Memur-Sen’e dilencilik eleştirisi: Bugüne kadar şahit olmamıştık
Ulus’a konuşan DMS Genel Başkanı Tuncay Cengiz, Memur-Sen’in dayanışma aidatı talebini eleştirerek toplu sözleşmede memurun mağdur edildiğini söyledi. Cengiz, “Hiçbir sendikanın kendine aidat dilendiğine bugüne kadar şahit olmamıştık” dedi.
Devlet Memurları Sendikası (DMS) Genel Başkanı Tuncay Cengiz, milyonlarca memur ve memur emeklisinin maaş zamlarını belirleyecek olan 8’inci Dönem Toplu Sözleşme süreciyle ilgili Ulus’a dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Memur-Sen’in dayanışma aidatı talebine sert çıkan Cengiz, “Memur haklarını savunmak amacıyla 2 yılda bir yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde, başka hiçbir sendikanın kendine aidat dilendiğine bugüne kadar şahit olmadık” dedi. Memur-Sen’in önceki 7 sözleşmede memurları mağdur ettiğini söyleyen Cengiz, değişimin şart olduğunu vurguladı. Cengiz, “Toplumun yüzde 75’i masada temsil edilmiyor. Memurlar sendikalarını sorgulamalı, gerekirse istifa etmeli” dedi
HÜKÜMET, İLK TEKLİFİNİ 15 AĞUSTOS'TA SUNACAK
Devlet Memurları Sendikası Genel Başkanı Tuncay Cengiz, kamu çalışanlarını yakından ilgilendiren 8’inci Dönem Toplu Sözleşme sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Sürecin işlediğini belirten Cengiz, “8’inci Dönem Toplu Sözleşme ile ilgili süreç işliyor. Ön toplantı gerçekleştirildi. Şu an hizmet kollarının tasnifi ve taleplerin müzakere süreci devam ediyor” dedi. 15 Ağustos'ta hükümetin ilk teklifini sunacağını ifade eden Cengiz, sonrasında ise pazarlık sürecinin başlayacağını belirtti. Ancak anlaşma sağlanamaması durumunda sürecin hakem heyetine devredileceğini söyledi. Cengiz, kamu çalışanlarının ekonomik açıdan büyük sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu ifade etti. Özellikle devletin bel kemiğini oluşturan hizmet kollarındaki memurların mali yük altında ezildiğine dikkat çeken Cengiz, “Bugün memur arkadaşlarımızın nimet-külfet dengesi bozulmuş durumda. Geçim sıkıntısı, borç, kira derdi. Bu tablo bizim için gerçekten vahim. Artık birilerinin bu tabloyu görmesi gerekiyor” dedi.
“MEMUR-SEN 7 TOPLU SÖZLEŞMEDE MAĞDUR ETTİ”
Cengiz, toplu sözleşme süreçlerinde bugüne denk memurların haklarını yeterince savunamayan Memur-Sen’i sert sözlerle eleştirdi. Geçmişte yapılan 7 ayrı toplu sözleşme de Memur-Sen’in memurları mağdur ettiklerini belirten Cengiz, “Memur-Sen bugüne kadar 7 toplu sözleşmede memurları mağdur etti. Şimdi 8’inci dönemdeyiz ve hâlâ aynı hatalar devam ediyor. Taleplere bakıyoruz, tavırlara bakıyoruz. Bu tavırlar çerçevesinde, taleplerin de yine bir hüsranla sonuçlanacağını düşünüyoruz. Çünkü samimi ve gerçekçi olması gereken bu taleplerde biz hiçbir zaman o samimiyeti hissedemiyoruz. Talepleri tek tek inceledik ve hepsine detaylıca baktık. Toplu sözleşmenin amacı, devlet memurlarının mali ve sosyal haklarını iyileştirmek olmalı. Ancak Memur-Sen’in taleplerine baktığımızda, durum çok vahim. Öyle maddeler var ki insan hayret ediyor. Neyin peşindeler?” sözlerini kullandı.
“DAYANIŞMA AİDATI ADI ALTINDA HARAÇ PEŞİNDELER”
Cengiz’in en sert eleştirilerinden biri Memur-Sen’in toplu sözleşme masasına getirdiği “dayanışma aidatı” talebineydi. Bu talebin sendikal dayanışmayla açıklanamayacağını ifade eden Cengiz, “Dayanışma aidatı adı altında kendilerine üye olmayan memurlardan da aidat istiyorlar. Bu anlayışı kabul etmek mümkün değil. Bu, adeta ‘Deli Dumrul vergisi’ ya da ‘Deli Dumrul haracı’ gibi bir şey. Memur haklarını savunmak amacıyla 2 yılda bir yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde, başka hiçbir sendikanın kendine aidat dilendiğine bugüne kadar şahit olmadık. Ancak Memur-Sen, bu görüşmelerde bile kendisine aidat talep ediyor. Geçmiş dönemlerde kendi varlığını koruyabilmek için barajlar koydular. O barajların hepsi yıkıldı, şimdi ise “dayanışma aidatı” adı altında yeni bir haraç peşindeler” diye konuştu. Hükümetin böyle bir talebi kabul etmeyeceğini düşündüklerini kaydeden Cengiz, şunları kaydetti:
“Memur-Sen, bu talepten de ısrarla vazgeçmiyor. Oysa asıl ısrarlarını, o masada dayanışma aidatı değil, memurların haklarını artırma yönünde göstermeleri gerekirdi. Direnilecekse, bu yönde direnilmeli. Ama ne yazık ki ortada böyle bir direnç yok. İlk fırsatta geri adım atıyorlar. Bizim asıl endişemiz ise, bu yıl da aynı senaryonun tekrarlanması. Büyük ihtimalle süreç yine Hakem Heyeti’ne bırakılacak. Ancak o heyetin üyelerinin çoğunluğu doğrudan hükümet tarafından atanmış durumda. Dolayısıyla çıkacak karar, maalesef memurun değil, hükümetin taleplerini önceleyecek. Bu da yine memurların mağduriyetiyle sonuçlanacak. Artık bıktık bu döngüden bıktık.”
“HER SEFERİNDE AYNI SENARYO”
Memurların maaş artışlarında yıllardır sadece enflasyon farkına mahkûm bırakıldığını, refah payı gibi ek düzenlemelerin ise gündeme dahi alınmadığını dile getiren Cengiz, “14 yılda 7 toplu sözleşme yaşadık. Her seferinde aynı senaryo. Yüzde 5 tahmini zam, sonrasında enflasyon farkı. Refah payı sıfır. Madem hep enflasyon kadar zam yapılacak, o zaman bu toplu sözleşmeye de lüzum yok. Yazın kanuna, enflasyon oranında zam verilir deyin, bitsin” diye konuştu.
“MEMUR-SEN İLE BU İŞİN GİTMEYECEĞİ ÇOK AÇIK”
Memur-Sen’in artık memurun çıkarlarını korumadığını vurgulayan Cengiz, yetkili konfederasyonun değişmesi gerektiğini net sözlerle ifade etti:
“14 yıldır aynı şeyleri yaşayarak biz bıktık, ama onlar aynı şeyleri yaşatmaktan bıkmadılar. Yazıktır, günahtır, gerçekten yazıktır. Bu toplu sözleşmeden uzaklaştırılmaları gerekiyor. Memur arkadaşlarımın da bu konuda bir değişim ve dönüşüm sürecine girmesi şart. Değişim kaçınılmaz. Çok net söylüyorum; Memur-Sen ile bu işin gitmeyeceği çok açık. Artık değişim şart. Yetkili sendikanın ve etkili konfederasyonun değiştirilmesi gerekiyor. Burada da görev memur arkadaşlarımıza düşüyor. Yani bazı şeylerden vazgeçecekler. Olaylara ideolojik ve siyasal açıdan bakmayacaklar.”
“MEMUR-SEN MEMURLARIN HAKKINI KORUMUYOR”
Cengiz, geçmişte yapılan düzenlemelerle bazı kurum çalışanlarının özel ödemelerinin ellerinden alındığını hatırlattı. Bunda Memur-Sen’in doğrudan katkısı olduğunu sözlerine ekleyen Cengiz, “Sendikalar, yalnızca birer sivil toplum örgütü değil; aynı zamanda çalışanların hak ve hukukunu korumak, memurun çıkarlarını savunmakla yükümlü yapılardır. Ancak ne yazık ki bugün gelinen noktada, memurların çıkarları Memur-Sen tarafından yeterince korunmamakta, aksine hak kayıpları yaşanmaktadır. Geçmiş yıllarda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve İŞKUR çalışanlarının çeşitli tazminatları ellerinden alındı. Benzer şekilde, Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı’ndaki bazı ödeme kalemleri de kaldırıldı. Milli Savunma Bakanlığı'nda görev yapan personele ödenen karargâh tazminatı da yine aynı şekilde iptal edildi. Tüm bu düzenlemelerin gerekçesi olarak ise yalnızca tek bir argüman öne sürüldü: Eşit işe eşit ücret” ifadelerini kullandı. Bu yaklaşım gerçekçi olmadığını belirten Cengiz, “Her kurumun görev tanımı, iş yükü ve sorumlulukları birbirinden farklıdır. Eğer her şey gerçekten eşit olsaydı, ülkede yalnızca bir bakanlık yeterli olurdu” dedi.
“YÜZDE 75 MAĞDUR EDİLİYOR”
Memur-Sen’in, kendi çıkarı peşinde olduğunu ifade eden Cengiz, “Bakın, dayanışma aidatı demek; size üye olmayan ya da başka bir sendikaya üye olan memurdan kendi sendikanız için aidat almak demektir. Şu anda yapılmaya çalışılan tam olarak budur. Bu bir nevi haraca benziyor. Eğer gerçekten başarılı bir sendika olsaydınız, zaten insanlar başka sendikalara ihtiyaç duymazdı” şeklide konuştu. Cengiz, Memur-Sen’in 1 milyon üyesi olduğunu ancak toplam 4 milyon memurun sadece yüzde 25’ini temsil ettiğini belirtti. Dayanışma aidatına sarılmanın başarısızlık göstergesi olduğunu söyleyen Cengiz, “O masada toplumun yüzde 75'ini mağdur ediyorsunuz. Şimdi de dönüp bu mağdurlardan aidat almanın peşine düşmüşler. Maalesef, bu gerçekten yazık. Türkiye’nin artık bu tabloyu görmesi gerekiyor” dedi.
“İSTİFA ETMEKTEN ÇEKİNMEYİN”
Memur arkadaşlarına çağrıda bulunan Cengiz, sendika ve konfederasyon değişiminin önünü açmaları gerektiğini söyledi. Devlet memurlarının kanunlarla korunduğunu ve hiçbir tehdide boyun eğmemeleri gerektiğini belirten Cengiz, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Memur arkadaşlarımızın sendikalarını ve konfederasyonlarını sorgulaması gerekiyor. Bu yönde bazı adımlar atmaları, gerekirse istifa etmekten çekinmemeleri lazım. Çünkü biz devlet memurlarıyız. Atama tehdidiyle, yükselme engeliyle ya da benzeri baskılarla boyun eğecek insanlar değiliz. Kaldı ki, devlet memurlarının güvencesi olan birçok yasal mevzuat mevcut. Biz de bu noktada arkadaşlarımızın yanındayız. Herhangi bir tehditle karşı karşıya kalabilecek arkadaşlarımız için Türk Ceza Kanunu’nun 118’inci maddesi çok net. Devlet Memurları Sendikası ve Konfederasyonu olarak her türlü desteği sağlamaya hazırız.”
Kaynak:Ulus gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.