Osman Akdoğan

Osman Akdoğan

Vatan ve istiklâl

Vatan ve istiklâl

Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan İstiklâl Marşı’nın milli marşımız olarak kabul edilişinin 98. yılındayız. İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in ümit ve iman aşılayan, dini muhtevası baskın on kıtadan oluşan İstiklâl Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce (TBMM) milli marşımız olarak kabul edildi.

Devletimizin en müşkül dönemlerinde milli duygularımızın ve bağımsızlığımızın tercümanı olmuş, her okuduğumuzda bizi heyecanlandırmış İstiklal Marşı’nın her dizesi adeta bizim için rehber niteliğinde. Her mısrada milli mücadelenin bir özetini görüyor, her dizede Türk -İslam ruhunun mübarek hislerini içimizde en derinden hissediyoruz. İçinden geçtiğimiz ve birbirimize daha sıkı kenetlenmemiz gereken bu zor günlerde 98 yıl önce yazılan İstiklal Marşı’mızın her dizesini millet olarak tekrar tekrar okuyarak buradan önemli dersler çıkarmamızı öneriyorum. Vatan şairimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anarak rehber niteliğindeki şu on güzel kıtayı huzurunuza sunuyorum. 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
***
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!
***
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
***
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
***
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. 
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
***
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
***
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
***
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
***
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
***
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR