Alperen Aydın

Alperen Aydın

Nizam-ı Âlem Yolunda 

Nizam-ı Âlem Yolunda 

Bitmeyen bir serüven; binlerce yıllık sevda, önceleri cihan hâkimiyeti mefkûresi, sonraları İslâm öncelikliğinde Nizam-ı Âlem…  

Ne demekti Nizam-ı Âlem; Âleme nizam, kula intizam, herkese adalet vermek. Nizam-ı Nefs ile başlayan basamakları birer ikişer geçmeye muktedir bir topluluğun yönetebileceği bu ahenkli toparlanış, Enfal Suresi 39. Ayette buyrulduğu üzere: Yeryüzünde fitne kalmayıncaya, din Allah’ın dini oluncaya kadardır. Nizam-ı Âlem bir sevdadır. Bu büyük sevdayı taşımaya, büyük yürekli kişiler talip olabilirler. Nitekim Seyyid Ahmed Arvasi bu konuda şöyle demiştir:

‘’Düzeni değiştirmek isteyenler, önce kendilerini değiştirmek, örnek bir nefs mücadelesi vermek zorundadırlar.’’  
Evet, bu sevdayı taşıyacak kadar büyük yürekli arkadaşlarımızın dayanağı ve en büyük yoldaşı Kur’anı Azimüşşandır. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu:

‘’Gayemizi "İ'lay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem Ülküsü" diye tercih ettiğimize göre kaynağımız Kur'an olacaktır. İnsanların saadeti ancak kendilerini yaratan Cenab-ı Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerime sarılmakla mümkündür.’’ Buyurmuşlardır.

Nizam-ı Âlem sevdamızı kavgacı, işgalci ve millet düşmanı bir yol olarak nitelendirenler bilmelidirler ki ‘’İlây-ı Kelîmetullah ve Nizam-ı Âlem davası, milletleri İslâm ile yok etmek değil, kelime-i tevhitte birleştirmektir.’’ 

Bugün dahi, Kafkasya, Kırım, Türkistan, Myanmar, Suriye, Türkmeneli, Filistin, Yemen kendilerine uzatılacak bir el bekleyerek, düştükleri bu elim durumdan kurtulmak arzusunda, Nizam-ı Âlem’e gönül vermiş, mü’min, mütedeyyin kadroları çağırıyor. 

Müslümanların hâli ortadadır. Son birkaç yüzyılda sapkın anlayışlarla kirletilen ümmet zihni bulandırılmış, şimdi küfür kıskacında en zor günlerini yaşamaktadır. Nizam-ı Âlem yolunda İslâm’ı doğru anlayarak, Kur’an ve sünnet yoldaşlığında, Çağrımız İslâm’da dirilişedir parolasıyla hareket edeceğiz. 

Tarih şahittir ki korkaklarla büyük işler asla gerçekleşmemiştir. Türk-İslâm coğrafyasının bugün korkak Müslümanlara ihtiyacı yoktur. Muhsin Başkan’ın deyimiyle ‘’Türklük demirini İslâm suyuna batırdık çelikleştirdik.’’  Bu çelik yumruğu da Müslümanların temel haklarına kim kast ederse indireceğiz!

Şüphesiz bu yolda en büyük düşmanlarımızdan birisi nefsimiz olacaktır. Menfaatler, mevkiiler, şan, şöhret vesvesesiyle yolumuzdan saptırılmak isteneceğiz. Binaenaleyh bu yolda ömrünü vakfetmiş, Azrail’e canını daktilosu başında bu millete hizmet ederken teslim etmiş hocamızın bir konferansta verdiği nasihati de eklemek doğru olacaktır.

Seyyid Ahmet Arvasi; sandalyeyi kafasının üstüne kaldırır, dinleyiciler şaşırmıştır. Sonra sandalyeyi indirir ve üzerine çıkar. Sonra der ki, "Menfaatleriniz bu sandalyedir. Eğer üstün tutarsanız alçalırsınız. Fakat menfaatlerinizi ayaklarınızın altına alırsanız yükselirsiniz.”

Nizam-ı Âlem sevdasına layık olmamız temennisiyle yazıma son veriyorum.

Davamız Hak davadır, davamızdan emin olarak ve daima Allah rızası için hareket ederek çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR