Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

Faiz haramdır!

Faiz haramdır!

Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Zaten alışveriş de faiz gibidir" demelerindendir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir. Kim faizciliğe dönerse işte onlar cehennemliktir, onlar orada temelli kalacaklardır. (Diyanet İşleri Meali “Bakara Suresi 275. Ayet”)

Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de, Efendimiz ise Hadis-i Şeriflerinde faizin haram olduğu hususunda şüpheye mahal bırakmayacak şekilde “efradını cami ağyarını mani” tüm Müslümanları kuşatıcı ahkâmı ortaya koymuştur. 

Faiz haramdır!

Sosyal medyada yoğun şekilde gündem olan faiz mevzusunun çıkış noktasında “Diyanet İşleri Başkanlığının” acilen gözden geçirmesi gereken bir fetvası yatıyor. Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamayı sizlere aynen aktarıyorum. 

“İslam’da faiz kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. İş kurmak veya genişletmek; ev, araba satın almak üzere kişi, kuruluş veya bankalardan alınan faizli krediler de bu kapsamdadır ve caiz değildir. TOKİ aracılığıyla devreye alınan son uygulama ise devletin, alt veya orta gelirli vatandaşlarına yönelik olarak ürettiği bir sosyal konut projesidir. Bu projede, peşinat haricindeki tutar kamu bankaları vasıtasıyla kredilendirilmekte olup devletin söz konusu borçlandırmadaki amacı, faiz geliri elde etmek değil aksine ödeme güçlüğü içindeki vatandaşlarımızın ev sahibi olmalarına yardımcı olmaktır. Bu itibarla, devlet TOKİ’nin bu uygulamasında başka bir yolla konut alma imkânı tanımadığından belirtilen niyet ve amaçlar doğrultusunda söz konusu projeden yararlanmak caizdir.”

Kendi içinde dahi birçok çelişkiyi barındıran bu üzücü açıklama devlet eliyle verilen faizi meşrulaştırma çabasından başka bir şey değildir. Faizin hangi şartlar altında uygulanabileceği İslam ahkâmında açık olup söz konusu açıklamada ahkâmın izin verdiği bir hususun da oluşmadığı açıktır. Yazımızın başında Diyanet İşlerinin kendi Kuran mealinden aldığımız ayette de bu husus en sarih biçimde gözler önüne serilmiştir. Kabuğunu değiştirerek aynı muhtevayı başka bir şeymiş gibi göstermenin de ilmi açıdan bu dine zarar verdiği aşikârdır. İslamiyet’e saldırmak için ağzından salyalar akıtarak bekleyen din düşmanlarının ortalıkta cirit attığı bu devirde böyle bir açıklamayı yapmak onların ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmiyor mu?

Diyanet İslam’da “reformist”, “modernist” düzenlemeler yapma gayretinden vazgeçerek önce kendi yapısında İslam’a uygun reformlar yapmak mecburiyetindedir. Neredeyse 100 senedir sahipsiz ve başsız (Elbette ki bu dinin sahibi Allah (c.c.)’dır. Vurgumuz çağımızdaki kişi ve kurumlar bazındadır.) bırakılan bu dine sahip olmak yerine moderniteye alet olarak bu dini yaz-boz defterine çevirmek bin yıldır İslam’a sancaktarlık etmiş aziz Türk devletinin kurumlarına yakışmamaktadır. Bu açıklamayı en hafif tabiriyle talihsizlik olarak değerlendiriyor ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bu yanlıştan dönülmesi adına milletimizin talebini bir de buradan iletmek istiyorum. Aziz milletimize de Rabbimizin büyük günahlar zümresinde saydığı faiz konusunda daha çok duyarlı olması ve bu çamura bulaşmaması çağrımızı yineliyorum.

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR