Ahmet Aydınsoy

Ahmet Aydınsoy

Varlığı da yokluğu da medeniyetin zarif bir nişanıdır

Varlığı da yokluğu da medeniyetin zarif bir nişanıdır

Medeniyetin zarafeti, inceliği,  güzellikleri ve zenginlikleri ayrıntılarda, ince düşünülmüş küçük detaylarda gizlidir. Kültür, sanat, estetik gibi değerlerin zirve yaptığı dönemlerde tüm bu güzellikler en ince ayrıntısına kadar, en etkileyici örnekleriyle toplumların hayatını güzelleştirmiştir.

İlginç, bir o kadar da zarif detayları içinde barındıran, medeniyetimizin zirve dönemlerinden küçük bir örneği paylaşmak istedim bu hafta. 

Şekliyle, tasarımıyla irili ufaklı çeşit çeşit örnekleriyle; “işte medeniyet böyle bir şey...” dedirten bir ayrıntıdan bahsediyorum. Kapı tokmakları... 

Şekli, tasarımı, modelleri, her biri ayrı ayrı sanat eseri değerinde olan örnekler bir yana, büyüklüğüne ve yapısına göre çıkardığı sesle hayatı anlamlandıran, kolaylaştıran, bir o kadar da güzelleştiren ince bir düşünce ürünü olan kapı tokmakları.

İçinde barındırdığı güzellikleriyle, sırlarıyla, huzura, güvene mekan olan, hayata dair her şeyi içinde barından odaların üç bir yandan, kimi zaman dört bir yandan çevreleyip, aile mahremiyetini tüm rahatlığı ve güzelliği ile koruma altına alan ve Anadolu’nun çoğu yerinde adına HAYAT denilen yerin sokağa açılan, çoğu zaman çift kanatlı kapılarının tokmaklarından bahsediyorum. Eğer büyük bir medeniyet inşa etmeyi başarmışsanız, kapı tokmağı bile elinizde, bir sanat eserine, zarif bir düşünce ürününe dönüşe bilir.  

Derler ki, dünya üzerinde bulunan her şeyden daha fazla, insana güven ve huzur veren şey, akşam gidilecek bir evinin olmasıymış. 

Aile mahremiyetinin, huzurun, güvenin yaşandığı zamanlara mekan olan, sadece varlığı değil, adı bile içimizi ısıtan yer, evimiz. Ev hali rahatlığı içinde, hayatın hayat bulduğu avlu kapısına gelen misafirin erkek mi? yoksa kadın mı? olduğunu sesiyle haber veren, güven ve huzur ortamının en ince ayrıntısını bile dikkate alan, zarif bir düşüncenin ürünü olan kapı tokmağı. 

Şekli, sesi, zarif işçiliği yani varlığı bir yana, yokluğu bile ünlü ressamın fırçasının ucunda çok zarif bir düşünceyle eşsiz sanat eserine dönüşüveren kapı tokmağı... “Nasıl yani?” Dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki:
Ünlü ressam William Holman Hunt, ‘Kainatın Işığı’ adını verdiği bir bahçeyi tasvir eden tablo çizer. Tabloda geceleyin elinde fenerle bahçede duran bir filozof vardır. Hunt’ın tablosu Londra Kraliyet Akademisi’nde sergilendiği sırada tabloyu tetkik eden bir sanat eleştirmeni Hunt'a dönerek: 
- “Güzel bir tablo doğrusu, ama manasını bir türlü anlayamadım. Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Kapıya tokmak takmayı unutmuşsunuz da?” 
Hunt gülümseyerek,

- “Adam alelâde bir kapıya vurmuyor ki. Bu kapı insan kalbini temsil ediyor. Sadece içeriden açıla bildiği için dışında tokmağa ihtiyaç yoktur.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR