Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

Yıllar

Yıllar

Yemende, Kafkaslarda, Sarıkamışta, Endülüste vesselam dünyanın dört bir tarafından süper imparatorluk içerden ve dışardan ihanetlerin sonucunda yıkılmıştır. Anadolu insanı hemen hemen cepheden cepheye barışın hamisi olan Osmanlı yıkılmasın ezanlar susmasın, camiler yıkılmasın, Kuran-ı kerim ayaklar altına alınmasın, yakılmasın diye sekiz ile on beş yıl arasında cepheden cepheye koşmuş ya gazi ya şehit olmuştur. Askere giderken hamile eşini geride bırakan baba evladını gördüğünde ana bir yandan ağlarken diğer yandan da kızı’’ ana bu amca kim’’ diye sorduğunda baba şaşkınlık içinde ‘’babanım yavrum’’ dediğinde, ana ‘’he ya babandır.’’ Mahcup mahcup elini öpmüş sonra sarılmıştır. O endişe ile sevinç gözyaşı birbirine karışmıştır. 

Baba çaresizlikten, yokluktan üzerinde hiçbir şey yok, yokluk almış yürümüş ama buna rağmen kuru ekmeği suya batırıp sanki et suyuna batırırcasına şükretmiştir. Bir çıkış yolu bir çare aramıştır.

‘’inancımız için, namusumuz için, ezanımız için şehit olursak namusumuz, kuranımız, ezanımız sana emanet’’ şeklinde vasiyette bulunmuştu. Açlık yokluk içinde çileli yıllar. Alim, ilim adamı, ülkeyi kurtarma ölçüleri, beyinler, icatlar, vatanıma canım bin defa feda diyenler yok sayılmıştır. 

Arkasında yerli milli olanlar yerine Osmanlıyı yıkan haçlılara Avrupalılara benzememiz istenmiştir. Osmanlıya düşmanlığı, kahraman atalarımızı, padişahlarımıza hakaret etmek, onlar yok gibi davranmak, tarihten silmek aydın insan diye takdim edilmiştir. Halk ve millet düşmanlığı moda olmuştur.  İnancı gericilik, ataları hain, geleceği olmayan, sağcı ya da solcu olmanız gerekiyorsa ona biz karar veririz diyen faşist bir anlayış. Kültür emperyalizmi dahil her türlü zülüm cepheden cepheye koşan Anadolu insanına reva görülmüştür. Halk devletine küskün çilesine razı yüreği kan ağlaya ağlaya içine dönmüştür.   

Gazilerin çocukları, Anadolu insanı aç ölmektense şehirlere gidip rızık aramayı tercih etmiştir. Her şeyi göze alıp şehre göç edenler ya kapıcı ya odacı ya da hamal olabilmişlerdir. Bir bakanımız ‘’gelen odacılık, temizlikçilik vs. istiyor ben idareci olacak, makam verecek kişi bulamıyorum’’ diye de şikâyetçi olmuştur. Yaralı aslan Anadolu insanımız iyi olup ayağa kalkınca da vay vatanım ne oldu sana aziz milletim diye kolları sıvadığın da vatanın gerçek sahibi gazilerin oğluna şehitlerin çocuklarına ‘’sizler nereden çıktınız’’ diye devamlı yönetimin dışında tutulmuştur.

Buna direnen rahmetli Adnan MENDERES ve ekibi merhum Turgut ÖZAL ve ekibi bertaraf edilmiş. Engeller ve zorluklar çıkartılmıştır. Algı çalışmaları ile itibarsızlaştırma, ayrıştırma, cahil, gerici, yobaz gibi halkımız üzülmüştür. Demokrasi zaman zaman rafa kaldırılmıştır. Milletimin gözü önünde cereyan eden yapılan işleri gördükçe, kendisine ve temsilcilerine bu yapılanı reva görmemiştir.  

Daha sonraki dönemlerde milletimin evlatları salonlara sığmaz olmuştur. Milletin içinden kendi evladı; milletin duası, gayreti ve sevinç çığlıkları arasında baş tacı edilmiştir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR