Ahmet Aydınsoy

Ahmet Aydınsoy

Dünya barış elçilerini biz yetiştirelim

Dünya barış elçilerini biz yetiştirelim

Kuş uçmaz, kervan geçmez derler ya, işte öyle bir yer BUUHOTLE.
Derme çatma, çadır bile diyemeyeceğimiz, çadır kent değil çalı kent adeta. Kürdan büyüklüğünde dikenleri olan çalılıklardan destek alınarak ayakta duran, ellerine geçen her türlü bezle çadır görünümlü, kırk yamalı sığınaklar. İşte tüm evi mutfağı, odası, salonu, yatak odası her şeyi o daracık alanda yaşayan insanlar.
Üç beş keçisi olanların tüm geçim kaynağı o. Biraz daha durumu iyi olanların da bir kaç devesi var sadece. Kuraklıktan önce Arabistan’ın kurbanlık ihtiyacını karşıladığı yıllarda (12 yıl önce), 17 milyon olan bölgede ki deve sayısı şimdi 10 bin civarında var ya da yok. 10 yıl boyunca devam eden Kuraklık insanların her şeyini alıp götürmüş. 12 ay tek mevsim olan yazı yaşayan bir coğrafyada su sıkıntısını anlamak için oraları görmek lazım. Görmeden anlamak anlatmak ne mümkün.
Birde oynanan küresel tezgah ürünü terör belası, hayatı iyice çekilmez kılmış.
Hani hep anlatılır ya, özellikle Afrika için. Türkiye’den önce o bölgelere giden ülkeler, hep almak için, sömürmek için gitmişler ve istediklerini elde etmek için her türlü fitneyi, tezgahı, oyunu ahlaksızca oynamışlar. Bölge insanının tek derdi, sıkıntısı kuraklık değil yani. Bir taraftan dış destekli terör belası, diğer tarafta sinsi bir planın ürünü olduğu açıkça anlaşılan bölünme tehlikesi. Somali ve Somali Land. Hep aynı tezgah, aynı oyun. 
Böl, parçala yönet, 
Böl, parçala yut.
Tüm dünyada belki tek ülke Türkiye’dir. Hiçbir menfaat gözetmeksizin her türlü yardıma koşan ülkenin adıdır Türkiye. 
İşte sadece bu sebeple bile olsa Türkiye'nin o bölgelere ve tüm yeryüzüne elinin uzanması şart. 
Bunun için, insanlığa, insanlık adına sahip çıkması için Türkiye'nin güçlü olması şart.
Bu önemli görevi Türkiye zaten hem devlet olarak, hem de millet olarak yerine hakkıyla getirmeye çalışan neredeyse tek ülke.
Dernekler, vakıflar ve diğer yardım kuruluşlarının yardım kampanyalarının yanı sıra, o bölgelerden ülkemize eğitim için gelen öğrencilerde Türkiye'nin gönüllü elçileri ve kendi ülkelerine büyük hizmetler edecek çok önemli şahsiyetleridir.
İşte onlardan sadece bir tanesi, Mahamud binu Faliidh. Samsun İlahiyat Fakültesi’ni okuyan Buuhotle’li bir genç Mahmud.
Mahmud Türkiye'de iken Deniz Feneri ile tanışmış. Bu sayede belki de  ilk defa kendi kaderine terk edilmiş, 12 yıl boyunca devam eden kuraklıkta onca zorluklara göğüs geren, hayatta kalmaya çalışan bölge insanı, bir nebze olsun nefes alabilecek imkanlara kavuşmaya başlamış.
Ülkemize okumaya gelen yabancı öğrencilere tanınan bazı hakları bilinçsizce eleştirenlere rastlıyoruz. Hem insanlık adına hem ülkemiz adına sayısız faydaları dokunacak bu insanları kıskanıp dışlamak ne demek, onları baştacı etmemiz lazım.
Mahrum ve mazlum bölgenin bir evlâdı, Türkiye’ye gelip üniversiteyi okuyup döndüğünde, hem ülkesine hem Türkiye’ye sağlayacağı faydanın üzerinde durup düşünmeden, körü körüne eleştirmek, olsa olsa kör bir cehalettir. Ülkemizde eğitim alan yabancı öğrenciler, memleketlerine döndüklerinde, Türkiye için yaptıklarını ve yapabileceklerini bir görebilsek, onları baş tacı etmek için canla başla çalışırdık.
Bu öğrencilerin eğitim için ülkemize gelmelerinin, saymakla bitiremeyeceğimiz katkısı faydası vardır. Bu katkılardan sadece bir tanesi şudur. Eğitim için aranan marka ülke olmak ve bununla tüm insanlığa büyük medeniyet tasavvuru ile yeni ufuklar açmaktır.
Sadece bölgesinde değil, dünya liderliğine hazırlanan Yeni Türkiye'nin bu yolda atacağı en önemli adımlardan biri, ülkemizde okuyan yabancı öğrencilerle ilgili projeler olacaktır.
Bizim onlara göstereceğimiz ilgi ve sevginin karşılığında alacağımız karşılık, dünya üzerindeki her şeyden daha hayırlı, daha faydalıdır.
Türkiye'de iyi bir eğitim almış ve Türkiye sevdalısı olarak yetişmiş bir yabancı öğrenci, binlerce kilometre ötede yüz binlerce insanın makus talihini değiştirecek adımlar atabiliyor. İnsanlık medeniyetinin yüz yıllar boyunca hamiliğini yapmış bu millete yeni ve tarihi fırsatlar veriyor. Tabi bu fırsatlar bu gerçeği önceden görebilenler için bir anlam ifade eder.  Değilse “Geçti borun pazarı....
O fırsatlardan birini yakalayan Mahmud, o mahrum coğrafyaya, büyük bir eğitim külliyesi ve yetimhane kazandırıyor. Deniz FENERİ Derneğinin öncülüğünde hayırsever bir ailenin katkılarıyla. Yüz yıllar boyunca, o kurumlarda barınan ve geleceğe emin ellerde hazırlanan binlerce on binlerce yetim ve yoksullar. Ve onların Türkiye’ye bakışı. Fazla söze ne hacet.
Yürü Türkiyem, 
Dünya barış elçilerini yetiştirmek için,
Durmak yok, yola devam...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
SON YAZILAR