Rönesan Rezidans'ta kızını ve torununu kaybeden baba konuştu

Rönesan Rezidans'ta kızını ve torununu kaybeden baba konuştu

Hatay Antakya’da yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği 250 daireden oluşan Rönesans Rezidans'ta, kızı ve torununu kaybeden ve ilk günden beri hiçbir haber alamayan Mehmet Beşerikli, depremden sonra sığındığı Bursa’da haber bekliyor.

Depremde evleri ağır hasar gören Mehmet Beşerikli, o anları şu sözlerle anlattı:

“Eşim, ‘Mehmet, kalk deprem oluyor’ dedi. Ben kalktığımda hafif şöyle bir sallandık. Sallantı devam etmeye başladı. Akabinde durmak bilmeyen bir gürültüyle birlikte bir şeyler yıkılıyor, dökülüyor. Dedik, ‘Tamam artık bitti, her şey bitti’. O kadar korkunç sesler geliyor ki. Yani bir şeyler dökülüyor, kırılıyor. Çaresiziz o an için. Anlatılacak gibi değil. O korkunçluğu anlatamıyorum. O azameti, o heybeti anlatamıyorum. Allah'ım diyorum. Ya bitsin ya biz bitelim. Duvarlar falan patladı. Duvar falan, bir şey kalmadı. Yani bizim evden komşuyu görüyoruz. Dışarıya çıktık. Herkes dışarıda. Haykırıyor herkes. Dışarıdan sesler geliyor ama kimse göremiyorsunuz. Yağmur, soğuk ve depremin o şoku.”

iiiii.jpg

“NEYE UĞRADIĞIMIZI ŞAŞIRDIK”

Eşiyle birlikte evden çıktıktan sonra, hemen kızı ve torununun yaşadığı Rönesans Rezidans’a gittiğini ve gördüğü manzara karşısında şok olduğunu söyleyen Mehmet Beşerikli, “Rönesans Rezidans ile aramız 500-600 metre. Yolda giderken de Biray, Biray diye bağırıyorum. Her tarafı yıkık dökük ama ben Rönesans’ın yıkılacağını hiç tahmin etmedim. Yani Rönesans heybetli ve sağlam diye duruyordu. Ben o şeyi görünce ne uğradığımı şaşırdım. Kızım benim bahçe katındaydı. Altında otopark, onun altında eksi bir otopark vardı. Otopark yok. O giriş otopark yok, ev çökmüş vaziyette oraya. 12 kat tamamen ön tarafa doğru yatmış vaziyette. ‘Niye tek geldin?’ dedi bana eşim. Dedim, ‘Her taraf yıkık dökük. Virane her taraf, ortalık mahşer alanı gibi, herkes birbirine yardım bekliyor. Gidemedim oraya kadar’ dedim. Söyleyemedim ki” ifadelerini kullandı.

ENKAZ BAŞINDAK AYRILAMADIK

Enkaz başından bir dakika bile ayrılmadığını söyleyen Mehmet Beşerikli, şunları söyledi:

“Biz enkaz başından ayrılamadık. Hayatımız orada, zaten ev gitmiş. Ev diye bir şey yok. Daha doğrusu Antakya'da ev yok, iş yeri yok. 17 gün enkazın başında bekledik, bugün çıkar, yarın çıkar, şu olur, bu olur derken maalesef çıkmadı. Bir tankerin arkasına, duvarla tanker arasına ceset torbaları geldi oraya konmaya başladı. Asker dedi ki, ‘Gelin, herkes cesedini teşhis etsin’. Giriyoruz yok, her girişimiz çıkışımız umutsuz. Biz çocuklarımızı bulamadık. Dışarı çıkarken, diğer bekleyenlere, ‘Benimki değil, inşallah seninkidir’ diyorum. O geçiyor buluyor, bana diyor ki, ‘Darısı başına’. Düğünlerde söylediğimizi cenaze başında söylemeye başladık.”

“MEZAR YERLERİNİ HAZIRLATTIM”

Depremden 17 gün sonra eşi ile birlikte önce Reyhanlı’daki yakınlarının yanına, oradan Ankara’ya en son da Bursa’ya gelerek, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi Sporcu Kamp Eğitim Merkezi'nde kalmaya başlayan Beşerikli, her gün kızı ve torunundan gelecek bir haberin umuduyla yaşadığını, ancak yaşadıklarına dair bir umudu kalmadığını söyledi.

Gözyaşları içinde, kızı ve torununun mezar yerini hazırlattığını belirten Beşerikli, “Umudum yok. Neden yok? Şimdi kayıp olsa nereye gidecek? Bir hastaneye gidecek. Hastaneler arandı, tarandı. E-Devlet'e resimlerini yükledik, bir sayfa açılmış, hastanelerle alakalı. Oraya resimler yükleniyor. Olabilir ki ismini hatırlamıyor çocuk. Ama en azından resimler var. Resimler taranıyor? Aradan 45-46 gün geçti. Oradan da bir şey yok, haber yok. Dışarıda olsa zaten her türlü bize ulaşır. Benim çocuklarımın şu an mezarı açık ve yoklar. Ellerimle açtırdım çocuklarımın mezarını.

Hatta kepçeci ‘Ağabey iki kişi, ikisi bir gömülür anne-kız madem’ diyerek mezarını biraz geniş açtı. Bundan 6 ay önce kayınvalidem vefat etti. Onun yanında, orayı açtırdım. Boş mezar duruyor şu an. En azından bir mezar olsun. Biz cenazelerini istiyorduk, cenaze olmadı, çıkmadı. Dedik ki en azından bir kolu, bacağı, bir parmağı çıksın. Ona bile razıyız. Bana diyorlar ki, ‘Bundan sonra ne yapacaksın?’ Ne yapabilirim? Bir şey düşünemiyorum ki. Nerede bunlar? Bunlar nereye gitti? Hastanede yoklar. Kimsesizler mezarında yoklar. Mahşer yaşadık biz orada ya. Oradaki her insan mahşerin provasını yaşadı. Derler ya düşmanın başına vermesin. İnanın öyle bir afeti yaşadık” şeklinde konuştu.

DHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.