile ilgili her türlü askeri uçuşa ve tatbikata kapatılmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir Filistin Barış Gücü oluşturulmalıdır. Bu askeri güç, caydırıcı teçhizatlar ile donatılmalı, Filistinlilerin can ve mal güvenliğini korumak için Gazze'de konuşlandırılmalıdır. Orta ve uzun vadede İslam ülkeleri olarak birbirimizle uğraşmayı bırakmalıyız. Sahip olduğumuz imkanları, birbirimizi yok etmek için değil, birbirimizi desteklemek için kullanmalıyız. Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme politikalarına ve entrikalara karşı ortak stratejiler geliştirmeliyiz. Ülkelerimizde savunma sanayisine ve teknolojiye önem vermeliyiz. Ekonomik ve teknolojik kalkınma, her İslam ülkesinin en öncelikli meselesi olmalıdır. Kaynaklarımızı doğru ve yerinde kullanmalıyız. Aramızdaki ticareti güçlendirmeli, bu ticareti kendi para birimlerimiz üzerinde gerçekleştirmeliyiz. İslam Ülkeleri Savunma İş Birliği Teşkilatı'nı mutlaka kurmalıyız. Yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi, mahdut imtiyazlı çevrelerin değil ülkelerimizin sanayileşmesi, kalkınması ve zenginleşmesine tahsis etmeliyiz. Ekonomik, teknolojik, siyasi ve askeri alanlarda ortak ve güçlü müesseseler oluşturmalıyız."

 

KILIÇDAROĞLU: HER FİRAVUNUN MUSA'SI VARDIR

Karamollaoğlu'nun ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuştu, CHP lideri "Her firavunun bir Musa'sı vardır, bizler günümüzün firavunlarına karşı hepimiz birer Musa'yız. Adalet, hak ve hukuku Filistinli kardeşlerimizle birlikte inadına koruyacak ve savunacağız" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"Onun için en büyük zafer Kudüs'ün kine, istilaya, talana izin vermeden kurtarılmış olmasıydı. Selahaddin bunları yaparken bunları örnek aldığı kişi şüphesiz ki Hazreti Ömer'di. Hazreti Ömer de MS 638 yılında Kudüs'ü fethettiğinde tüm kent halkının canlarını ve mallarını güvence altına almıştı. Selahaddin Eyyubi'nin temelini attığı barış ruhu, Kudüs'e yüzlerce yıl hakim oldu. Osmanlı Devleti boyunca da Kudüs, tüm dinlerin özgürce yaşam sürdüğü bir barış kenti kimliğini sürdürdü. Biz, Müslümanlar için Kudüs, Mekke ve Medine'nin ardından 3. kutsal kentimizdir. Bizim ilk kıblemiz Mescid-i Aksa, Kudüs'te bulunmaktadır. Sevgili Peygamberimizin Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya oradan da göğe yaptığı miraç yolculuğu nedeniyle Kudüs bütün Müslümanlar için özel bir yere sahiptir."

"KUDÜS'ÜN ORTASINA BİR BOMBA KONULMUŞTUR"

Ancak ne yazık ki Kudüs, dinler arası gerilimin, din merkezli savaşların ve mücadelelerin adresi oldu. Bugün bu mücadelenin yeni bir aşamasındayız. Çağımızın Haçlı zihniyetleri ile Kudüs, Müslümanların ve Filistinlilerin ellerinden alınmak isteniyor. 1092'de Haçlıların Kudüs'ü işgal ettiklerinde yaptıkları bugün yaptıklarıyla aynıdır.

Kudüs'ün ortasına bir bomba konmuştur ama o bombanın etkisini gidermek hepimize düşüyor. Filistin devleti Kudüs'ten, Kudüs Filistin devleti ve Müslümanlardan koparılmak isteniyor. Oysa yaklaşık bin yıl önce Haçlılara karşı Müslümanlarla birlikte Kudüs'ü koruyanlar da Yahudilerdi. Oysa Yaklaşık 900 yıl sonra Selahattin Eyyübi'nin Kudüs'ü yeniden özgürleştirdiğinde kente özgürce dönenler, Müslümanlarla birlikte yine Yahudilerdi. Farklı Hristiyan mezhepleri yüzyıllardır Kutsal Kabir Kilisesi'nde birlikte ibadet edebiliyorlarsa bu Müslümanların sayesindeydi. Tarihin bize öğrettiği budur.

"FİRAVUNLARA KARŞI HER BİRİMİZ BİRER MUSAYIZ"

Yüzyılımızın Haçlı zihniyetinin planlarını da bizler boşa çıkardık. Bundan sonra da Allah'ın izniyle boşa çıkaracağız. Herkesi kucaklayan, herkesle dayanışma içinde olan yeni bir yaklaşımla yapacağız bunu. Kimlik üzerinden, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden bizi bölmeye, emperyalistlerin aleti etmeye çalışıyorlar. Emperyalizme karşı, egemen güçlere karşı bütün mazlum milletlerin birleşmesi bizim ahdimizdir. Bunu herkes böyle bilmeli. Binlerce Türkiyeli kardeşimiz Filistin mücadelesine destek vermek amacıyla Filistin'e gitmekten çekinmemiştir. Bugün Filistin'de ve Lübnan'da Türk gençlerinin mezarları bulunmaktadır.

Hepimizin kalbi Filistin ve Kudüs için atmaktadır. Çünkü hepimiz hakkın, hukukun ve adaletin hakim olduğu bir Türkiye, hakkın, hukukun ve adaletin hakim olduğu bir Orta Doğu, hukukun ve adaletin hakim olduğu bir dünya için mücadele ediyoruz. Her Firavun'un bir Musa'sı vardır. Günümüzün firavunlarına karşı her birimiz birer Musayız.

Filistin için hak, hukuk ve adalet. Kudüs için hak, hukuk ve adalet diyoruz. Adaleti, hakkı ve hukuku Filistinli kardeşlerimizle birlikte inadına koruyacak ve savunacağız"

DAVUTOĞLU: FİLİSTİN'SİZ ORTADOĞU BARIŞI OLMAZ

Kılıçdaroğlu'ndan sonra da Gelecek Partisi lideri Davutoğlu açıklamalarda bulundu:

 

"Trump ve Netanyahu sözde barış planını ilan ederken bütün bir insanlığa savaş ilan etmişlerdir. Sizin savaş ilanına karşı barışın merkezi olan Kudüs'ü savunacağız.

Kudüs'e sesleniyoruz: İstanbul yanınızdadır ve yanınızda olacaktır. Karamollaoğlu'na teşekkür ediyorum, Erbakan hocamızı saygıyla anıyorum. Allah onun emanetine sahip çıkmayı bize nasip eylesin. Filistin'siz Ortadoğu barışı olamaz, olmayacaktır. Filistin'in açık hava hapishanesine döndürülmesine karşı çıkacağız. Gün icraat günüdür. Artık ülkedeki kutuplaştırıcı siyaset karşısında ortak ilkelerimiz, ortak idrakimiz için hep beraber omuz omuza vermeyi bilmeliyiz. Keşke herkes burada olabilseydi. Kudüs söz konusu olduğunda omuz omuza vermeye var mıyız? Siyasi parti unvanlarımızı bir kenara bırakarak "Biz Kudüs sevdalısıyız" demeye var mıyız?

 


Davutoğlu, Kudüs ve Filistin için yapılması gerekenleri ise 10 maddede sıraladı:

1. 15 Mayıs 2018’de İsrail Doğu Kudüs’teki Türkiye Büyükelçisi’nin çekilmesi talebinde bulundu Türkiye’den. O zaman bütün arkadaşlarıma ulaşarak bunun büyük bir hata olduğunu söyledim. Vahim bir hata olacağını söyledim. Çünkü Doğu Kudüs’te temsilciliği bulunan yegane ülke Türkiye’dir. Türkiye 1967 işgali gerçekleştiğinde dahi Mescid-i Aksa’ya İsrail askerliği girdiğinde ilk tepkiyi Türkiye Başkonsolosu vermişti. Sonra burayı büyükelçilik düzeyine çıkardık. Maalesef o gün İsrail’in Türkiye’nin İsrail büyükelçisini sınır dışı etmesine mukabil Filistin Büyükelçisi’ni sınır dışı etmesi kabullenildi. Filistin’deki Türkiye Büyükelçisi geri çekildi. Yanlıştı. Bugün Doğu Kudüs’te Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği var ama büyükelçisi yok.

Çağrım şudur. Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi tekrar Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin’e bu millet adına gönderilmelidir. Ve ne yapılırsa yapılsın orayı terk etmemelidir. Onlara verilecek en iyi cevap budur.

Eğer bir gün Doğu Kudüs’e İsrail’le birleşti diyerek bu plan çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya yakın yerdeki büyükelçiliği kapatılmak istenirse buna kesinlikle direnilmeli. Ne tür kriz çıkarsa çıksın. Doğu Kudüs’teki al bayrak asla indirilmemelidir.

2. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin öncülüğünde oluşturulabilecek en geniş koalisyon oluşturulmalıdır. Sakın ha Trump bu anlaşmayı duyurdu diye bütün Amerikalıların, bütün Avrupalıların, bütün dünyanın bu anlaşmayı kabul ettiği yanılsamasına kapılmayalım. Dünyada ne kadar aklı başında düşünür ve siyaset adamı varsa herkes bu anlaşmaya karşıdır. Yapmamız gereken geniş bir insanlık koalisyonu oluşturmaktır. Trump’ı ve Netanyahu’yu o insanlık koalisyonuyla karış karşıya bırakmalıyız.

3. Aslında bir Filistin devleti vardır. Filistin devletinin ilanı Trump’ın vicdanına kalmaz. 30 Kasım 2012’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 9 net oyuna karşı 138 oyla Filistin Devleti devlet olarak kabul edilmiştir.

Yapılması gereken yarından itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin BM Daimi Temsilciliği BM Genel Kurulu’na başvurarak geniş bir ülkeler koalisyonuyla tekrar bu karar teyit ye tescil edilmelidir. Filistin devletinin kurulması Trump’ın merhametine kalamaz.

4. Çok az bilinen bir husustur. 1948 savaşı sonrasında 11 Aralık 1948’de bir Kudüs komisyonu oluşturuldu. Komisyonun üç üyesi var. Türkiye Cumhuriyeti, ABD ve Fransa. Bu komisyonun görevi Kudüs’teki her türlü statü değişikliğini takip edip Birleşmiş Milletlere bildirmek. Maalesef 1973’ten sonra bu komisyon atıl kaldı ama kapatılmadı. Şimdi Fransa’nın da bu gelişmelerden rahatsız olduğunu biliyoruz. Macron’un Kudüs ziyaretinde İsrailli yetkililerle tartışması dünyaya yansıdı. Fransa ile birlikte ya da tek başına. Mutlaka bu komisyon toplantıya çağrılmalı. Kudüs’ün kimliğinin Birleşmiş Milletler garantisi altında olduğu gösterilmeli. Eğer ABD gelmezse Birleşmiş Milletler sistemi dışında bir noktada kalmış olur.

5. Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Kudüs Komisyon üyesi olarak ve dahi Ürdün Doğu Kudüs’teki Müslüman mekanların 1967 sonrası hamisi olarak ve de Fas İslam İşbirliği Teşkilatı Kudüs Komisyonu Başkanı olarak Türkiye bu iki ülkeye çağrıda bulunarak üçlü bir girişim oluşturulmalı. Kudüs meselesi üç ülkenin ortak inisiyatifine dönüştürülmeli.

6. Bazı Arap ülkeleri de bu plana perde gerisinden destek veriyor. Buna karşı bu planı açıktan tenkit eden, tavır alan Türkiye, Endonezya, Malezya, Pakistan, Cezayir, Ürdün ve Fas gibi ülkelerle birlikte Filistin haklarını Kudüs’ü koruma inisiyatifi ortaya konmalı. İslam İşbirliği Teşkilatı ile harekete geçilmelidir.

7. Filistin içindeki grupların bir araya gelebilmesi için FKÖ ile Hamas arasında Kudüs temelli ortak bir zemin oluşturulmalı. Sayın Mahmud Abbas ile İsmail Haniye Türkiye’de bir araya getirilmelidir.

8. Türkiye Avrupa Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Şubat 2002’de ortak oluşturduğu AB İKÖ formunu tekrar toplantıya çağırmalı. Maalesef Kıbrıs konusundaki anlaşmazlık sebebiyle bir araya gelememişti. Bu komisyon üzerinden Avrupa Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı’nın birlikte ses yükseltmesine öncülük etmeliyiz.

Bu anlaşmadan Müslümanlar kadar Hıristiyanlar da huzursuzdur. Bu anlaşmadan makul Museviler de huzursuzdur. Bunların hepsi harekete geçirilmeli.

9. Quartet yani Ortadoğu dörtlüsünün diğer üyesi olan (Amerika ve Birleşmiş Milletler dışında) Rusya ile son dönemdeki ilişkiler de göz önünde bulundurularak sadece Suriye bağlamında değil Filistin bağlamında da ortak tavır için bir istişari zemin oluşturulmalıdır.

10. Mülteciler konusunda UNRWA (Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı) dediğimiz Birleşmiş Milletler’in çatısı altındaki Filistinli mültecilerle ilgili komisyonu harekete geçirilmeli. Filistin’in dünyada nerede olursa olsun mültecileri bir çatı altında toplanmalı. Filistinli mültecileri hakları korunacak şekilde bir inisiyatif başlatılmalıdır.

PARTİ BAYRAKLARI OLMAYACAK

SP İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim miting planı için "Bu planı yok hükmünde kabul ediyor ve tarihin çöplüğündeki yerini bugünden aldığını ilan ediyoruz. Yüreği Mescid-i Aksa, Kudüs sevdasıyla yanan herkes bir araya gelecek" dedi. Mescid-i Aksa’nın Müslümanların ilk kıblesi olduğunu hatırlatan Sevim “Bu yüzden, gün dayanışma günüdür. Gün Kudüs’e omuz verme günüdür" ifadesini kullanmıştı.

Organizasyona ilişkin bilgi veren Sevim "Mitinge aralarında İHH, ÖNDER, UDEF, Memur-Sen ve Hak-İş’in de bulunduğu 60’a yakın sivil toplum örgütü destek veriyor" demişti.

NE OLMUŞTU?

ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında tek taraflı 'barış planı' nı kamuoyuna açıklamıştı.

Sözde barış planı kapsamında Kudüs'ün, İsrail'in 'bölünmez' başkenti olarak kabul edileceğini ifade eden Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için 'son şans' olduğunu iddia etmişti.

Planın açıklandığı toplantıya Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Umman'ın Washington büyükelçileri de katılmıştı.

Trump'ın planının, "İsrail'e neredeyse tüm İsrail yerleşimlerini ve Ürdün Vadisi'ni hemen ilhak etme hakkı verdiği" yorumları yapılmıştı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.