Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

GELECEĞİMİZ

GELECEĞİMİZ

 Güne, yarına uzanan hayallerimiz var. Kültür geçmişten geleceğe insanların ruh ve gönül dünyalarını inşa eden reçeteler sunulmuştur. İnanç ve değerlerimizin ihtişamı, geçmişten bugüne, bugünden geleceğe, gönülden gönüllere, şehirlerden ülkelere, ülkelerden kıtalara, Kur’an ışığında ezanlar minarelerden gönüllere, ruhlara doğru uzanmıştır. Büyük değerlerin, büyük mesajları, insan kitlelerine ulaşmaktadır. Mekke’den Anadolu’ya oradan nerede insan varsa dalga dalga yayılmaktadır.  

Bu coşku dalga dalga dünyaya yayılırken öbür tarafta Allah’ın ipine sımsıkı sarılan çağrısını görmemezlikten gelen, birbirlerini anlamamaya gayret edenler. Benim kumaşım seninkinden daha iyi ve kaliteli diye enerjilerini tüketenler, Allah adına nerede yanlış yapıyoruz diyeceklerine bir inada sayı çoğaltma yarışına girmektedirler.  

Her karanlığı aydınlatan Kur’an ışığında tutunan ip tek olduğu halde Kur’an’a göre çözüm yerine, yaşayışına göre çözüm arayanlar var. Diğer tarafta insanlığı, mazlumları kurtarmak için şehit olanların torunları Allah var diye başlayan deist olanlar, uçurumun kenarını sağlam sanmaktadırlar.

Bir başkaları inananların sırtında oluşundan keyif, sefa sürerken, Müslümanlar arasında açtığı fitne tohumu, alev topu gibi yayılmaktadır. Erkek erkeğe, kadın kadına evlilikler, robotlarla evlilikler, özgürlük adı altında analar babalar çaresiz seyrederken evlatlar, torunlar müthiş bir kültür emperyalizminin altında kıvranmaktadırlar.

Bir başkası robotlarla insanları ve robotları idare etmeye kalkarak, seni ben yarattım diyerek amellerinden, yaptıklarından programlarda benimsin diye Allah’a savaş açmaktadırlar. Allah’ın nurunu söndürmeye sıraya girmişlerin değirmenine su taşımaktadırlar. Kur’an’ı hayata geçirme yarışı yerine, camilerde cemaati çoğaltmak yerine ihtilaftan kayıp olmaktadır.Sadece Kur’an yeter veya sadece Peygamberimizin sünneti üzerine yürüdüğünü sananlar Kur’an ve sünnetin et ve kemik gibi birbirinden ayrılamayacağını ortaya koymaları gerektiği halde ihtilaflar inananları üzmektedir.

Düşmanın fitne sokma başarısı Müslümanların Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım, bir olalım, Kur’an ve sünnet bir, Peygamber bir, Allah bir, neden safları sıklaştırmıyoruz?Yürüdüğümüz zeminin etrafına bir baksanız. Evlatlarınız, torunlarınız nasıl savrulduğunu göreceksiniz. Bir yanda gücümüz. Davetimiz, sınırlarımızı aşmış, uluslararası masada güçlü bir yerimiz, sağlam müjdelerle dolu vahiy(Kur’an), onu bize öğreten, uygulamasını gösteren önderimiz, liderimiz Peygamberimizi anlama kucaklaşma yerine bu savrulma niye? Nasıl izah edelim?  

Yabancıların kurduğu vakıfların sesini duyurup, sanal dünyada kamuoyu oluştururken evlatlarımız zehirlenirken, Türkiye’nin en güçlü ve köklü kuruluşu Diyanet ve vakfı şehirlerde, kasabalarda, köylerde imamları, memurları ile yüz binlerin üzerinde imamları varken neden camiler boş? Sanal dünyada İslam’ın ışığı dışında, iki yaşından itibaren yeni bir nesil yetişmektedir.Diyanet işleri eski başkanı Sn. Mehmet GÖRMEZ çocukları camilere davet edip çok güzel bir geleneği başlattı.Bu geleneğin artarak bütün camilerde uygulanması neslimizin ve geleceğimiz için çok hayırlı olacağı kanaatindeyiz.Yoksa sanal dünyada yetişen çocuklarımız, ne camiyi ne ezanı, ne imamı Allah korusun İslam’ı tanımayabilir. Neslimizi, geleceğimizi kaybetmeyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR