ABD ile Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik olarak yaşanan ilişkiler sonrasında boykot çağrıları peş, peşe gelmeye başladı.
Ancak ben bu konuda bilinçsiz boykot yapıldığını söylüyorum.
Şöyle ki; bugün ABD'ye yaptığımız boykotu, bundan aşağı yukarı 6- 7 yıl önce İsrail'e yapılmıştı. Boy, boy İsrail ürünleri broşürleri bastırılıp bunları almayın helale yönelin denilmişti.
Bugün gelinen noktada; ülke sınırlarına gümrük sınırları baz alınarak sokulan ürünlerin boykot edilmesi bana biraz komik geliyor. Sınırdan  geçirdiğin ürünün menşei, ABD diye boykot ediyorum dedikten sonra ülkede olan ürüne vergi verilmesi yazık değil mi?

Hadi satılmasın ABD'nin elinde kalsın. Ancak onu Türkiye'ye sokmak isteyen firmaların ve yapılan işbirliklerinin de rafa kaldırıldığını düşünelim. Peki gümrük vergisi ne olacak? Üç veya beş neyse bedeli ödenir ancak alınmasın o zaman?

Neymiş kola alan vatan hainiymiş. Kimse kusura bakmasın ülkeye sokturan adamdan sorun hesabını. Ülkeye sokuluyor. Şirketlere dağıtılıyor. Bakkala geliyor. Bende alıyorum. Sıralamasını yaptıktan sonra aradan  4 veya 5 farklı süreçte geçiliyor. Her birinde sevkiyat ve malul vergiler kesiliyor elbette.
Hani bunun lafını söylemeden önce biraz düşünelim istiyorum.
Geçen hafta seçim sonrası dolar piyasası ve gündemini yazdım. Hemen sosyal medya üzerinden tepkiler geliyor. Ya kardeşim domates, patates ve soğanda bunları başa kakan siz değil miydiniz?
Bugün üf be dolar ne olmuş dediğiniz kağıt parçasına yarın yan gözle bile bakmayacaksınız.
Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığının yerli ürüne çağrı yapması mantıklı ancak mercedes'e binilen bir mevkii de biraz düşündürücü.

Ayrıca yerli Vestel'i  1 ay zor kullandım. İşletim sistemi üzerinde çalışılabilir.
Belki yapılan çalışmalarla daha iyi verimler alınabilir. Ben kötülemiyorum ancak yerliye destek verilecekse kese ağzı açılması şart. Bunlara ek olarak vergileri silinen şirketlerin sıralaması tekrar açıklanmalı. 
Bu sayede dolar piyasasına yönelik olarak vergi muafiyetleri yeniden gözler önüne çıkmış olabilir.