Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze’de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen herkes bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze’de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen herkes bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Soykırım kadrosunun, uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. Gazze’de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen, tavır almayan herkes, bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Soykırım kadrosunun, uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. Gazze’de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen, tavır almayan herkes, bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80’inci Genel Kurulu’nda konuştu. Erdoğan, “Filistin’in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde, Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas’ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Biz, bugün, bu kürsüde, kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkına tercüman olmak için de için bulunuyoruz. Filistin Devleti’ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor; henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler Şartı’nın, bundan 80 yıl önce San Francisco’da imzalandığını ve 24 Ekim 1945’te yürürlüğe girdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Kuruluş Şartı’nın, ilk maddesinin ilk kelimelerini, burada tekrar hatırlatmak isterim. Birleşmiş Milletler’in amacı, uluslararası barış ve güvenliği korumaktır. Evet, bizler, bu salonda Birleşmiş Milletler’in 80’inci yaşını kutlarken, dünyanın birçok bölgesinde, Kuruluş Şartı’nın ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze’de, gözlerimizin önünde 700 günü aşkın bir süredir, soykırım devam ediyor. Biz toplantı halindeyken dahi, Gazze’de şu anda siviller katlediliyor. Gazze’de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti. Enkaz altında kaç cenazenin olduğu henüz bilinmiyor. Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından, Gazze’de, son 23 aydır her saat, evet, her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil, dostlar, hepsi birer can, birer masum insan. Şu anda sadece silahlarla değil, açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21’inci yüzyılda, medeni dünyanın bakışları altında, 146’sı çocuk, 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor” diye konuştu.

BM Genel Kurulu’na, Gazze’deki günlük hayatı anlatan fotoğraflar gösteren Erdoğan, “Lütfen hepimiz, elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında şöyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi? Fakat, insanlık için bu utanç manzarası Gazze’de, 23 aydır her gün tekerrür ediyor. 365 kilometrekare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazzeli, her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor. Gazze’nin sağlık altyapısı tamamen çökmüş durumda. Doktorlar öldürüldü ya da gözaltında kaybedildi. Ambulanslar vuruldu. Hastaneler bombalandı, yıkıldı. Tedavi mümkün değil, operasyon mümkün değil, ilaç bulmak mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bakın, içim kan ağlayarak söylüyorum. Henüz 2-3 yaşındaki, elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucaklar, bugün, maalesef, Gazze’nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir. Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu? Hepimiz anne-babayız; üzerine titrediğimiz evlatlarımız, torunlarımız var. Burada, Amerika’da, Avrupa’da, dünyanın her yerinde, bir çocuğun eline küçük bir diken batsa, anne babaların yüreği yanıyor; ama Gazze’de, çocukların elleri, kolları, bacakları anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Kimse kusura bakmasın, ama, bu, insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık tarihi, son bir asırda, böyle bir vahşet görmemiştir. Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Gazze’deki soykırım medya, sosyal medya aracılığıyla her an canlı olarak yayınlanıyor. İsrail, şu ana kadar Gazze’de, ulusal ve uluslararası basında çalışan 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdü; Gazze’ye tüm girişleri yasakladı. Ama yine de soykırımı gizleyemedi. Filistin topraklarında devam eden soykırıma her fırsatta dikkatleri çeken Genel Sekreter Sayın Guterres’i gönülden destekliyorum; cesareti için kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Ancak, Birleşmiş Milletler, Gazze’de, kendi çalışanlarını dahi koruyamamıştır. Gazze’de, insanlara yardım için koşturan 500 kişi öldürülmüştür ve bunların 326’sı BM personelidir.”

Soykırımın, tıpkı Holokost gibi insanların toplu halde imhası için kullanılan utanç verici, insanlık dışı ve barbarca bir kavram olduğunun altını çizen Erdoğan, “Oysa bugün Gazze’de sadece insanlar öldürülmüyor. Gazze’de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Gazze’de tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, otlar; Gazze’de asırlık zeytin ağaçları yok ediliyor. Gazze’de sular yok ediliyor, kirletiliyor. Gazze’de binalar, evler, kütüphaneler, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, tarihi yapılar bilinçli bir şekilde yıkılıyor. Gazze’nin toprağı, insan için de, hayvan için de, bitki için de, artık işe yaramaz hale getiriliyor. Şimdi size soruyorum, elimdeki şu fotoğrafın güvenlik arayışıyla ne ilgisi var? Bunun adı ‘canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık’ değil midir? Bu kürsüden açık açık ifade ediyorum.

Gazze’de bir savaş yoktur. Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Gazze’de, bir yanda elinde en modern, en öldürücü silahlar olan düzenli ordu, diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar vardır. Bu, terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgal, tehcir, sürgün, soykırım, daha doğrusu bir toplu-kıyım politikasıdır” diye konuştu.

Gazze’nin Hamas bahanesiyle yok edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eş zamanlı olarak, Hamas’ın yönetimde olmadığı Batı Şeria da adım adım işgal edilmekte, infazlarla masum siviller katledilmektedir. Üstelik İsrail; Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmamakta, Suriye’ye, İran’a, Yemen’e, Lübnan’a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit etmektedir. En son, arabulucu Katar’da, ateşkes müzakereleri için toplantı yapan heyete İsrail saldırısı gerçekleşmiştir. Katar’a yönelik saldırı göstermiştir ki, İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Netanyahu’nun barış yapmaya da, rehineleri kurtarmaya da niyetinin olmadığı, bir kez daha anlaşılmıştır. Sadece komşuları değil, Orta Doğu’daki tüm ülkeler İsrail hükümetinin pervasız tehditlerine muhatap oluyor” dedi.

İsrail’in artan saldırganlığı sebebiyle Avrupa başta olmak üzere, Batı’da 2’nci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan değerlerin çok ağır yara aldığını kaydeden Erdoğan, “En temel insan hakları, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, gösteri ve protesto özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları, demokrasi, eşitlik, adalet gibi kavramlar rafa kalkmıştır. Gelinen noktada hepimiz şu gerçeği görmek zorundayız değerli dostlarım. ‘Vaat edilmiş topraklar’ saplantısıyla hareket eden İsrail hükümeti, yayılmacı bir politikayla bölge barışına ve insanlığın müşterek kazanımlarına kastetmektedir. Üç semavi dinin kutsal beldesi, insanlığın ortak mirası olan Kudüs’ü Şerif, bu radikalizmin doğrudan hedefi olmaktadır. Vicdan sahibi Musevileri de rahatsız eden, onların da tasvip etmediği, dahası tüm dünyada antisemitizmi körükleyen bu cinnet hali, artık daha fazla devam edemez. Gazze’de ateşkes bir an önce sağlanmalı, saldırılar durmalı, insani yardımların engelsiz girişine mutlaka izin verilmelidir. Soykırım kadrosunun, uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. Gazze’de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen, tavır almayan herkes, bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır” ifadelerini kullandı.

Bütün devlet ve hükümet başkanlarına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gün, bu gündür. Gün; insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür. Halklarınız Gazze’deki barbarlığa tepki gösterirken, gelin, sizler de adım atma cesaretini gösterin. Çocukların çocukları büyüttüğü Gazze’ye karşı insanlık görevinizi yerine getirin. Bu vesileyle dünyanın farklı ülkelerinde Gazzeli mazlumlara sahip çıkmak için meydanları dolduran, Gazzeli masumlara destek olmak için denizlere yelken açan; akademisyeniyle, sanatçısıyla, siyasetçisiyle, aktivistiyle, öğrencisiyle tüm Filistin savunucularına en kalbi selamlarımı yolluyorum” diye konuştu.

İnsanlığın bir daha savaş felaketi yaşamaması için kurulan Birleşmiş Milletler'in köklerinin, içinde bulunulan karanlık döneme ışık tutacak değerlerle dolu olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Genel Sekreter Sayın Guterres’in, Teşkilatımızı etkin ve verimli hale getirmek amacıyla başlattığı BM80 Girişimine desteğimiz tamdır. Bu girişimin BM’nin tüm faaliyetlerini daha da güçlendirecek bir süreç olarak başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. Bu sürece, İstanbul’u bir BM merkezi haline getirme vizyonumuzdan da hareketle, güçlü destek vermeye hazırız. 80’inci yılda Birleşmiş Milletleri kuruluş ruhuna döndürecek adımları atmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Biz, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir düzen kuruluna kadar ‘Dünya beşten büyüktür’ demeye devam edeceğiz. Görevimiz sistemi terk etmek değil; onarmak, yeniden işler hale getirmektir. Hiç şüphesiz daha adil bir dünya mümkündür. Türkiye, ‘daha adil bir dünyanın inşası’ için mücadelesini sabırla devam ettirecektir” ifadelerini kullandı.

Kaynak:Haber Kaynağı

Öne Çıkanlar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.