Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

Dil bayramı vesilesiyle

Dil bayramı vesilesiyle

Bugün devlet olarak resmi kayıtlarda, kâğıt üstünde hiçbir savaşa taraf olmasak da her alanda büyük mücadeleler veriyoruz. Bir yandan bölücü terör yoluyla birliğine kast edilen milletimizin diğer bir taraftan fikir terörüyle beyinlerine taarruz ediliyor. Tankla, tüfekle sindirilemeyen aziz Türk milleti kafa ve gönüllerine hakim olunarak müstemlekeleştirilmeye çalışılıyor. 
Denilebilir ki Türk tarihinin en önemli kesitlerinden biri olan Osmanlı’da illeri fethetmeden gönülleri fethetmek ve beyinlere hakim olmak istiyordu. Evet, doğrudur fakat şöyle bir ince ayrım var. Osmanlı hiçbir zaman girdiği topraklara emperyalist vizyonla hükmetmemiş, sömürge haline getirmemiştir. Tarihi vesikalardan da görülebileceği üzere birçok yere aldığı vergiden daha fazla hizmet götürerek oraları mamur etmiş, hiç kimsenin diline ve dinine zorbalıkla hükmetmemiştir. En azı 3-4 asır medeniyet iklimimizi soluyan birçok coğrafyada bugün Türkçe yerine Fransızca, İngilizce gibi batı dilleri ana dil seviyesindedir.
Geçtiğimiz günlerde Türk Dil Bayramı’nı kutladık. Türk milletini diğer milletlerden ayırarak müstakil bir millet olmasını sağlayan en önemli amillerden biri de Türk dilidir. 
İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayırarak kendine has bir medeniyete eriştiren kuvvet önceki tecrübelerini gelecek nesillere aktarabilmesidir. Bunun da en tabi yolu sözlü dil vasıtasıyla nesilden nesile geçerek birikmesidir. Kısacası dil, milli verasetin aktarılmasında en önemli ve başlıca unsurdur. Türk dili milli eğitimimizin mihenk taşı; dünü, bugünü ve yarını kaynaştıran vazgeçilmez bir kültür köprüsüdür.
İmparatorluğun son demlerinde yabancı okullar paravanında başlatılan Türkçe’nin altını oyma girişimi bugün de hız kesmiş görünmüyor. Bugün Türk milleti istiklalini ve istikbalini teminat altına almak istiyorsa dilini korumak mecburiyetindedir. Yoksa bugün kahraman Mehmetçiğimizin sınırlarımız içerisinde ve dışarısında verdiği mücadelenin hiçbir muhtevası kalmaz. Yani bugün Afrin’de milli bekamızı tehdit eden terör unsurlarını temizlemek ne kadar elzemse bu mücadelenin muhtevasını kaybetmemek için Türkçe’yi korumak da o kadar önemlidir. 
Tabi sınırlarımız içerisinde Türkçemizi koruyup geliştirirken ana dili Türkçe olan gönül coğrafyamızla, Türk cumhuriyetleriyle ve yurdundan uzak yaşayan Türklerle dil birliğinin muhafazasıyla alakalı daha derin adımlar atmak durumundayız. 
Dil milli kültürün en önemli bağıdır ve kültürel sınırlarımızın bütünü içerisinde korunup kollanmalı, farklı gelişmelere maruz bırakılmamalıdır. Bugün 350-400 milyona ulaşan Türk nüfusun bütün tarih boyunca ve yayıldığı büyük coğrafya içinde bir tek dili vardır ve bu da Türkçe’dir. 
İsmail Gaspıralı’nın ifadesiyle “dilde, fikirde, işte birlik” sağlanarak Türk Dünyası ortak ülküler etrafında birleştirilmeli ve yabancı taarruzlara karşı topyekûn karşı koyabilmelidir.
Genel manada Türkiye’de Batı, Kafkasya’da Rus, Ortadoğu ve Güney Azerbaycan’da Fars dilinin tahakkümü kırılmalı ve dil birliği kesin olarak sağlanmalıdır. Burada büyük iş bu devletlerin hamisi konumundaki Türkiye’ye ve aziz Türk milletine düşmektedir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR