Türk Edebiyatının güçlü kalemi: Kemal Tahir’in vefatının 52. Yılı
Toplumsal gerçekçilik akımının önde gelen temsilcilerinden olan ve eserlerinde Anadolu insanını, tarihsel süreçleri derinlemesine işleyen Kemal Tahir, 21 Nisan 1973'te aramızdan ayrılmıştı. Tahir, vefatının 52. yılında anılıyor.
Kemal Tahir, 13 Mart 1910'da İstanbul'da dünyaya geldi. Asıl adı İsmail Kemalettin Demir olan yazar, Deniz Subayı Tahir Bey ve Nuriye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Çocukluğu I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarına denk gelen Kemal Tahir, ilk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamladı. Galatasaray Lisesi'nde başladığı eğitimini maddi imkânsızlıklar nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Eğitimini yarıda bırakmasının ardından hayatını kazanmak için çeşitli işlerde çalışan Kemal Tahir, avukat kâtipliği, gazetecilik ve çevirmenlik gibi meslekleri icra etti. Bu süreçte Vakit, Son Posta ve Tan gibi gazetelerde muhabirlik ve yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulundu. Gazeteciliği sırasında tanıştığı farklı kesimlerden insanlar ve toplumsal olaylar, daha sonra romanlarına zengin bir malzeme sağladı.
HAPİSHANE YILLARI VE EDEBİ OLGUNLAŞMA DÖNEMİ
Kemal Tahir'in hayatında dönüm noktası niteliğindeki gelişme, 1938 yılında Donanma Davası olarak bilinen davada Nazım Hikmet'le birlikte yargılanması ve 15 yıl hapis cezasına çarptırılması oldu. 1950 yılındaki genel afla serbest kalana kadar 12 yıl boyunca çeşitli hapishanelerde kalan yazar, bu süreyi adeta bir "halk üniversitesi" olarak değerlendirdi.
Hapishane yılları, Kemal Tahir'in edebi kimliğinin şekillenmesinde büyük rol oynadı. Anadolu insanını yakından tanıma fırsatı bulduğu bu dönemde, köy yaşamı, köylü-ağa ilişkileri, toplumsal adaletsizlikler gibi konuları gözlemledi ve notlar aldı. Bu notlar, daha sonra kaleme alacağı romanların temelini oluşturdu. Ayrıca, hapishane yıllarında yoğun okumalar yaparak düşünce dünyasını geliştirdi ve Türk tarihine dair özgün görüşler geliştirmeye başladı.
EDEBİ DÜŞÜNCESİ VE ÖZGÜN TARİH GÖRÜŞÜ
Kemal Tahir, Türk edebiyatında "Kemal Tahir Tezi" olarak bilinen özgün bir düşünce sistemi geliştirdi. Bu tez, Batı'dan alınan kavramların Türk toplumuna uyarlanmasının yarattığı sorunları eleştiriyor ve Türk toplumunun kendine özgü bir tarihsel gelişim çizgisi olduğunu savunuyordu. Osmanlı'nın Asya Tipi Üretim Tarzı'na sahip olduğunu ve Batı'dan farklı bir gelişim gösterdiğini ileri süren yazar, romanlarında bu görüşlerini işledi.
"Yorgun Savaşçı", "Esir Şehrin İnsanları", "Devlet Ana" gibi eserlerinde tarihsel süreçleri ve toplumsal değişimleri derinlemesine analiz eden Kemal Tahir, edebiyatı bir düşünce aktarım aracı olarak kullandı. Döneminin yaygın sol düşüncelerinden farklılaşan ve zaman zaman çevresiyle fikir ayrılıkları yaşayan yazar, Türk toplumunun kendi gerçeklerini aramayı ve kendi çözümlerini üretmeyi savundu.
ÖZEL HAYATI VE İNSAN İLİŞKİLERİ
Kemal Tahir, evliliklerinde pek şanslı olmadı. İlk eşi Fatma İrfan Hanımla evliliği kısa sürmüş, ikinci evliliğini Semiha Hanımla yapmıştır. En uzun evliliğini ise yazar Semiha Sıdal (Edip Cansever'in kız kardeşi) ile gerçekleştirmiştir. Semiha Sıdal'la evliliği, yazarın ölümüne kadar sürmüştür.
Dostluklarına düşkün olan ve fikirlerini paylaşmaktan çekinmeyen Kemal Tahir, çevresindeki genç yazarlara destek olmuş, onlara rehberlik etmiştir. Evini adeta bir düşünce kulübüne çeviren yazar, dönemin aydınlarıyla fikir alışverişinde bulunmuş, tartışmalar yapmıştır. Bu yönüyle sadece bir romancı değil, aynı zamanda bir düşünce önderiydi.
ESERLERİ VE EDEBİ MİRASI
Kemal Tahir, ilk yıllarında "Esir Şehrin İnsanları", "Esir Şehrin Mahpusu" ve "Yol Ayrımı" üçlemesiyle İstanbul'un işgal dönemindeki durumunu ve Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattı. "Yorgun Savaşçı" ile Kurtuluş Savaşı'nın ilk günlerini, "Devlet Ana" ile Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemini işledi.
Köy romanları olan "Sağırdere", "Körduman", "Rahmet Yolları Kesti" ve "Yediçınar Yaylası" ile Anadolu köylüsünün yaşamını gerçekçi bir biçimde yansıttı. "Kurt Kanunu" ile Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki siyasi çalkantıları, "Bozkırdaki Çekirdek" ile köy enstitülerini ele aldı.
"Karılar Koğuşu", yazarın hapishane gözlemlerine dayanan önemli eserlerden biridir. "Namuscular", "Kelleci Memet", "Hür Şehrin İnsanları" ve "Damağası" da yazarın diğer önemli romanları arasında yer alır.
Kemal Tahir, 21 Nisan 1973'te İstanbul'da kalp krizi sonucu 63 yaşında hayatını kaybetti. Ardında zengin bir edebi miras bırakan yazarın eserleri, bugün hâlâ Türk edebiyatının başyapıtları arasında gösteriliyor ve yeni kuşaklar tarafından okunmaya devam ediyor.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.