Cep telefonları çıktı,  fotoğrafçılık mesleği öldü

Cep telefonları çıktı, fotoğrafçılık mesleği öldü

Gazetemize konuşan Fotoğrafçı Süleyman Çolak, “Fotoğrafçılığın parlak yılları dijital fotoğraf makinesi ve cep telefonlarının çıkmasıyla sona erdi. Fotoğrafçılık mesleği öldü” dedi.

Teknolojinin gelişmesiyle beraber cep telefonlarının ve fotoğraf makinalarının kullanımı yaygınlaştı. Tabi bu durum istediğimiz zaman fotoğraf çekmemizi sağlasa da beraberinde, fotoğraf çekmeyi ve basmayı meslek haline getiren insanlar bu durumdan zarar gördü. Türkiye'de yaşanan bu gelişim ve değişime yakından tanık olan, renkli baskının yeni ortaya çıktığı 1981 yılında mesleğe başlayan Fotoğrafçı Süleyman Çolak gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Çolak,“ Fotoğrafçılığın parlak yılları dijital fotoğraf makinesi ve cep telefonlarının çıkmasıyla sona erdi. Fotoğrafçılık mesleği öldü” dedi.

ara2-001.jpg

“TÜRKİYE'DE BİR ZAMANLAR ÇOK POPÜLERDİ”

Fotoğrafçılığa 1981 yılında, Ulus'ta başlayan Süleyman Çolak, "Ben, renkli fotoğrafçılığın başladığı zaman fotoğraf laboratuvarına girdim. Renkli fotoğraf gelişiyordu ama resmi kurumlar vesikalık fotoğrafı renkli değil, siyah beyaz istiyorlardı. Renkli baskı makineleri, 1986 yılından sonra yoğunlaşmaya başladı, ismi printer olarak geçiyordu. Düşünün, yıkama makinesi, kurutma, basma hep ayrı ayrı işlemlerdi. Şimdiki gibi kompakt olarak çıkmıyordu. İşimiz o kadar yoğundu ki, hem vesikalığın hem de normal fotoğrafın sipariş teslimini 30 ila 40 gün sonra yapabiliyorduk. Siyah beyaz olursa, ertesi gün verebiliyorduk ama renkli öyle değildi. Her ilde olmadığı için, Türkiye'nin her yerindeki fotoğraflar, büyük şehirlere yollanıyordu. Günde 600 tane film geliyordu ve Ankara'da bir kaç tane büyük baskı yeri vardı, kimse yetiştiremiyordu. Şimdi herkes dükkân açıyor ama o zaman cesaret etmek zordu. Çünkü makine çok pahalıydı. Türkiye'de bu işin referansı Refo'dur. O zamanlar çok popülerdi. Bir de fotoğraflar rulo halinde çıkardı ve tek tek keserdik” şeklinde konuştu.

ara-001.jpg

“CEP TELEFONLARI FOTOĞRAFÇILIĞI BİTİRDİ"

Türkiye'de fotoğrafçılığın altın yıllarının 1990 ila 2004 arası olduğunu ifade eden Çolak, mesleğin bitme noktasına gelmesinin sebeplerini ise şu sözlerle açıklıyor;

"Önce dijital fotoğraf makineleri çıktı. Tabi biz de heveslendik, satmaya başladık. 2006'larda çok yoğun satışlar yapınca, para kazanmak hoşumuza gitti ama işin buralara geleceğini öngöremedik. Dijital makineyle fotoğrafı çeken kişi, kartına ya da bilgisayarına yüklüyor, öylece kalıyor, baskı yaptırmıyor ki. Film olayı da ortadan kalkınca iyice gerilemeye başladık. Sonra cep telefonlan çıktı, çekilen fotoğraflar telefonda kaldı. Kalması da bir şey değil ama ne çektiğinizi unutuyorsunuz. Geçen yıl ne çektiniz desem, hatırlamazsınız çünkü ya siz silmişsinizdir, ya da kendiliğinden gitmiştir. Fotoğrafçılık ölüyor. Önceden 36'lı film kullanırdınız, gelip birer tane istiyorum derdiniz, hep doğal halinizi görürdünüz o fotoğraflarda. Şimdi ise çektiğiniz fotoğrafları bir kaç yıl sonra görme şansınız yok, telefon bozuluyor, bilgisayar çöküyor. Fotoğrafçıyım ama ben de kullanıyorum, o yüzden fotoğrafçılık geriye gitti.”

araasgfhasdf.jpg

“ELİNE MAKİNA ALAN FOTOĞRAFÇI OLDU”

Önceden fotoğrafçının bir ağırlığı vardı, şimdi eline makina alan fotografçı oldu diyerek sitem eden Çolak, “Mesela otellere çekime gidiyorsun. Adamın elindeki makine seninkinden daha profesyonel ve sen çekmeden önce, o zaten çekmiş. Senin satış yapma şansın yok. Düğün için gelin damatla anlaşıyorsun, mesela 50 fotoğraf ve kamera çekimi. Artık herkes video kamera çekimi için sizden sadece raf çektiği fotoğrafı alıyor. Eskiden 400 tane düğün fotoğrafı alırlardı. Düğünlerde acele servis dediğimiz fotoğraflar vardır. 100 tane çekmiş olsak, en fazla 20 tanesini satabiliyoruz artık.

Şimdi düğünlerde pastacısı da, aşçısı da fotoğraf çekiyor. Eline makina alan fotografçı oldu. Önceden fotoğrafçının bir ağırlığı vardı, düğünde görüldüğü zaman en azından 'hoş geldin' denilirdi, şimdi hiç saygı gösterilmiyor. Bir davulcu kadar kıymetimiz yok. 40 yılımızı verdik ama inanın, kıymetimiz yok. Düğünde adam yerine koymuyorlar, o yüzden belli bir yaşa da geldiğim için bu işe girmek istemiyorum, çocukları gönderiyorum. Daha iyi çekimler yapabilecekken gitmiyoruz. Çünkü insan yerine koyulmuyoruz” ifadelerini kullandı.

“BİZE ARTIK GEREK KALMADI”

Şimdi önüne gelen fotoğrafçıyım diye çıkıyor diye belirten Çolak, ne eski fotografçıların ne de profesyonel anlamda dükkânların kalmadığını dile getirdi. Son olarak Süleyman Çolak, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:

“Stüdyolara gidin ve 'diyafram, enstantane nedir" diye sorun, ne olduğunu bile bilmezler. Çünkü makineyi programa alıp çekiyorlar. "Profesyonelim' diyor ama amatörce iş çıkarıyorlar. Oysa fotoğrafçının yumuşak ya da sert fotoğrafı nasıl yakalayacağını bilmesi gerekir. Kişinin duruş şeklini, ışığı iyi ayarlamalıdır. Şimdi arka arakaya 5 tane çekiyorlar, içlerinden biri illa ki iyi oluyor. Bize gerek kalmadı artık. Fotoğrafçı, önceden fotoğrafçılık yapıyordu, şimdi fotoğrafçılarda yastığa fotoğraf da basılıyor, tuvale de yapılıyor, kupası yapılıyor. Çerçi dükkânına döndük.”

Kaynak:Rüveyda Aslıipek/ gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.