Muhammed Gömük

Muhammed Gömük

Perdebirunâne Teferruatperestler

Perdebirunâne Teferruatperestler

Perdebirunâne teferruatperest, şeytan ayrıntıda gizlidir demektir. Dikkat çeken abes ayrıntılara çok takılan şeytanlıkları keşfe mazhar olur. Dikkat çeken hasen ayrıntılara çok takılan ise melekuti keşfe nail olur. Bu aralar benim gözümün önüne de ister istemez birtakım abes ayrıntılar geliyor. Sanırım Ramazan’dan çıkınca gözlerim fellah fellah açılmaya başladı. Müşkülpesent bir teferruatperest olarak gözüme ilişenleri ve kulağıma gelenleri yazmayı vatan millet borcu sayıyorum.

Bayramda FETÖ’cü aileler pek bir pozitifti. “Hükümetin ömrü bitti, gidenler gidicidir, kalan sağlan bizimdir” şeklinde neşeli bir havaya girmişler. Bir defa İstanbul seçimini yüzde yüz alacağız gözüyle bakıyorlar. Ben aynı görüşte değilim. Rumlarla, Yunanlarla, Pontusçularla dirsek temasında olduğu anlaşılan Ekrem İmamoğlu’nun dehşetengiz bir hayal kırıklığı yaşayacağını düşünüyorum. İstanbul’da aklıselimin adı Binali Yıldırım’dır ve aklıselim kazanacak. Tabii bu benim görüşüm.

Madalyonun öbür yüzünden bakınca kan kaybeden bir hükümet tablosu karşımıza çıkıyor. Biraz daha teferruata girip gerek partililer bazında gerekse yeni parti kurma gibi teşebbüsler karşısında gelişmeleri analiz edince hafiften bir tedirginlik rüzgârı estiğini söyleyebilirim. Ama bu rüzgâra kesinlikle kapılmamak lazım.

Bir defa hükümet seçimin yenilenmesi yönünde irade beyan ederek zaten siyasi ikbal cihetinden çok riskli bir yola girmiş oldu. Güvenilirlik, saygınlık ve samimiyet siyasette çok önemlidir. Bunlardan birini kaybedenin meşruiyeti sorgulanmaya başlanır. Gördüğüm kadarıyla mevcut hükümette bu üçü de tartışmaya açılmış. Tartışmaları körükleyen gazetecileri mercekle incelemek gerekir kanısındayım. 

Benim baştan beri nazariyem FETÖ’nün hâlâ Ak Parti içinde etkin olduğu ve karar mekanizmalarında rol oynadığı yönündedir. Baştan beri derken de somutlaştırayım: 16 Nisan 2017. Çok iyi hatırlıyorum, fettoşçular Anayasa değişikliği referandumunda evet oyu kullanılması için kampanya başlatmıştı. 

FETÖ’nün muhtemel planındaki ayrıntılara bakınca üzerinde önemle durmamız gereken bir diğer konu da Ak Parti içindeki yeni parti kurma çalışmalarıdır. Ali Babacan’ın faaliyetleri, girişimleri ve görüşmeleri muhtemelen yeni bir ak’ımsı parti kurarak sonuçlanacak. Bu noktada Batı’nın yeni partiye liderlik konusunda Abdullah Gül’ü değil Ali Babacan’ı tercih ettiğini söylemeliyim. Kurulmakta olan yeni partinin hedefi iktidara yürümek midir? Hayır. Tek hedef Ak Parti’yi tarihe gömmektir. Yakında hepimiz Babacancılar diye bir tabir duymaya hazır olalım.

Öte yandan yine Batı’nın fişeklemesiyle kurulan bir İyi Parti (İP) vardı. O hesap ne oldu diye merak edenler çıkacaktır. Batı, Meral Akşener’in liderliğini beğenmedi, kurduğu partinin iktidar olacağına da inanmıyor. Dolayısıyla üstünü çizdi. Özellikle 31 Mart seçimlerinden sonra ortaya çıkan oy tablosu, Batılı siyaset uzmanlarınca Akşener için sonun başlangıcı kabul ediliyor.

Ali Babacan’ın kurmakta olduğu partinin hesapları arasında İP’in tarihe gömülmesi, CHP’nin gerilemesi, MHP’nin gerilemesi, Ak Parti’nin ise en az yüzde otuz bandında oy kaybetmesi var. Bu partilerin hanesine yazılan eksi puanları ise artı puan olarak toplamayı planlıyorlar. 

FETÖ bağlantısı gibi çeşitli kuşkularla Ak Parti’den uzaklaştırılan eski bakan, milletvekili gibi siyasiler Babacancılar arasında yer alacak mı? Cevabı merakla beklenen sorulardan biri de bu. Müşkülpesent teferruat irdelemelerimden çıkardığım sonuca göre bu saydıklarım yeni partinin tam da göbeğinde yer alacak. Kaldı ki FETÖ’yü çekip çeviren aklın yol vermesiyle kurulmakta olan yeni partinin FETÖ’ye kucak açmaması düşünülemez. 

Başka kimlere kucak açacak? Ulaştığım teferruat bilgiler çok net olduğu için tek tek sayabilirim. Yeni Asyacılar dâhil Nur cemaati ve hatta Nur talebeleriyle iyi anlaşamadığını düşündüğümüz Süleymancı cemaati de Babacancılara çok kuvvetli bir destek vermeye hazırlanıyorlar. 

Babacancıların bir de büyük beklentisi var: MHP’nin Ak Parti’ye sen sağa ben selamet diyeceğini ve bunun çok da uzak bir öngörü olmadığını düşünüyorlar. Ancak onları bu düşünceye iten mevcut siyasal konjonktür değil önümüzdeki aylarda iki parti arasını açacak bir takım dış mihraklı operasyonların çekilecek olması. 
Bütün bunlar olup biterken, Fetullahçı Terör Örgütüyle Sivil Mücadele Platformu olarak biz ne yapacağız? Babacancıların cevabını dikkate alması gereken hayati bir soru... Daha önce Gezi Partisi diye bir parti kurulmuştu, bu partiyi uzmanı olduğumuz yöntemlerimizle etkisiz hâle getirdik. İP’in bir türlü parlayamaması, sürekli iç karışıklığa giriftar olması da bizim faaliyetlerimizin sonucudur. Hatırlarsanız İP kurulur kurulmaz gidip kapatma başvurusu yapan da biziz. Derdest davamızın hâlâ arkasındayız.

Kendimize özgü yöntemleri Babacancıların yeni partisi için de uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü biz, Batı kökenli hiçbir oluşuma sıcak bakmıyoruz, resmen gıcık oluyoruz. Kendimize özgü yöntemlerden en vazgeçilmezi ise yeni kurulan partinin siyasi kadrolarına mümkün mertebe sirayet edip platformumuzla bağlantılı adamlarımızı yerleştirmek ve bu kişileri durumun gereklerine göre yönlendirmektir. Kolay değil, bir yıldır bunun hazırlığı içindeyiz. Aralarında çok üst düzey eski siyasetçilerin de bulunduğu pırıl pırıl bir sızıntı kadrosu kurduk. Esasen burada yazdığım bilgiler de faaliyete geçmiş olan bu perdebirunâne teferruatperest arkadaşlarımızın verdiği bilgilerin küçük bir yansımasından ibaret ve daha aktaracak o kadar çok bilgi var ki…

Heyecanla Babacancıların yeni partiyi ilan edeceği Sonbahar gününü bekliyoruz. Bekleyen derviş, muradına ermiş, saygı ve selamlarla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR