Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Kirleten Öder İlkesi 3

Kirleten Öder İlkesi 3

Kirliliğe neden olan faaliyetlerin bir kısmı yasalar ile yaptırım altına alınmakta ise de bunların yetersiz kaldığı durumlarda, ekonomik araçların kullanımı gerekmektedir. Devlet tarafından kirlilik ücretleri(vergi dışı kirlilik ücretleri ve çevre vergileri), ortak tazmin fonları ve kirlilik sigortaları uygulamaları mevcuttur. Piyasa yönteminde ise mülkiyet hakları ve alınıp satılır paylar-emisyon ticareti yöntemleri kullanılan uygulamalardır. Çeşitli uygulamalarla kirliliğin önlenmesi hedeflenmiştir. Bunlardan birkaçına bakacak olursak mesela yasaklama yöntemleri, zararlı kimyasal maddelerle tehlikeli atıklar gibi insan sağlığı için ciddi olumsuz etkiler yapabilen kirlilik alanlarında uygulanmaktadır.  Burada insan ön plana çıkmakta doğadaki canlılar önemsenmektedir zaten temiz bir gelecek için olması gereken budur.

Yine mülkiyet hakları uygulaması ile çevrenin çeşitli öğeleri üzerinde mülkiyet hakları tanınmaktadır. Bu uygulamanın temelinde, çevresel varlıkların herhangi bir sahiplenmeye konu oluşturmadıkları için bozulduğu fikri yatmaktadır. Yani eğer birileri sahiplenirse hor görülüp bu denli mahvedilmez anlayışı tezahür etmektedir.

Kirlilik türlerine göre rakamsal sınırlar belirlenmekte, bunların aşılmaması için gerekli önlemlerin gerekli sürede alınması amaçlanmaktadır. Buna mukabil standartların belirlenmesi, kirletene belirlenen sınıra kadar bir anlamda kirletme hakkını tanıması itibariyle ağır eleştirilere neden olmaktadır. Çünkü bu durumda belirlenen sınırlar altındaki kirlilik, katlanılabilinir ve kabul edilebilir olarak kabul edilmiş olmaktadır. Yani bir yere kadar kirliliğe göz yumulmaktadır.

Kirliliği tamamen ortadan kaldıramayacağımızı düşündüğümüzde asgari ve azami sınırlamalara ihtiyacımız vardır lakin mühim nokta bu sınırlamaların olumsuzluk teşkil edecek şekilde esnetilmemesidir.

Ülkemizde çevre temizlik vergisi ve atıksu vergisi uygulanmaktadır. Çevre vergisi ile negatif dışsallık yaratan üretim ve tüketim birimlerinin faaliyetlerini makul bir seviyede tutmaya çalışılır. Vergi tanım olarak Maliye açısından değerlendirildiğinde bir hizmet karşılığı alınmamaktadır yani karşılık oluşturmamaktadır. Çöp toplama ve atıksu deşarjı hizmetlerinin karşılığı alınan çevre temizlik vergisi kirleten öder ilkesindeki karşılıklılık halini yerine getirmemesi bakımıyla tenakuz doğurmaktadır. Belediye Gelirleri Yasasındaki temizleme ve aydınlatma harcının yerini alan çevre temizlik vergisinden bir kısım insanların muaf tutulması ve bir miktar vergi gelirinden vazgeçilmesi de kirleten öder ilkesine gölge düşürmektedir. Bu hususta toplanan vergilerin çevre kalitesinin korunmasında yeterli olmayacağını söyleyebiliriz. Genel olarak, yerel yönetimler ve merkezi idare tarafından yönetilen vergilerin doğrudan çevreyle ilgili kullanılmaması dolayısıyla da karşılıklılık tesis etmediğini ifade edebiliriz. Çevre ile ilgili vergiler rasyonel bir biçimde tasarlanır ve uygulanırsa, çevresel amaçlara ulaşmaya yardımcı en etkin bir araç işlevi görebilir. 

Kirliliğin önlenmesiyle ilgili alınan yöntemleri uygulanması hususunda da sıkı bir denetim noktası oluşturulmalıdır. Velhasıl, ekosistemlerin sürekliliğinin güvence altına alınmasına olanak sağlayan kirlilik seviyesinin üzerine çıkılması önlenmelidir. Devletlerin en önemli vazifesi, insanlara sağlıklı ve huzur içinde yaşayabilecekleri ortam temin etmektir.

Bu durum ancak çevrenin korunmasıyla mümkündür. Öncelikle yapılması gereken; menfi sonuçlar meydana gelmeden, sonuçları engelleyebilecek gerekli ve keskin tedbirlerin idarece alınmasıdır. Devlet elbette uygulamış olduğu kirlilik ücretleri, (vergi dışı kirlilik ücretleri ve çevre vergileri), ortak tazmin fonları ve kirlilik sigortaları uygulamalarına devam etmelidir. Lakin tüm bunlar ölmüş insana estetik yapma cihetinden olmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR