Kan emen kum sineğine dikkat! Ölüme kadar götürüyor

Kan emen kum sineğine dikkat! Ölüme kadar götürüyor

Çukurova Üniversitesi Karaisalı Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Hakan Kavur, halk ara-sında 'yakağan' olarak bilinen kum sineklerinin birçok hastalığa sebep olduğunu belirtti.

Halk arasında kan emen yakağan olarak bilinen ve sinekten 5 kat daha küçük olan kum sineği, sıcaklar-la birlikte vatandaşları rahatsız etmeye başladı. Gözle görmenin çok zor olduğu, rüzgarlı havalarda kay-bolan kum sinekleri, özellikle hayvancılık yapılan yerlerde görülüyor. Duvar çatlaklarına larva bırakarak çoğalan kum sineklerini araştıran Çukurova Üniversitesi Karaisalı Meslek Yüksekokulu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı öğretim görevlisi, aynı zamanda Tıbbi Parazitoloji Laboratuvarı'nda araştırmalar yapan Doç. Dr. Hakan Kavur, Adana’da 8 farklı yakağan türünün kan emme esnasında insanlara 'şark çıbanı' hastalığını bulaştırdığını belirtti. Deri hastalıklarının yanında karaciğer, dalak ve kemik iliğinin makrofaj-larını enfekte edip orada çoğalabilen hücre içi parazitik bir enfeksiyon olan ‘kala-azar’ hastalığını da in-sanlara taşıyabildiğini anlatan Doç. Dr. Kavur, sineğin popülasyonunun bitirilmesinin mümkün olmadığını ancak etkin önemlerle kontrol altına alınabileceğini vurguladı.

adams.jpg

'SİVRİSİNEKLE MÜCADELE ETMEKTEN DAHA ZOR'

Organik atıkların olduğu bölgelerde larvaların yetiştiğini söyleyen Doç. Dr. Kavur, ”Sivrisinek larvası ile yakağan larvası birbirinden farklılık gösteriyor. Sivrisineğin larvası suda ergin forma dönüşürken, yaka-ğanınki gübrelerin, organik atıkların, dışkıların bulunduğu ortamlarda ergin forma dönüşüyor. Sulak alan-ları tespit etmek, karasal ortamda bulunan organik atıkların bulunduğu yeri tespit etmekten kolaydır. Bu nedenle yakağanla mücadele etmek sivrisinekle mücadele etmekten daha zordur. Hayvan barınakları-nın duvarındaki çatlaklarda gündüzü geçirip, geceleri de barındığı noktadan çıkıp, insanların kanını emi-yor” dedi.

'BULAŞTIRDIĞI HASTALIKLAR DAHA GEÇ ATLATILIYOR'

Şark çıbanın deride geçmeyen yaralara neden olduğu kaydeden Doç. Dr. Kavur, ”Diğer bulaştırdığı has-talık ise kala-azar. Adana’da bu 2 hastalığı taşıyan baskın yakağan türü Phlebotomus tobbi türüdür. Bun-ların fiziksel olarak vermiş olduğu kan emme, kaşınma gibi rahatsızlıklardan çok, taşıdığı hastalıklar daha önemli bir konudur. Fiziksel rahatsızlıklar daha çabuk geçerken bulaştırdığı hastalıklar ise daha geç atla-tılıyor. Yakağanlar ısırdığında iç organlar formu dediğimiz lenf düğümlerindeki damarları tıkayarak şiş-melere, dalakta büyümeye, karaciğerde büyümeye neden oluyor” diye konuştu.

'BU CANLILARIN POPÜLASYONU BİTİRİLEMEZ AMA KONTROL ALTINA ALINABİLİR'

Larva ve erişkinlerle mücadele etmek için hayvancılıkla uğraşan kesimin daha dikkatli olması gerektiğini belirten Doç. Dr. Kavur, “Vatandaşlarımıza gübrelerin üzerine lavrasit ilacı sıkmalarını öneriyoruz. Ergin mücadelesinde ise, hayvancılıkla uğraşılan alanlarda ahırlara, eski yapıların olduğu alanlarda ise, duvar çatlaklarına insektisit ilacı uygulamasını yapabilirler. Bu canlıların popülasyonu bitirilemez ama kontrol altına alınabilir."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.