Ferit Atmaca

Ferit Atmaca

KANDİL KESİLMEDİĞİ MÜDDETÇE…

KANDİL KESİLMEDİĞİ MÜDDETÇE…

 

 

Terör yine yaptı yapacağını.

İstanbul Beşiktaş’ta canlı bomba olup, bomba yüklü araç olup, hainlik, kahpelik kustu.

Canımızı yaktı yine, en derinden.

Hedefte polislerimiz, yani devletimiz vardı.

Kahpe saldırıda 36’sı polis 8’i sivil 44 can ebediyete göç etti.

Acımız büyük, yasımız büyük…

Şehitlerimize ağlıyoruz; kahroluyor, haliyle öfkeleniyoruz.

Şehit polislerimizin, fidanlarımızın her birinin hikayesi ayrı ayrı yürek burkuyor.

Pek çoğu henüz 20’li yaşlarda.

Kimi 6 aylık polis…

Kimi bekar, kimi nişanlı, kimi evli, kimi henüz 6 aylık ikiz bebek sahibi, kimi kimi kimi…

Allah geride bıraktıkları yakınlarına sabır versin.

Ne büyük acıdır o.

Hele çocuklar, eşler ve analar için.

Ömürleri boyu yaşayacaklar bu acıyı.

Allah yar ve yardımcıları olsun.

***

Ülkemizin dört bir yanına dağılan şehit cenazelerinde gözyaşları sel olurken, kimi “Berfin”ler “oh oldu” deyip, sevinç çığlıkları atıyordu.

Hain her yerde.

Allah topunun belasını versin.

Neyse ki, sosyal medya hesaplarından PKK propagandası yapanların tespit edilerek, gözaltına alınmaları süreci başlatıldı.

Şimdi onlar için hesap vakti.

***

Hain saldırıyı TAK üstlendi.

Kimdir bu TAK; kimin maşası, kimin çocuğu?

Malum TAK, bölücü terör örgütü PKK’nın bir kolu olarak biliniyor.

Arada bir İstanbul’da, Ankara’da bu tür eylemlerle gündeme geliyor, sonra adeta ortalıktan kayboluyor; unutuluyor gidiyor.

Terör uzmanlarına göre, PKK’nın şahin kanadı olarak da nitelendirilen TAK’ın liderliğini Bahoz Erdal lakaplı Fehman Hüseyin yapıyor.

Şu, Temmuz ayında medyamızda “öldürüldü” haberleri çıkan Bahoz Erdal’dan söz ediyorum.

Öldürüldü haberlerinin gerçek dışı olduğu iyice güçlenmiş oldu böylelikle.

O günlerde devletin resmi makamlarınca da doğrulanmamıştı zaten.

Ama halk olarak sevinmemiş değildik, belki de “doğrudur” diye.

Gelinen noktada, “öldürüldü” haberleri ile halk olarak “gazımız alınmış” anlaşılan!

Yani yine alamamışız bir PKK elebaşının kellesini.

***

Bölücü terör örgütünün uluslararası güç odaklarınca, emperyalist devletlerce desteklendiği aşikar.

Bunların Beşiktaş’taki kalleş saldırıda da bizzat rolleri olabilir.

Bunu halkımız da çok iyi görebiliyor.

İstanbul’daki yabancı ülkelerin temsilcilerinin (Konsolosların) Beşiktaş’ta saldırı yerine çelenk bırakması esnasında bir grup vatandaşın gösterdiği "Öldürdüler çelenk gönderiyorlar. Hepsi burada, katiller burada"  şeklindeki tepki, millet olarak hepimizin duygularını yansıtıyor aslında.

Daha dün, PYD/PKK kontrolündeki Kobani, Rimeylan, Kamışlı ve Ayn İsa bölgelerine havadan silah atıldı.

Terörist PYD’lilerin “küçük bir ordu kurulur” diye sevinç çığlıklarıyla topladığı cephane içinde uçaksavarlar bile var.

Atan kim?

Amerika..

Evet, Suriye’de, Irak’ta asıl onlar var… PYD’yi (yani PKK’yı) hem de açıktan destekliyorlar.

Bu böyle diye, teröre teslim mi olacağız, bizim elimiz armut mu toplayacak?

Biz Türkiye’yiz, Osmanlı’nın torunlarıyız. Güçlü bir Hükümet ve orduya sahibiz.

Hükümetimizin terörle mücadelede atacağı her yerinde adım milletten de, CHP’nin “ama”larına rağmen Meclis’ten de (HDP’lileri saymıyorum elbette) destek görüyor, görecektir de.

Diyeceğim şu ki, YETER ARTIK, Kandil kesilmeli.

Kandil orada öylece durduğu sürece, PKK’nın elebaşları hayatta olduğu sürece bize rahat yok.

Yılanın yuvası yerle bir edilmeli, başı ezilmeli, başka yolu yok.

Kandil’e öyle bir iki sortiden değil,

Bir ilk gerçekleştirilerek, Kandil’in tümden ortadan kaldırılmasından söz ediyorum.

Yeter artık.

Bıçak kemiğe dayanalı çok oldu.

Kandil’e girelim, şer yuvasını teröristlerin, elebaşlarının başına yıkalım.

Başsız bir PKK yılanını, başsız bir PYD yılanını desteklemeyi sürdürecekler, varsınlar yine ellerinden geleni yapmasınlar.

Baş alınmıştır, gerisi çok daha kolaydır.

***

Türkiye’nin Kandil’e girmesinin önünde bir engel mi var? Neden çekiniyoruz?

Ülkemizin birlik ve beraberliğini tehdit eden, polisimizi, askerimizi, sivil vatandaşlarımızı kahpe eylemlerle şehit eden teröristlere karşı her türlü karşılığa hakkımız vardır.

Hem içte hem de dışta, buna kimin ne demeye hakkı var?

“Amerika rahatsız olur” yollu mazeretlere sığına sığına bu noktaya gelinmedi mi?

Rahmetli Erbakan Hoca’nın “Bana ne Amerika’dan, bana ne Amerika’dan” dediği gibi, artık bunu tüm dünyaya haykırabilmeliyiz.

***

Bu noktada İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun açıklamaları dikkatimi çekiyor.

Sanki, Hükümet böyle bir hazırlık içinde de birşeyler bekleniyor.

Hayır.

Daha fazla gecikilmemeli.

Yılanın başı hemen ezilmeli.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR