Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

Bir kahraman bekliyoruz

Bir kahraman bekliyoruz

“Adını nakşedelim, eski-kadim surlara

Sesini haykıralım asırdan asırlara...

Savletinle titresin yeniden doğu-batı,

Ve kurulsun Allah'ın ebedi saltanatı...” diyor Osman Yüksel SERDENGEÇTİ Ağabey, “Bir Kahraman Bekliyoruz” şiirinin mısralarında beklenen kahramanı abideleştirirken… 

Büyük milletler tarih sahnesinde her zaman büyük kahramanlıklarla var olmuşlardır. Bu kahramanlıkların da en belirgin örnekleri Türk milletinin milli ve tarihi hafızasında yatmaktadır. Yok olmaya ramak kaldığı anlarda hürriyet mücadelesinin ateşini körükleyenler her zaman gönüllerde unutulmaz bir yer edinmişlerdir. 

Göktürk İmparatorluğunun hile ve entrikayla ikiye bölünüp sonrasında Çin istilasına uğraması ve nihayetinde Kürşad’ın verdiği bağımsızlık ve hürriyet mücadelesi o tarihten bu tarihe anlatılagelmiştir.

Belki o gün Kürşad ve Çin sarayını basan çerileri bu hürriyeti tadamamış fakat milletleri namına bir hürriyet mücadelesinin remz şahsiyetleri olmuşlardır.

O gün kırkı da can veren hürriyet sevdalıları, bir Türk devletinin doğum sancısını çekerek yeni bir Türk devletinin kurulmasına vesile olmuşlardır. 

Türk milleti İslam’ın doğuşu ve Peygamber Efendimizin (sav) âlemler için gönderilişinden sonra İslam’a hizmeti vazife addederek topluca Müslümanlığı kabul edip ona hizmeti şeref bilmiştir.

İslam âleminde 9. yüzyıl ortalarında başlamış olan çöküntü, 11. yüzyılda en feci durumlarını göstermişti. İslam âleminin düşüşü hiç bir zaman daimi olamazdı. Her düşüş, yeni bir dirilişi de meydana getirmiştir.

Ayeti kerimede de belirtildiği gibi; “Ey iman edenler! Sizden kim, dininden dönerse Allah (onlara bedel olarak) bir kavim getirecek ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever. (Onlar) müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda savaşırlar, ayıplayanların ayıplamasından korkmazlar. Bu Allah'ın lütfu ihsanıdır ki onu dilediği kimseye verir. Allah (ihsanı) bol olandır, (ona layık olanı) bilir...” (Maide Suresi 54. Ayet)

İşte bu dönemde de Türk milleti; İslam sancağının düşmemesi için verilen mücadeleye her alanda yolbaşçılık etmiş, rahmetli Seyyid Ahmet Arvasi hocanın ifadesiyle yüce sahabi kadrosundan sonra İslam’a en büyük hizmetleri yapmıştır.

Bunun doğal bir sonucu olarak da İslam âlemi Türkleri İslam’ın kılıcı ve kahramanları olarak bağrına basmış ve İslam dinini yayma ve kuvvetlendirme mücadelesinin liderliğine Türk milletini layık görmüştür.

Ecdadımız ise her alanda bu liderlik vasfının gereği olan gelişmeyi göstermiş ve İslam’ın altın çağı Türklerle devam etmiştir. 

Anadolu’nun kapısını Türk-İslam medeniyetine açan ve bu vesileyle İslam’ın Avrupa’ya taşınmasına yol açan Malazgirt Muharebesi, Türk’ün cihat yolundaki kahramanlığının başka bir vesikasıdır.

“Zafer inananlarındır!” ayeti kerimesinin kuşatıcılığında, kat kat büyük düşman ordusu tarihe karışmış ve Müslüman Türk milleti cihan hâkimiyeti mefkûresinin temel taşını Anadolu topraklarına oturtmuştur.

Anadolu topraklarında Malazgirt’te atılan tohumun sonucu olarak Türk beylikleri filizlenmiş ve bu filiz 3 kıta 7 iklime hükmeden bir çınara dönüşmüştür.

6 asır cihana hoşgörü, iyilik ve adalet taşıyan; İslam ahlak ve faziletini cihana hâkim kılan bu büyük imparatorluk estetikten sanata, mimariden müziğe içerisinden büyük kahramanlar çıkarmıştır. 
Her devir kendi şartları içerisinde bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.

Bu değerlendirmelerde her devrin şartlarına göre içerisinden kahramanlar çıkaracaktır.

Teknolojinin olmadığı, muharebelerin göğüs göğse çarpışmayla yaşandığı devirlerde milletler en yaman savaşçılarının cephede gösterdiği kahramanlıkla tarih sahnesinde yer almışken bilimin, teknolojinin ve sosyal hayatın genişlemesiyle bu iş daha geniş bir alana yayılmıştır.

Türk tarihinin en şanlı taarruz dönemi olarak gururlandığımız Osmanlı dönemi sadece kılıçla bir çağa damgasını vurmamıştır. Bilimi ve teknolojisiyle, sanat ve estetik anlayışıyla başlı başına bir kültür mirası ve medeniyet mefkûresi ortaya çıkarmıştır. 

Bu devrin kahramanları ise her devirden farklı bir şekilde ortaya çıkacaktır. İnsanlığın psikolojik buhranlarla uğraştığı, dünyanın bir medeniyet çıkmazına girdiği ve yoksulların her gün daha da yoksullaştığı, zalimin zulmünün kat ve kat arttığı bir devri yaşıyoruz. Bu devrin kahramanları ancak ve ancak bu çağdaki çarka çomak sokarak ve ideal nizamı tekrar dünyaya hâkim kılarak başarılı olabilirler…

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR