Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörsüz Türkiye'yi çok sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörsüz Türkiye'yi çok sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörsüz Türkiye'yi, inşallah yakın zamanda, çok sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfınca, Atatürk Kültür Merkezi'nde 4'üncüsü düzenlenen "Bir Şiir Bir Hayat Canım İstanbul" programında yaptığı konuşmada, yedi tepe üstünde zamanın gergef işlediği, denizle toprağın visale erdiği, gecesi sünbül, Türkçesi bülbül kokan İstanbul'da, "Bir Şiir Bir Hayat Canım İstanbul" sergisinde İstanbul sevdalısı dostlarıyla bir arada olmanın memnuniyetini yaşadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bir Şiir Bir Hayat Canım İstanbul" programında yaptığı konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Bu önemli etkinliğin özellikle de düzenlenmesinde ülkemiz ve kültür sanat camiamız için ilim fikir ve edebiyat dünyamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Üstadın yalnızca şahsi hatırasını değil fikri ve edebi külliyatı ile dava şuurunu da tüm ihtişamıyla bugünlere taşıyan vakfımızın her bir mensubunu tebrik ediyorum.

Yarın üstadımızın aramızdan ayrılışınının 42’nci yılını idrak edeceğiz. Vefatının üzerinden 42 sene geçmesine rağmen eserleriyle, fikirleriyle ufku ve mücadele azmiyle bugün bile kitlelere tesir eden, yön veren, yol gösteren üstad Necip Fazıl’ı bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.2023'te ebediyete uğurladığımız ve bu kıymetli serginin ilk tohumlarını eken Mehmet Kısakürek'e de Cenabıallah'tan rahmet niyaz ediyorum. Mevla, hem Üstadımızın hem de mahdumlarının kabirlerini pür nur, mekanlarını inşallah cennet eylesin diyorum.

İstanbul, binlerce yıllık medeniyetimizin köklerini içinde barındıran muhteşem ve muazzam bir çınardır. İstanbul ile ne kadar iftihar etsek azdır. Böyle kadim bir şehrin sakini, hizmetkarı olmaktan şeref duyuyoruz. İstanbul'u farklı yönleriyle anlatan her çalışmayı takdirle karşılıyoruz. 'Canım İstanbul'... Böyle bir sergiyi gerek teknik imkanları gerekse muhtevası bakımından son derece başarılı bulduğumu burada özellikle ifade etmek istiyorum. Yapay zeka ve ses klonlama gibi pek çok dijital yeniliğin kullanıldığı sergiyle bir yandan Üstadın mısraları eşliğinde tarihi İstanbul manzaraları seyredilirken, diğer yandan maziye yakinen şahitlik edilecek.

'Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar, onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.' Bu mısraları İstanbul'a, zihnimize, kalbimize nakşeden Üstadın ve kıymetli oğullarının ruhu inşallah bu sergiyle bir kez daha şad-kam olacak diye ümit ediyorum.

"Üstat hiçbir zaman korkmadı"

Şu gerçeği evvela sizlerle paylaşmak arzusundayım. Milletlerin kıymeti, zenginliği, derinliği, tarih ve medeniyete yaptıkları katkılar kadar sinesinden çıkardıkları yazarlarla, şairlerle, ilim ve tefekkür insanlarıyla mizana vurulur. Eserleriyle, düşünceleriyle, geleceğe bıraktıkları izlerle bu insanlar, aynı zamanda 'necip olma' hasletini yani asaleti de bünyelerinde taşır. Bu bakımdan asalet, yalnızca milletlere has bir vasıf değildir.

İşte 'Necip' ismiyle müsemma olan Üstat, bu asilliğin, bu yüksek fikri mertebenin en mümtaz amillerinden biridir. O, sindirilmiş, ürkütülmüş, bastırılmış, bilhassa tek parti döneminde faşizmin her türlüsüne muhatap olmuş bir milletin kendisine gelmesini, asaletini tekrar hatırlamasını, yeniden öz güven kazanmasını sağlamıştır. Merhum Necip Fazıl, şiirleriyle, nesirleriyle, tekmil eserleriyle daima ötelerin, ferdaların, bir anlamda Sidretü'l-müntehanın peşinde olmuştur. Üstadın sezişi, duyuşu, hissiyatı ve meselelere hakimiyeti onu muasır ve muarızlarından hep farklı kılmıştır. Zekasının keskinliğini, sözünün sarahatini kalemiyle, kelamıyla, dava ve iddiasıyla ortaya koydu. Şiirlerinde zaman ve mekanı, eşya ve insanla terkip etti, mistik bir ürpertiyle birleştirdi. Ferdi ve toplumu birbirinden hiçbir zaman ayırmadı.

Üstadın nazarında cemiyetin rüyası olan şiir, duygu ve düşüncenin biri ötekini boğmadan, gölgede bırakmadan uyum içinde bir araya getirdiği sanatın adıydı. O ince olduğu kadar rafine, girift olduğu kadar naif bir dille geçmişi omuzlayıp geleceğe seslendi.

Üstat Necip Fazıl, büyük bir şair ve mütefekkir olmanın yanı sıra büyük bir mefkurenin mihmandarlığını, Büyük Doğu davasının sancaktarlığını yapan bir aksiyon adamıydı. Kurduğu cemiyetle Anadolu'yu adım adım gezdi. Gençlerle bir araya geldi. 'Bir iman merkezi etrafında toplananlar' olarak tarif ettiği milletimizi ruh kökleriyle yeniden buluşturmak için ömrü boyunca çalıştı, didindi, cehdetti. Tabii bu kutlu yürüyüşte devrin kibir abidelerinin de radarına girdi. Sayısız takibata uğradı, zindanlara atıldı, dergileri toplatıldı. Fakat Üstat hiçbir zaman korkmadı, yılmadı, yeise kapılmadı. 'Ön ve ard, sağ ve sol, bin yolda yol boyu bu yol. Emir: Öl, yahut ol. Ne bir harf ne kelam, Esselam, esselam' nidalarıyla istikametten bir an olsun ayrılmadı

"Terörsüz Türkiye'yi çok sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz"

"Bir dava adamı olarak Üstadın en büyük hayali, 'Kim var?' diye seslenildiğinde sağına soluna bakmadan 'Ben varım' diye ortaya çıkacak bir gençliğin yetişmesiydi. Necip Fazıl'ın yetişmesi için ömrünü vakfettiği gençlik, zalime Yavuz, mazluma Yunus olan özgüven ve vicdan sahibi bir gençlikti. Büyük bir memnuniyetle söylemek isterim ki üstadın çektiği çilelerin hiçbirinin boşa gitmemiş, ektiği bütün tohumların çiçek açmış, filiz vermiş ve meyveye durmuştur.

Türk milletini ruh kökünden koparmak isteyenler rahatsız olsalar da bugün diline, dinine, milli ve manevi değerlerine sahip çıkan bir gençlik var. Bugün tarihini bilen, köklerine inen, milli kimliğini tüm veçheleriyle idrak eden bir gençlik var. Bugün geçmişten aldığı ruh ve mirası geleceğe aktarma kararlılığına sahip cesur ve vakur bir gençlik var. Türkiye yüzyılının kilometre taşları, hamdolsun işte bu gençliğin azmiyle, eserleriyle, çalışmalarıyla ve vizyonuyla tek tek yerlerine oturuyor.

Bilimden kültür ve sanata, savunma sanayinden diplomasiye, sivil toplum ve iş dünyasından siyasete bu gençlik müessir ve muteber Türkiye’nin geleceğini inşa ediyor. Biz de eserlerimizle, hizmetlerimizle, projelerimizle bu gençliğin önündeki engelleri ortadan kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bugüne kadarki en büyük eserimizi, yani Terörsüz Türkiye'yi, inşallah yakın zamanda, çok sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz.

Sergiyi tertip eden Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfına, destekleyen Kültür ve Turizm Bakanlığına, Halkbank ve Türk Telekom'a, ayrıca Kısakürek'in aziz hatırasını, fikir ve sanat müktesebatını yaşatan, bugünlere taşıyan herkese teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sizlere merhum Üstadımızın bizim de duygularımıza tercüman olan şu eşsiz mısralarıyla veda etmek istiyorum, Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar/ Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar/ İçimde tüten bir şey, hava, renk, eda iklim/ O benim zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim/ Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur/ Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur/ Denizle toprak yalnız onda ermiş visale/ Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale/ İstanbul benim canım/ Vatanım da vatanım/ İstanbul, İstanbul."

Mehmet Kısakürek için hazırlanan hatıra filmi gösterildi

Programda, şair, yazar ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek'in oğlu Mehmet Kısakürek için hazırlanan hatıra filminin gösterimi yapıldı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Vakıf Başkanı Şeyma Kısakürek de birer konuşma yaptı.

Kısakürek'in oğlu Osman Kısakürek ile ailesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Necip Fazıl Kısakürek'in İstanbul ile ilgili yazıları ve fotoğraflarıyla hazırlanan derlemeyi hediye olarak takdim etti.

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.