Maarif Vakfı, uluslararası eğitimde ilk 5’e girdi

Maarif Vakfı, uluslararası eğitimde ilk 5’e girdi

Türkiye Maarif Vakfı, 9 yılda 55 ülkede 70 binden fazla öğrenciye ulaşarak dünya genelindeki en büyük beş eğitim zincirinden biri oldu.

Türkiye Maarif Vakfı (TMV) Başkanı Mahmut Mustafa Özdil, Türkiye Araştırmaları Merkezleri (TAM) ve Avrupa Eğitim Merkezleri (AEM) gibi yenilikçi platformlarıyla uluslararası akademik işbirliği ağını hızla genişleten vakfın kuruluş süreci, uluslararası faaliyetleri, eğitim modeli ve yeni dönem hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Vakfın son 20 yılda dünyadaki etkinliği artan Türkiye adına yurt dışında eğitim faaliyetlerini organize edecek bir kuruma duyulan ihtiyaç dolayısıyla kurulduğunu anlatan Özdil, kuruluş döneminde 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi dolayısıyla bazı ülkelerde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü'yle (FETÖ) iltisaklı okulları devraldığını söyledi.

Özdil, "Bizim toplam büyüklüğümüzün yaklaşık üçte birini FETÖ iltisaklı okulların devri teşkil ediyor. Yola çıkış noktası, FETÖ iltisaklı okulların devri değil." dedi. Devraldıkları bu okulları kötü durumdan rehabilite ettiklerini aktaran Özdil, bunları uluslararası standartlarda ve saygın okullar haline getirmek için çalıştıklarını dile getirdi. Vakfın 9. yılında bugün 6 kıtada 55 ülkede anaokulundan liseye kadar 70 bini aşkın öğrenciye örgün ve yaygın eğitim hizmetleri ile barınma imkanları sağlayan bir kurum haline geldiğini vurgulayan Özdil, Arnavutluk'un başkenti Tiran ve Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te de üniversitelerinin bulunduğunu kaydetti.

TÜRKİYE ARAŞTIRMA MERKEZLERİYLE AKADEMİK AĞ KURULUYOR

Özdil, bunun yanında vakfın faaliyette bulunduğu ülkelerin önde gelen üniversiteleriyle kurduğu işbirlikleriyle açtığı Türkiye Araştırmaları Merkezlerinin bulunduğundan bahsederek, "Bunlar bir taraftan akademisyenler ve yükseköğrenimlerine Türkiye'de devam etmek isteyen gençlerin gelmeden önce Türkçeyi sağlıklı şekilde öğrenebilecekleri merkezler. Dünyanın 55 ülkesinde faaliyet gösteren bir kurum olarak kendi Türkiye Araştırmaları Merkezlerimiz üzerinden birbirine hiç benzemeyen birçok ülkenin dahil olduğu alternatif akademik ağ da oluşturma imkanı veriyor. Bu potansiyel de bizi çok heyecanlandırıyor." diye konuştu.

Özellikle Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının eğitim ihtiyaçlarına cevap oluşturmak üzere tasarladıkları Avrupa Eğitim Merkezlerinin de bulunduğunu aktaran Özdil, özellikle dezavantajlı gruplar için eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri yürütüldüğünü söyledi. Vakfın henüz 9. yılında uluslararası eğitim zincirleri arasında dünyada ilk 5'te yer aldığına dikkati çeken Özdil, şöyle devam etti:

"Maarif Vakfı olarak bizim bir iddiamız var. Biz, uluslararası okul işini diğer benzerlerimizin yaptığı gibi değil, başka bir iddiayla, başka bir hikayeyle yapacağız. Bu da nedir? Yerel bağlamdan kopmadan, yerel ihtiyaçları önemsizleştirmeden, o ülkenin gelecek nesillerinin, o ülkenin ihtiyacı, kimliği neyse o çerçeveye riayet ederek yetiştireceğiz. Faaliyet gösterdiğimiz ülkeyi daha derinlemesine tanımamız lazım. O ülkenin eğitim alanındaki ihtiyaçlarının ne olduğunu, yine o ülkenin önde gelen eğitimcileriyle birlikte bilgi üreterek ortaya koymamız lazım. Dolayısıyla Türkiye Araştırmaları Merkezlerinin bizim açımızdan bu akademik ilişkilerin derinleşmesinde, o bilginin birlikte üretilmesinde, bizim faaliyetimize oluşturacağımız politikaların belirlenmesinde, sağlıklı veri tabanının hazırlanması noktasında çok büyük katkısı olacağına inanıyoruz." Özdil, dünyanın 55 ülkesinde faaliyet gösteren kurumun bütçe açısından da sürdürülebilir bir modelle hareket ettiğini anlattı.

Vakıf olarak birinci hedeflerinin eğitim içeriğini daha da sağlam hale getirmek olduğunu vurgulayan Özdil, "Bir okulun Türkiye Maarif Vakfı okulu olmasını sağlayan standartların daha net şekilde ortaya konulmasını sağlamak ve bir akreditasyon sistemine geçmek... Stratejik hedeflerimizden biri Türkçenin etkin şekilde öğretilmesinin sağlanması. Onun dışında her kurumun olduğu gibi kurumsal yapımızı güçlendirmeye, iş akışlarımızı sağlamlaştırmaya, toplam kalite anlayışını süreçlerin her aşamasına hakim kılmaya yönelik çalışmalarımız var. Finansal sürdürülebilirlik de elbette önemli hedeflerimizden biri." ifadelerini kullandı.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜTÇE MODELİ

Türkiye Maarif Vakfının bütçesinin zaman zaman gündeme getirilmesini art niyetli ve hatalı olarak değerlendiren Özdil, emsaller ve dünyadaki eğitim zincirleriyle mukayese edildiğinde sürdürülebilir modelde olduklarını, bunu da güçlendirmek için çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Faaliyet gelirlerinin giderlerin yüzde 72'sini karşıladığına işaret eden Özdil, "Bu gayet iyi bir oran çünkü bunun içinde kendi vatandaşlarımıza hizmet verdiğimiz Avrupa Eğitim Merkezleri Projesi de var." değerlendirmesini yaptı.

Özdil, faaliyet gösterdikleri ülkelerin yaklaşık 17'sinin Birleşmiş Milletlerin en az gelişmiş ülkeler listesinde yer aldığını, kendilerinin sadece bu ülkelerde değil, faaliyet gösterdikleri her yerde yeni ve her iki taraf açısından da sürdürülebilir işbirliği modeli önerdiklerini dile getirdi. Uluslararası standartlara sahip ve yerel çerçeveyle de belirlenmiş müfredatın işlerlik kazanmasının faaliyet gösterilen ülkelerin geleceğine katkı sağladığına dikkati çeken Özdil, şunları belirtti:

"Çünkü gelecek nesiller iyi yetişmeden sürdürülebilir kalkınmanın devam edebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye Maarif Vakfının bence en büyük katkısı, eğitimle sürdürülebilir kalkınma arasında kurulabilecek bağda görülebilir. Yoksul ülkelerde çok varlıklı insanların çocuklarını gönderdikleri okullar eğer bu çerçeveye sahip değilse o çocukların gelecekteki faaliyetleri ülkelerine çok büyük yarar sağlamayabilir. Hedefimiz, o ülkelerin geleceğini inşa edecek nesillerin kendi kimlikleri ve ihtiyaçları çerçevesinde yetiştirilmesi, belirlenmesi."

Özdil, vakfın eğitim kurumlarının bulunduğu ülkelerin yöneticilerinden de takdir gördüğünü ifade ederek, "İlk gittiğimizde Nijer Eğitim Bakanı dedi ki, 'Ben 15 Temmuz'da olanı biteni televizyonda seyrettim. Sonra da 'Bu insanları yetiştirenler benim de çocuklarımı yetiştirsin. Çocuğumu artık Kanada'ya göndermek istemiyorum. Çocuğum bu bilinçle yetişsin istiyorum. Türkiye tarafından kurulmuş bu vakfın okullarının benim ülkemde faaliyet göstermesi için elimden ne geliyorsa yapacağım.' dedim. Yani 'Sen milletini öyle bir yetiştirmişsin ki ben de benzer bir şey istiyorum.' diyor. Bu bizim için hem mutluluk verici ama hem de sorumluluğu çok artırıcı bir şey." diye konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.